Türkgün | Başyazı | Masumiyetin sembolü olan çocuk

Masumiyetin sembolü olan çocuk

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Mattia Ahmet Minguzzi…

İnsanlığın değer yargılarından yoksun yetiştirilmiş sokak serserileri tarafından vahşice hayattan koparılan, pırıl pırıl bir genç. Son nefesini verdiği günden bu yana, onun için hak, hukuk ve adalet arayışı her kesimden insanı bir araya getirdi. Zira pazar yerindeki o yürek sızlatan görüntüler, vicdanı ve merhameti olan herkesin duyarlılığını harekete geçirdi. Katilleri olan zavallı yaratıklardan ve o tür iğrenç modellerden milyonlarcasını yan yana getirseniz bile, bir tek Mattia Ahmet Minguzzi’nin karakter değerine asla ulaşamayacağınızı her kıyaslamada görebilirsiniz. Çünkü yaşanan bu acı olaydan sonra, onun 14 yıla sığdırdığı hayat hikâyesi, gönlü güzel her insanı derinden etkileyecek bir anlam taşıyordu.

Ondaki her manadaki eğitim, edep, âdap, ahlâk güzelliği ve aile görgüsü; ülkenin geleceğine katkı sunacak bir çocuk olacağının açık bir deliliydi. İdeal bir toplumda aranan birey kalitesi, Mattia Ahmet Minguzzi’nin bedeninde hayat bulmuştu. Ne yazık ki o kaliteyi yok etmek, değeri aşağı çekmek isteyen zihniyetin ürünü olan katiller, o bedenin kıymetini bir pazar yerinde acımasızca yok etti.

Değerli sanatçımız Osman Öztunç’un “Otogarda Cinayet Var” şarkısındaki sözler gibiydi o acı manzara:

“Haydutlar el ele verip
Etrafımı çevirdiler
Yüzleri çirkin adamlar
Dört yanımdan ateş açar
Herkes bir yerlere kaçar
Sen gel sevdiğim...”

Mattia Ahmet Minguzzi artık bedenen aramızda yok; ancak onun sembolleşmiş güzel fotoğrafları, hatıraları ve ailesinin büyük bir çabayla öncülük ettiği adalet ve hukuk mücadelesinde yaşamaya devam ediyor.

Kötülüğün etkin olduğu bir toplumda, bu mücadele elbette kolay olmuyor.

Gün geliyor, iğrenç yüzlü katillerin peydahlanmış yakınları; acılı aileyi ve davaya omuz verenleri tehdit ediyor.

Gün geliyor, Mattia Ahmet Minguzzi’nin çiçeklerle özenle süslenmiş mezarı saldırıya uğruyor.

Gün geliyor, etnik köken temelindeki ırkçı mikropluk yüzünden, katiller meşrulaştırılmaya ve hatta kahramanlaştırılmaya çalışılıyor.
Gün geliyor, bazı barolar “Çocuklar bir suç işlemiş, ne var bunda? Onların da savunulması lazım” türünden açıklamalar yaparak kamu vicdanını yaralıyor.

Gün geldi; geçtiğimiz günlerdeki mahkemede de ibretlik manzaralara şahit olduk.

Ortada, büyük bir kin ve nefretle hayattan koparılmış, melek yüzlü bir çocuk var. Ve yaşamın çirkinlikleri her yanlarından akan katiller…

Fakat mahkemedeki hâkim, empati yoksunu bir tutumla, acılı ailenin gözleri önünde katillere dönüp “Oturun çocuklar, yoruldunuz” diyebiliyor.

Oysa o hâkimin, bıçak saplarken yorulmak bilmeyen katillerin halini göz önünde bulundurması gerekiyordu.
Hâkim bununla da yetinmedi.

Anne Yasemin Minguzzi ve baba Andre Minguzzi, duruşmada söz alarak oğullarının nasıl katledildiğini anlatmak istediler.
Ancak mahkeme, aileye bu konuda da söz hakkı tanımadı.

Tüm bunlar, bir masumun hakkını, hukukunu savunma ve adalet arayışında karşılaşılan gerçekten tuhaf ve yaralayıcı manzaralardı.
İşte bu gerekçelerle, aile avukatları mahkemenin tarafsızlığını sorgulayarak reddi hâkim talebinde bulundu. Bunun üzerine mahkeme başkanı davadan çekildi. Toplumun tüm vicdan ve merhamet sahiplerinin odaklandığı bir davada böyle manzaralar asla olmamalıydı.

Özellikle masumların korunması noktasında, davranışların ve cezaların caydırıcı olması gerekir. Suç işlemenin basitleştiği bu toplumda, Mattia Ahmet Minguzzi gibi tertemiz bir çocuk hiç yere canından oldu. Başka masumlar canından olmasın…

Toplumun odaklanacağı nokta burası olmalıdır. Aksi hâlde, yarın başka masumlar için ağıt yakacak zamana ve enerjiye ihtiyaç duyacağız.

Masumiyetin sembolü hâline gelen Ahmet, önümüze ışık olmalıdır.



Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...