Seçim sonuçlarını değerlendiren herkes tarafından ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara dikkat çekildi.

Fahiş fiyatların, alım gücünün zayıflamasının, özellikle de emeklilerin yaşadığı maddi sıkıntıların üzerinde duruldu.

Türk milletinin gerçekleşen son seçim aracılığıyla iktidara bir mesaj verdiğinin altı çizildi.

***

Ama nedendir bilinmez, hiç kimse “cam tavanı kırdık” narasıyla sözde seçim zaferi kutlayanlara seçmenin bir mesajı olup olmadığının üzerinde durmadı.

Türk milletinin iktidar kanadına sandık aracılığıyla verdiği bir mesajı vardı da, CHP’ye verdiği bir mesajı yok muydu?

Başka bir deyişle ifade edip üzerinde durmak istenen noktaya daha da yaklaşarak sormak gerekirse, sandıktan oylarını oransal olarak artırarak çıkmak imza atılan tüm yanlışların üzerinin örtüldüğü anlamına mı geliyordu?

***

Elbette hayır…

Zira seçmen yönetmesine onay verdiği belediyeler aracılığıyla CHP’ye milli ve manevi değerlere düşmanlık etme yetkisi vermedi.

Uzun bir zamandır sürdürdüğü etnik ve mezhepsel fitneleri kaşıyan, bölücülerle her türlü işbirliğine giren tavrını sürdürmesi hususunda durmak yok yola devam demedi.

***

Üzerinde düşünelim…

Türk milleti terörle mücadelenin karşısında yer almasını, yerli ve milli sanayiye karşı çıkışlarını sürdürmesini, beşinci kol faaliyetlerinin taşeronluğunu üstlenme görevini devam ettirmesini istediği için mi oy verdi?

Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiği, İsrail’in Gazze ablukasıyla soykırımı sürdürdüğü, bölgesel tehditlerin yanı sıra dünya savaşının dahi yüksek sesle seslendirildiği günlerde dünyada barışın ve istikrarın karşısında yer al mı dedi?

***

Ekonomik cinnet hali siyasi cinnete dönüşmüş olsa bile Türk milleti tercihini yaparken 31 Mart’tan sonra rüzgar ekip fırtına biçilmesi için oy kullanmadı.

Yani iktidar değişikliği olmuşçasına yaygara koparmaya hazırlananlar boşuna heveslendi.

Çünkü CHP’ye oy verenler, onun Türk Yüzyılı hedefine kilitlenmiş Türkiye’ye ayak bağı olması için bazı belediyeleri yönetmesine onay vermedi.