Yeryüzünü oluşturan dev kara parçaları, yani kıtalar, nasıl oldu da bugün bildiğimiz isimlerle anılmaya başladı? Avrupa’dan Asya’ya, Afrika’dan Amerika’ya kadar uzanan bu isimlendirme yolculuğu; antik mitolojilerden eski dillerin izlerine, keşif çağlarından siyasi etkilenmelere kadar birçok unsurun birleşimiyle şekillendi. Haritalar üzerinde sıkça gördüğümüz bu kıta isimlerinin arka planı, düşündüğümüzden çok daha derin ve ilginç. İşte dünya kıtalarının isim kökenleriyle ilgili merak edilenler…
Kıtaların Adları Nasıl Ortaya Çıktı?
Dünya haritasında yer alan kıtaların isimleri; tarihsel, kültürel ve dilbilimsel etkilerin uzun süren bir birleşiminin ürünü. Özellikle Avrupa merkezli dünya görüşü, bu isimlendirme sürecinde belirleyici bir rol oynadı. İşte kıtaların isim hikâyeleri:
Avrupa (Europe)
“Avrupa” kelimesi ilk olarak Antik Yunan döneminde kullanıldı. MÖ 6. yüzyıldaki Homeros İlahileri'nde Tanrı Apollo’ya atfen bu isim geçmektedir. En yaygın teoriye göre “Avrupa”, Akadça “erebu” (batmak) kelimesinden türemiştir ve kıtanın batıda konumlanmasına işaret eder. Bir başka görüş ise Yunanca “eurys” (geniş) ve “ops” (yüz) kelimelerinin birleşiminden oluştuğunu ve “geniş yüz” anlamına geldiğini savunur.
Asya (Asia)
“Asya” isminin kökeni de Antik Yunan’a dayansa da, muhtemelen Akadça “asu” (doğmak, yükselmek) kelimesinden türetilmiştir. Bu da doğudan doğan güneşle ilişkilendirilir. Yunanlar, dünyayı üçe ayırmışlardı: Avrupa, Asya ve Libya (Afrika’nın kuzeyi). Bu ayrım coğrafi bilgi eksikliğine rağmen uzun yıllar sürdü.
Afrika (Africa)
Afrika'nın ismi, belki de kökeni en tartışmalı olanlardan biri. Antik Yunanlılar, bugünkü Afrika kıtasının kuzeyine “Libya” adını verirken, Roma döneminde Tunus çevresine “Africa” denmeye başlandı. “Africa” isminin Arapça “afar” (toz, toprak) kelimesinden geldiği düşünülüyor. Keşif Çağı’nda Avrupalılar kıtanın iç bölgelerine ilerledikçe bu ad tüm kıtaya yayılmış oldu.
Amerika (America)
Kristof Kolomb’un yolculuklarından sonra kıtaya ayak basan ilk Avrupalılar, bu topraklarda zaten yerli halkların yaşadığını gördüler. Ancak yerli halkların “Abya Yala” (yaşam kıtası) ya da “Kaplumbağa Adası” gibi isimleri zamanla unutuldu. 1501 yılında bölgeye ulaşan İtalyan kaşif Amerigo Vespucci’nin ardından, Alman haritacı Waldseemüller onun adını haritaya “America” olarak geçirdi. Böylece Amerika kıtası bu isimle anılmaya başladı.
Avustralya (Australia)
Güney yarımkürede yer alan Avustralya, bir dönem yalnızca haritalarda teorik olarak “terra australis incognita” yani “bilinmeyen güney toprakları” olarak geçiyordu. İlk kez 1606’da Hollandalılar tarafından keşfedilen bölgeye önce “Yeni Hollanda” adı verildi. Ancak 19. yüzyılda İngiliz kaşif Matthew Flinders, kıtanın “Avustralya” (güneyli) ismiyle anılması gerektiğini savundu ve bu öneri benimsendi.
Antarktika (Antarctica)
Antarktika, adını en geç alan kıtalardan biridir. 1820 yılında Rus kaşifler kıtanın varlığını doğruladı. Ancak bugünkü ismini 1880’lerde İskoç haritacı John George Bartholomew önerdi. “Arctic” (kuzey) kelimesinin zıttı olarak “Antarctic” (karşı kuzey) ifadesi buradan türetildi. “Arktik”, Yunanca “arktos” yani “ayı” kelimesinden gelir; bu da kuzeydeki Büyük Ayı takımyıldızına atıftır. Antarktika ise bu anlamın güneydeki karşılığıdır.