Kimileri için diyet demek kısıtlama, yasak, açlık…
Ama 8 saat diyeti bambaşka bir şey söylüyor: “Aç kalma, sadece zamanla barış.” Sabah 10’da kahvaltı yapıp akşam 6’da sofrayı kapatıyorsun. Kalan saatlerde vücut kendi ritmine dönüyor, sindirim dinleniyor, enerji dengesi kuruluyor. Birçok kişi bu yöntemi “vücuduma yeniden saygı duymayı öğrendim” diyerek anlatıyor.
Zamanı Değil, Bedeni Yönetmek
8 saat diyeti, aslında yemeği değil zamanı yönetme meselesi.
Günün sadece belirli bir kısmında yemek yediğinde, vücudun enerji depoları tazeleniyor ve metabolizma yeniden düzenleniyor.
Bazı insanlar bu yöntemle daha hızlı kilo verdiğini söylüyor, bazılarıysa sadece kendini daha hafif hissettiğini.
Ama ortak nokta şu: Yemekle savaşmak yerine, bedene söz hakkı tanımak.
8 saat diyetinde neler yiyebilirsiniz?
- Herhangi bir sebze veya meyve.
- Herhangi bir hayvansal gıda.
- Zeytinyağı, pirinç kepeği yağı, kanola yağı, tereyağı.
- Fasulye, soya, mercimek, yumurta, balık, tavuk göğsü, hindi, sığır eti.
- Çikolatalı puding, cupcake, ev yapımı kekler, dondurma, muhallebi, çikolata.
- İstediğiniz baharatlar.
- Taze meyve veya sebze suları, detoks içecekleri, yeşil çay, siyah çay ve kahve
Nasıl Uygulanır?
Yasak Değil, Denge Var!
8 saatlik yeme penceresini kendi hayatına göre belirliyorsun.
Erken kalkanlar için 08.00–16.00, gece yaşayanlar için 12.00–20.00 ideal olabilir.
O süre içinde ana öğünlerini, ara atıştırmalarını yapıyorsun.
Kalan 16 saatte ise sadece sıvı alıyorsun.
İlk birkaç gün biraz zorlayabilir; baş ağrısı, halsizlik, can sıkıntısı… Ama birkaç gün sonra vücut adapte oluyor. Çoğu kişi ikinci haftadan itibaren daha hafif ve enerjik hissettiğini söylüyor.
Herkese Uygun mu?
Hamileler, emzirenler ya da kronik rahatsızlığı olanlar bu yönteme başlamadan önce mutlaka doktoruna danışmalı.
Ayrıca 8 saat içinde “ne bulursan ye” mantığı işe yaramıyor. Sağlıklı, dengeli ve besin değeri yüksek seçimler şart. Yani abur cuburla dolu bir sekiz saat, bu sistemin mantığını bozar.
8 saat diyeti, aslında kilo vermenin ötesinde bir farkındalık öneriyor. Ne yediğini değil, ne zaman yediğini fark etmeni sağlıyor. Yemekle savaşmak yerine zamanı yönetmeyi öğretiyor. Ve belki de tam bu yüzden, birçok insanın yeni yaşam tarzı haline geliyor.
