İki ülke arasındaki ilişkiler uzun bir geçmişe sahip olduğu kadar inişli-çıkışlı bir seyre sahiptir.

Türkiye, komşusu Suriye ile arasında güçlü tarihi, kültürel ve inanç bağları olması sebebiyle her zaman iyi ilişkiler kurmaya çalışan taraf olmuştur.

Fakat geçmişten günümüze Suriye ile iyi ilişkiler kurulmaya çalışılmışsa da Hatay meselesi, soğuk savaş dönemi yaşanan gelişmeler, İsrail ile ilişkiler, sınır aşan sular, terör meselesi, Suriye vatandaşlarının demokratikleşme talebi ve sığınmacı krizi gibi konularda bazı ihtilaflar yaşanmıştır.

Başta Hatay meselesi olmak üzere geçmişte Suriye ile arasında vuku bulan birçok ihtilafa nihai çözüm getiren taraf olan Türkiye, bugün ise 2011 yılı itibarıyla başlayan Arap Baharı sonrası gelişen terör sonunu ve sığınmacı krizine çözüm üreten taraf olmak için emek harcamaktadır.

***

Gelin görün ki Türkiye’nin hem sığınmacı krizine son vererek Türk milletine toplumsal bir rahatlama yaşatacak hem de Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan terör unsurlarını ortadan kaldıracak adımları baltalanmaktadır.

Hem de kim tarafından?

Üzülerek söylüyorum, bizzat CHP tarafından…

Esad’a mektup göndererek “Erdoğan’ın günleri sayılı. Herhangi bir görüşme seçimin geleceğini etkileyebilir. Bizim iktidarımızda Suriye yönetiminin tazminat dâhil bütün talepleri karşılanacak. İdlib başta olmak üzere Suriye topraklarındaki tüm askerleri çekme sözü veriyoruz” ifadelerini kullanmış olmaları en hafif tabiriyle Suriye krizine getirilecek çözümü baltalamaktır.

***

Türkiye’nin coğrafi konumu gereği Orta Doğu’da yaşanan hadiselere kayıtsız kalamayacağı bilinen bir gerçektir.

Zira bölgede yaşanacak olumlu gelişmelerden iyi etkilenecek, yine aynı şekilde olumsuz gelişmelerden de kötü etkilenecek olan bizzat Türkiye’nin kendisidir.

Orta Doğu’da barış ikliminin egemen kılınmasının ülkemize yansıyacak olumlu sonuçları olduğu kuşkusuzdur.

Ve hatta Orta Doğu’daki bölgesel barışın sadece Türkiye’nin değil, dünya barışının sürdürülebilmesi açısından tüm dünya devletlerinin menfaatine olan bir durum olduğu da herkesin malumudur.

***

Peki bu durumda CHP neden ülkesinden yana tavır almayı tercih etmemektedir?

Türkiye’nin bugün geliştirmeye çalıştığı diyaloğun yegâne hedefi öncelikle sığınmacı krizine son vermek ve ABD’nin terör örgütü YPG’ye kurdurmaya çalıştığı terör devletinin önüne geçmektir.

Bu amaç CHP’yi neden tedirgin etmektedir?

CHP bugün yürüttüğü mantıkla kendini Orta Doğu’daki barışın karşısında konumlandırarak aslında dünya huzurunu engelleme girişiminin bir parçası olduğunun farkında mıdır?