Kahramanmaraş merkezli depremler bebeklikten yaşlılığa kadar tüm insanlarımızı birçok alanda etkilemiştir. Etkilenen grubun en önemlilerinden biri ergenlerdir.

Ergenlik dönemi gelişimin en hızlı olduğu, çocukluktan yetişkinliğe geçişin yaşandığı özel bir dönemdir. Davranışların, çocukluk davranışlarından yetişkin davranışlarına dönüşmesi beklenmektedir. Bu dönem bir ‘başkalaşım’ ya da ‘farklılaşma’ dönemidir. Birey ne çocuk ne de bir yetişkindir.

Bu çağın temel özellikleri, duygusal coşku ve taşkınlık, çabuk kurulan ve bozulan ilişkiler, kolay etkilenme, sınırlarını aşma, sivrilme, ilgi çekme, rol sahibi olmadır. Ergen, ‘ben kimim’ sorusuna cevap arar. Anne ve babasından kurtulmaya çalışır ve onlarla çatışma yaşayabilir. Kendi kimliğini bulmak için başkalarının kimliğine müracaat eder ve kendisine modeller arar. Çeşitli kişi ve grupları kendisine örnek alarak özdeşim kurar. Bunda başarısız olursa ya çocuk kalmayı ya da bir yetişkin gibi davranmayı tercih eder.

Toplumsal konulara ilgisi artar ve kendi görüşlerini herkese açıklayarak onların kabul etmesini bekler. Akran grubu içinde daha mutlu olur ve onlarla birlikte hareket eder. Onlar gibi giyinir, konuşur, tutum ve davranışlarda bulunur, böylece kimlik kazanmaya çalışır. Bunlar onların gerçek kimliği olmayıp, topluma karşı geliştirdikleri bir tepki kimliğidir. Tüm bu tutum ve davranışlar geçici kimlik yerine, daimi bir kimlik kazanma çabası içindir. Kimlik kazanma hayat boyu devam eden bir süreç olmasına rağmen bu dönemde önem kazanır. Bağımsız ve yeterli bir kimlik geliştiremediği takdirde, tüm hayatı boyunca hangi rolleri göstermesi gerektiği konusunda kararsızlık yaşar.

Benlik gelişimi söz konusudur. Benlik, bireyin kendi kendine ait duygu, düşünce ve değerlerin toplamıdır. Benlik tüm yaşamı etki­ler. Olumlu benlik geli­şimi dönemin en öncelikli ihtiyacıdır. Ergenlik dönemin­de olumlu kimlik kazanmada önemli olan etkenler şunlardır: Düşünce sistemi (soyut düşünme, eleştirel düşünme) gelişir, cinsel rolleri benimser, karşı cinse ilgi duyar, meslek seçimine yönelir, sosyal, ekonomik, politik konulara ilgi artar, akran grubu içinde daha mutlu olur ve onlarla birlik hareket eder.

Benmerkezci bir düşünceye sahiptir. Bu nedenle çevresiyle ilişkilerinde olumsuzluklar yaşar. Kendi düşünce ve inançlarının en doğru ve en orijinal olduğunu sanır. Herkes benimle uğraşıyor diye düşünür. Aileden bağımsızlık kazanması ve cinsiyete uygun sosyal roller geliştirmesi önemlidir.

Ergenlik dönemi risk alma dönemidir. Ergen “bana bir şey olmaz” düşüncesine sahiptir. Bu düşüncenin altında ergen benmerkezciliği ile ortaya çıkan hayali izleyici ve kişisel masal kavramları yatmaktadır. Hayali izleyici olan ergen, herkesin kendisini izlediğini düşünmekte, bunun için kişisel bakımına aşırı özen göstermekte ve kendini beğendirmek için toplum önünde olmaya çalışmaktadır. Ergenin kişisel görüntüsü ile ilgili endişesi veya girişimleri yetişkinler tarafından hoş karşılanmalıdır. Ancak çeşitli haber kanallarının, haber veya ropörtaj yaparken ergenlik döneminin gelişimsel özelliklerini dikkate almaları, hala çocuk olduklarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.

Kişisel dünyasında ise yaşadıklarını bir masal olarak değerlendirmekte, kendisini bu masalın başkahramanı olarak görmekte ve yaşamaktadır. Bunlar da ergenin kolaylıkla risk almasına neden olabilmektedir. Bu nedenle çadırkentlere üniversitelerden veya çeşitli gençlik kollarından yardıma ve etkinliklere gelen gençler deprem yaşayan ergenlik döneminde olan bu bireylere iyi model olabilmekte, gelecekleri hakkında iyi düşüncelere, umutlara sahip olmalarını sağlayabilmektedir. Ergenler bu iyi modelleri görerek kendileri de gelecekte vatanları için çalışmayı hayal edebilmektedir. Ergenlerin çadırkentlerdeki etkinliklerde görev almaları, oraya gelen iyi örneklerle bir arada olmalarına izin verilmesi sağlanmalıdır. Bu sayede kendilerinden küçük çocuklara da model olacaklarından çocuktan çocuğa öğrenme yaklaşımından da en iyi şekilde yararlanılabilecektir.

Ergen çadırda arkadaş grubundan soyutlandığını düşünebilmekte, kardeşleri ya da ailesiyle ilgilenmek, deprem sonrası birçok zorlukla baş etmek zorunda kalmaktadır. Tüm bu durumlar ise ergenlerde engellenme yaratmakta, bunlar da öfke, depresyon, kaygı gibi duygu durumlarının yaşanmasına neden olabilmektedir. Bunlarla birlikte ergen “bana bir şey olmaz” düşüncesi ile yasaklanmış davranışları yapabilmektedir. Bu nedenle sınav döneminde bulunan ergenler için çadırkentlerde okullar ve sınava hazırlık kursları açılması ergenlerin kendilerini iyi hissetmelerini sağlamakta ve arkadaşları ile bir arada olmalarına yardımcı olmaktadır.

Deprem sonrası ergenlik döneminde çocuğu olan ailelere bazı öneriler getirilebilir:

Çadır içinde imkanlar ölçüsünde küçük de olsa ergene ait bir alan veya kişisel eşyalarını koyabileceği bir çanta/kutu ayarlanmalıdır. Çocuğa ait olan özel alana onun izni olmadan girilmemeli, eşyaları karıştırılmamalıdır.

Çocuğun deprem ile ilgili korkularını, kaygılarını ifade etmesine izin verilmelidir.

Sınavlara hazırlanan çocuklara anlayışla yaklaşılmalı, duygularını ifade etmesine izin verilmeli, endişeleri hakkında konuşulmalı ve ona destek olunmalıdır.

Çocuğun uyku, yemek, banyo, ders çalışma ve dinlenme rutinlerini mümkün olduğunca deprem öncesindeki gibi devam ettirmesi için ona destek olunmalı, çadırkentlerde bulunan okullara devam etmesine izin verilmelidir. 

Türk milleti karşılaştığı savaş, deprem gibi her türlü afetlerde milli birlik ve beraberlik ruhu içinde kenetlenerek sorunların üstesinden gelmesini bilmiştir. Bugünleri de birbirini anlayarak atlatacağımıza inancımız tamdır.