ATATÜRK’E GÖRE MİLLİYETÇİLİK VE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ -4

Herkesin kendine göre bir zevki var: Kimi bahçe ile meşgul olmak, güzel çiçekler yetiştirmek ister; bazı insanlar da adam yetiştirmekten hoşlanır. Bahçesinde çiçek yetiştiren adam, çiçekten bir şey bekler mi? Adam yetiştiren adam da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket edebilmelidir. Ancak bu tarzda düşünen ve çalışan adamlardır ki, memleketlerine ve milletlerine ve bunların geleceğine faydalı olabilirler. Bir adam ki, memleketin ve milletin mutluluğunu düşünmekten ziyade kendini düşünür, o adamın kıymeti ikinci derecededir. Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta gören adamlar, milletlerinin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. Ancak kendilerinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek imkânlarına eriştirirler. Kendi gidince ilerleme ve hareket durur zannetmek bir gaflettir.

HADİSELER İSPAT EDER

Şimdiye kadar bahsettiğim noktalar, ayrı ayrı toplumlara aittir. Fakat bugün bütün dünya milletleri aşağı yukarı akraba olmuşlardır ve olmakla meşguldürler. Bu itibarla insan, mensup olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin mutluluğuna ne kadar kıymet veriyorsa bütün dünya milletlerinin mutluluğuna hizmet etmeye elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki, bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında huzur, açıklık ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.

Onun için ben sevdiklerime şunu tavsiye ederim: Milletleri sevk ve idare eden adamlar, tabiî evvelâ ve evvelâ kendi milletinin varlığının ve mutluluğunun yaratıcısı olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi istemek lazımdır. Bütün dünya hadiseleri bize bunu açıktan açığa ispat eder. En uzakta zannettiğimiz bir hadisenin bize bir gün temas etmeyeceğini bilemeyiz. Bunun için insanlığın hepsini bir vücut ve bir milleti bunun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir.

“Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne?” dememeliyiz. Böyle bir rahatsızlık varsa, tıpkı kendi aramızda olmuş gibi onunla alakadar olmalıyız. Hadise ne kadar uzak olursa olsun bu esastan şaşmamak lazımdır. İşte bu düşünüş, insanları, milletleri ve hükûmetleri bencillikten kurtarır. Bencillik şahsî olsun, millî olsun daima fena sayılmalıdır. O halde konuştuklarımızdan şu neticeyi çıkaracağım: Tabiî olarak kendimiz için bütün lazım gelen şeyleri düşüneceğiz ve gereğini yapacağız. Fakat bundan sonra bütün dünya ile alakadar olacağız. Kısa bir misal: Ben askerim. Umumî Harp’te bir ordunun başında idim. Türkiye’de diğer ordular ve onların komutanları vardı.

Ben yalnız kendi ordumla değil, öteki ordularla da meşgul oluyordum. Bir gün Erzurum cephesindeki hareketlere ait bir mesele üzerinde durduğum sırada yaverim dedi ki: “Niçin size ait olmayan meselelerle de uğraşıyorsunuz?” Cevap verdim: “Ben bütün orduların vaziyetini iyice bilmezsem, kendi ordumu nasıl sevk ve idare edeceğimi tayin edemem.” Bir devlet ve milleti idare vaziyetinde bulunanların daima göz önünde tutmaları lazım gelen mesele budur.”

Görülüyor ki Atatürk milliyetçi, Türk milliyetçisi bir devlet adamıdır. Atatürk‘ün milliyetçilik anlayışı, diğer milletlerin hayat hakkına, var olmak iradelerine ve kutsal değerlerine saygılı; insanlık ülkülerini ve değerlerini dikkate alan; mazlum milletlerin sesi olan ve onlara emperyalizmden kurtuluş mücadelelerinde ilham kaynağı olan; barışı esas alan bir milliyetçiliktir. Buraya kadar özet olarak verdiğimiz düşünceler Atatürk’ün, genel olarak milliyetçilik ve Türk milliyetçiliğine bakışını ortaya koymaktadır.

Atatürk bu genel bakışın dışında, Prof. Dr. Aydın Taneri’nin tasnif ettiği milliyetçilik kavramının her biri ile ilgili çok önemli analizler yapmış bir düşünce ve devlet adamıdır. Haftaya bu tasnife göre milliyetçilik kavramının ne olduğunu ve bunlarla ilgili olarak Atatürk’ün neler söylediğini hep birlikte göreceğiz.

SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA

AFETİNAN, A., Kemal Atatürk’ü Anarken (Atatürk’ten Hatıralar: 2), 2. Baskı, Ankara, 1956.

AFETİNAN, A., Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1998.

ATATÜRK G. M. K., Nutuk, Cilt: I., (1919-1920), C: II., (1920-1927), C: III., (Vesikalar), Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961-1967.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C: I., II., III., V., Ankara, 1945-1972.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Cilt: IV. (1917-1938), Derleyen: N. Arsan, Ankara, 1964.

GÜLER, Ali, Atatürk ve Milliyetçilik, Halk Kitabevi, İstanbul, 2020.

GÜVEN, F. C., “İnsan Atatürk”, Ülkü Dergisi, Cilt: XII., S: 70, (1938).

İĞDEMİR, U., Atatürk ve ANZAKLAR, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1978.

KARAOSMANOĞLU, Y. K., Atatürk, 2. Baskı, İstanbul, 1955.

Nükte, Fıkra ve Çizgilerle Atatürk, III. Kitap, Derleyen: N. A. Banoğlu, İstanbul, 1955.

ÖNEN, Y. R., “Atatürk’ün Bütün Cihana Hitaben Söylenmesini İstediği Nutuk”, Dünya Gazetesi, 10. 11. 1953.

TANERİ, A., Türk Kavramının Gelişmesi “Ne Mutlu Türküm Diyene”, Ankara, 1983.

BİTTİ