Afetler, insanların üzerinde olumsuz etkileri ve geniş alanlarda yıkıcı sonuçları olan olağanüstü felaketlerdir. Afetler, deprem ve sel gibi doğal felaketler ile savaş ve terör gibi insan kaynaklı olabilmektedir. Bu felaketler insan yaşamını birçok açıdan ciddi tehdit eder. Güvenlik algısını zedeler. Belirsizlik, çaresizlik, umutsuzluk, kaygı ve endişe gibi travmatik duygular yaşamasına neden olur.

Bin yıldır yaşadığımız Anadolu coğrafyasında doğal ve insan kaynaklı afetler olmuştur. Bundan 108 yıl önce Çanakkale Zaferiyle sonuçlanan Çanakkale Savaşı ve bundan 46 gün önce gerçekleşen, 11 ilimizi etkisi altına alan yüzyılın deprem felaketi bunlar arasındadır. Bunları bilmek, anlamak kıyamete kadar var olabilmenin ana fikrine sahip olmak demektir.

Çanakkale Zaferi 18 Mart 1915’de Gelibolu, Arıburnu, Seddülbahir, Conkbayırı, Anafartalar başta olmak üzere denizden karaya birçok cephede dünyanın en büyük ordularının kara, hava, deniz ve denizaltı unsurlarıyla saldırıları karşısında, Türk milletinin hiç tereddüt etmeden şehadete koştuğu, tarihin en eşsiz ve şanlı mücadelelerini verdiği gündür. Çanakkale Zaferi, Türk milletin birlik ve beraberlik içinde verdiği şanlı mücadelenin insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir kahramanlık destanıdır. Çanakkale, birbirine kenetlenmiş bir milletin her engeli aşacağını gösteren emsalsiz bir adanmışlık ve direniş ışığıdır.

Bugünü anlamak için dünü anlamak ve bilmek gereklidir. Felaketlerde Türk milletinin seferberlik ruhuyla birlik ve beraberliğini anlamak için Çanakkale Zaferini anlamak ve yorumlamak gerekir.

Son yaşadığımız yüzyılın deprem felaketinin ağır kış şartlarında meydana gelmesine rağmen devlet ve millet el ele vererek bakanlıklarımızla, belediyelerimizle, sivil toplum kuruluşlarımızla, gönüllülerimizle, yarım milyondan fazla insanımızın depremzedelerimizin imdadına koşması, tüm Türkiye’nin ve Dünyadaki kardeşlerimizin seferber olmalarının ruhu Çanakkale ruhudur.

Deprem felaketi göstermiştir ki, aynı ruhla dün olduğu gibi bugün de Türkiye milletiyle, devletiyle et ve kemiğe bürünmüş bir Türkiye’dir.

Doğal felaketlerin derin yaralarını sarmak için Türkiye Çanakkale ruhuyla mücadele etmiştir, yaraları sarmak için de etmeye devam etmektedir.

Yüzyıl önce Çanakkale’de Türk milleti yedi düvele karşı imanıyla bedenlerini set yapmıştı. Bugün de deprem ve sel afetlerinin şehirlerimize verdiği yıkımları ve insanlarımızda açtığı yaraları yine devlet ve millet bütünleşerek üstesinden gelmektedir.

Bugün deprem felaketinde tezviratlarla karşımıza yeniden çıkanlar, dün Çanakkale’de kaybedenlerin piyonlarıdır. ABD ve Avrupa destekli FETÖ, PKK gibi aklını, inancını ve vicdanını kiraya vermiş terör örgütlerinin paslanmış kurşun askerleridir.

Dün Çanakkale’de bugün depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımızın acıları hayat boyu yüreğimizi yakmayı sürdürecek. Ancak güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz var. Sorunların devletimiz tarafından kısa sürede çözüleceğine inancı tam olan aziz milletimiz var. Tüm Türkiye bilmektedir ki, millet devletinin yanında, devlet milletinin yanındadır.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, aziz milletimiz, şanlı tarihimizde olduğu gibi bugünde milli birlik ve beraberliğine müdahale etmek isteyenlere, ikbal uğruna aklını kiraya verenlere asla yol vermeyecektir. Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılından Türkiye yüzyılına el ele yürümeye devam edecektir.

Fıtrat değişir sanma; ruh aynı ruh, kan aynı kandır. Dün Çanakkale’de bugün deprem bölgesinde, 14 Mayıs’ta tüm Türkiye ve Türklerin yaşadığı Dünyada.

Çanakkale Zaferini 108. yılında; Anadolu’yu sonsuza kadar bize yurt kılan tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Deprem ve sel felaketinde hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.