Allah’ım aklımıza mukayyet ol!
Gazze’de 60 binden fazla masumun katili olan, her yanından kan damlayan Netanyahu, ABD Başkanı Trump’ı, “Sayın Başkan, Nobel Ödül Komitesi’ne gönderdiğim mektubu size sunmak istiyorum. Sizi Barış Ödülü’ne aday gösteriyoruz. Bu ödülü fazlasıyla hak ettiniz, siz onu almalısınız” sözleriyle Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiş… Bu yalnızca katil bir yaratık olmakla sınırlı değil, aynı zamanda beyinsiz, yüzsüz ve pişkin bir tavır!
Bir fahişenin ahlak, bir hırsızın ya da rüşvetçinin dürüstlük, bir ihanetçinin sadakat, bir yalancının doğruluk, bir diktatörün özgürlük dersi vermesi nasıl akıllarla alay etmekse, on binlerce masumun katili Netanyahu’nun Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterme cüreti de aynı derecede utanç vericidir.
Aday gösterene bak, aday gösterilene bak…
Trump da Netanyahu’ya, “Özellikle bunun senden gelmesi çok anlamlı. Çok teşekkür ederim, Bibi. Bu büyük bir onur” demiş ya… Boşuna dememişler:“Kör satıcının kör alıcısı olur.
”
Netanyahu, on binlerce insanın katiliyse, Trump da bu vahşet karşısında kendi döneminde en az onun kadar suç ortağıdır. Gazze’de on binlerce masum insan İsrail tarafından katledilirken zerre vicdan kırıntısı göstermeyen Trump, hangi özelliğinden dolayı Nobel Barış Ödülü’ne, üstelik bir katil tarafından aday gösterilmektedir?
Trump, bir gün olsun Gazze’de öldürülen on binlerce sivil, binlerce bebek ve çocuk için tek bir cümleyle dahi üzüntüsünü ifade etti mi?
Aksine, Gazzelilere vatanlarını terk edip “başka bir yere gitmeleri gerektiğini” söyleyen Trump değil miydi?
Trump, Gazze’de ölen masumlar için üzülmek ve vahşeti durdurmak yerine, “Gazze ilginç. Denizde olağanüstü bir yer, en iyi hava, bilirsiniz, her şey güzel. Sanki onunla bazı güzel şeyler yapılabilirmiş gibi, ama çok ilginç, Gazze ile bazı fantastik şeyler yapılabilir” sözleriyle bir emlakçı gibi Gazze’ye bakmadı mı? Trump’ın yalnızca Gazze’de vahşet işleyen Netanyahu’ya desteği değil, aynı zamanda ABD Başkanlığı’nda ikinci dönemine başlar başlamaz dünyanın birçok yerinde kaos, istikrarsızlık ve çatışmaları körüklemesi düşünüldüğünde, onun Netanyahu gibi biri tarafından Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmesi tam bir deli saçmasından başka bir şey değildir.
Gazze’deki katliam her an devam ederken, katliamı gerçekleştiren Netanyahu ve ona destek veren Trump, adeta dünyaya bir tiyatro sahnelemektedir. Nobel Barış Ödülü, Alfred Nobel’in vasiyeti uyarınca, her yıl “uluslar arasında kardeşliği güçlendiren, barış kongrelerini destekleyen veya orduların azaltılması için çalışan ve barışa en büyük katkıyı sağlayan” kişi ya da kuruluşlara verilirken, tam aksine milletleri birbirine kırdıran, vahşetleri, işgalleri ve çatışmaları meşrulaştıran, terör örgütlerini eğiten, donatan ve silahlandıran ABD Başkanı Trump’ın Nobel Barış Ödülü ile yan yana anılması, bu vasiyete açık bir hakarettir. Netanyahu gibi vicdansız bir katilin bu adaylığı önermesi ise başlı başına bir alçaklıktır.
Nobel Barış Ödülü, kurulduğundan beri böylesine bir aşağılanmaya maruz kalmamıştı!
