Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması şu şekilde:
Aziz milletim, değerli vekillerimiz, kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Buradan sizlerin vasıtasıyla gözünü ve gönlünü bize çevirmiş tüm vatandaşlarımıza sevgilerimi gönderiyorum.
Grubumuza teşrif eden misafirlerimize hoş geldiniz şeref verdiniz diyorum. Gençler, şu coşkunuz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. 4 yasama yılına oldukça yoğun gündemle başladık. Teskere ana muhalefetin itirazına rağmen büyük bir ittifakla çıkarıldı. Bu teskereye kabul oyu veren vekillere teşekkür ediyorum.

"başka ülkenin egemenliğinde ve kaynaklarında gözümüz yok"
Bizim bir başka ülkenin egemenliğinde ve kaynaklarında gözümüz yok. Dost ülkelerin egemenliğine saygılıyız. Mehmetçiğimiz huzurun barışın ve istikrarın teminatı olmuştur. Bundan sonra da barışı dayanışmayı kardeşliği savunmaya devam edecektir. Türk bayrağı dalgalandığı bütün coğrafyalarda daha nice seneler dostlarına güven vermeyi sürdürecek. Mehmetçiğimizin orada olmasından memnuniyet duyuyorlar. Teskereye karşı çıktıklarını gördük.
“chp, Yerli ve milli bir duruş sergileyemiyor”
CHP saçma sapan argümanlarla kendilerinin bile inanmadığı bir sürü bahanenin arkasına saklanarak buna karşı çıkıyor. Anlamak ve kabul etmek mümkün değil. CHP'nin yanlışlarını düzeltme konusunda iyi bir sınav verilmiyor. Yerli ve milli bir duruş sergileyemiyor. Meydanlarda atıp tutmayı çok iyi biliyor ama iş söz tutmaya gelince hemen geri vitese takıyor.
CHP'nin tezkereye hayır demesine şaşırmadık. Milletimiz de CHP'de iplerin kimin elinde olduğunu biliyor. Ancak bu kadar sık fikir değiştirmek CHP'ye iyi gelmeyebilir. CHP ya hararet yapacak ya dingil kıracak ya da şanzımanı dağıtacaktır. Bunun sinyallerini şimdiden alıyoruz. Özgür Özel kırdığı potlarla daha fazla kendini komik duruma düşürüyor.
Deprem bölgesi hezeyanlarına bakanımız ve vekillerimiz gereken cevabı verecek. Bölgeye turist gibi yolları düşüyordu şimdi onu bile yapamıyorlar. Ne konutlardan ne de deprem bölgesinin nereden nereye geldiğinden haberleri var. Hızlı trenler daha yeni trenle tanışıyorlarsa belki 10 yıl sonra da deprem bölgesine yaptıklarımızın farkına varırlar. Biz milletimizin bölgemizin güvenliğini CHP'nin politikalarına bağlayamayız.

"Terörsüz Türkiye hedefinde yeni bir kavşağa kavuştuk"
Tahriklere aldırmadan gizli açık girişimlere prim vermeden çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Devletin başı olarak şahsımızın dirayetli tutumu, sayın Bahçeli cesur ve ufuk açıcı katkıları, partimizin çalışmaları, devletimizin gayretleri ile Terörsüz Türkiye'ye emin adımlarla yürüyoruz. Son 2 haftada önemli gelişmeler yaşandı. Sayın Buldan ile sayın Sancar'ı Külliye'mizde kabul ederek yapıcı görüşme sağladık. Benzer kaygıları paylaştığımızı teyit ettik.
Terörsüz Türkiye hedefinde yeni bir kavşağa kavuştuk. Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Cumhur İttifakı olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Milli dayanışma kardeşlik komisyonu da toplantıları ile kuruluş misyonunu başarıyla yerine getiriyor. Farklı fikirlerin dile getirilmesini kıymetli görüyoruz. Komisyon önemli bir boşluğu doldurdu. Komisyonun yol haritasını önemsiyoruz. Allah'ın izni ile bu süreci başarı ile sonuçlandıracağız.
“BAHÇELİ'YE TEŞKKÜR EDİYORUM”
Cumhur İttifakı olarak önce Terörsüz Türkiye sonra Terörsüz Bölge hedefine kavuşacağız. Başta fetöcü alçaklar olmak üzere müflis oyunları deşifre eden sayın Bahçeli'ye canı gönülden teşekkür ediyorum. Terörsüz Türkiye ayağındaki paslı zincirleri kıran muktedir Türkiye'dir. Terörsüz Türkiye muazzam kardeşlik ve kucaklaşma sahnesi olacak olan muteber Türkiye'nin nişanesidir. Komisyonumuzun ve aziz milletimizin desteği ile inşallah bu Türkiye'yi hep beraber inşa edeceğiz. Son toplantımızdan bu yana birçok anlaşma genel kurulda görüşülerek uygun bulundu.
"Bütçe açığını ortalama seviyeye yaklaştırıyoruz"
2026 bütçe teklifini Meclis'imize sunduk. Siyasi istikrarımızın ve kurumsal sürekliliğimizin gösteresidir. Fiziki altyapısının güçlendirilmesi ve üretim kapasitesinin artırılması bu bütçenin temel sütunlarını teşkil ediyor. Dezenflasyon sürecini desteklemeyi planlıyoruz. 2026 yılı bütçesinde giderlerin 18 trilyon 929 milyar lira gelirlerin 16 trilyon lira olacağını hesaplıyoruz. Bütçe açığını ortalama seviyeye yaklaştırıyoruz.
“Sosyal konut projelerine 100 milyar lira kaynak ayırdık”
2026 yılı bütçesinde, burası önemli, giderlerin 18 trilyon 929 milyar lira, gelirlerin ise 16 trilyon 216 milyar lira olacağını hesaplıyoruz. Deprem nedeniyle yaşanan arizi artış sonrasında bütçe açığını yeniden hükümetlerimiz dönemindeki ortalama seviyeye yaklaştırıyoruz. Sosyal yardım bütçesini 2026 yılında 917 milyar liraya çıkarıyoruz ki bu tutar bütçemizin yüzde 4,8'ine denk geliyor. Sosyal konut projelerini desteklemek amacıyla 100 milyar lira kaynak ayırdık. Halihazırda faturalarda mesken aboneleri için doğalgazda yüzde 43, elektrikte düşük kademede yüzde 57 oranında devletimiz destek veriyor. Vatandaşlarımızın elektrik ve doğalgazı daha ucuza kullanabilmeleri için 2026 yılı bütçesinde 373 milyar lira kaynak öngörüyoruz.
Şuraya özellikle dikkatinizi çekiyorum: Ailenin korunması ve güçlendirilmesi programına önceki yıla göre yüzde 30'un üzerinde, çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması programına yüzde 34, kadının güçlenmesi programına yüzde 35 artışla kaynak ayırıyoruz. 2026 yılında tarım sektörü yatırım ödeneğini 190 milyar liraya çıkartıyor, bunun 122 milyar lirasını tarımsal sulama yatırımları için tahsis ediyoruz.
“Bütçede en büyük payı eğitime ayırdık”
Tarımsal destek programları için ayrılan kaynağımız 168 milyar liradır. Ayrıca reel kesimi 493 milyar liralık ödenekle destekleyeceğiz. 2002 yılından beri eğitimi en öncelikli meselemiz olarak gördük ve eğitim bütçemizi 2026 yılında 2 trilyon 896 milyar liraya yükselttik. Böylece 2002'de bütçeden yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime 2026 yılında yüzde 15,3 ile en büyük payı ayırdık.
Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmaları için 1 trilyon 594 milyar lira kaynak tahsis ettik. Mahalli idarelerimiz için ayrılan kaynağı bu sene daha da artırdık. Büyükşehir ve diğer belediyelerimiz ile il özel idarelerimize ayrılan toplam kaynağı 1 trilyon 657 milyar liraya çıkarıyoruz. 2002 yılında bu kaynağın bütçe içerisindeki payı yüzde 4 iken bu oranı 2026 yılında yüzde 8,8'e yükseltiyoruz.
“2026 yılı bütçemizin 29 milyar lira faiz dışı fazla vermesini öngörüyoruz”
Şurası da önemlidir: Son 23 yılda kaynaklarımızı faize değil, kamu hizmetlerine yönlendirdik. Bu sayede önemli altyapı projeleri hayata geçirildi. Kamu borç stoku makul seviyelere çekilerek Avrupa Birliği ortalamasının da altına indirildi. 2002 yılında bütçe giderleri içinde faiz harcamalarının payı yüzde 43,2 iken 2026 yılı bütçesinde bu oran yüzde 14,5 seviyesinde kalıyor. Faiz harcamalarının özellikle gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2002'de yüzde 14,3 iken 2026'da yüzde 3,5 düzeyine gerileyecektir. Vergi gelirleri açısından da benzer bir iyileşme söz konusudur. 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 85,7 lirası faiz ödemelerine giderken 2026'da bu tutarın 19,9 liraya düşmesini bekliyoruz. Bununla birlikte 2026 yılı bütçemizin 29 milyar lira faiz dışı fazla vermesini öngörüyoruz. 2026 yılı Bütçe Kanunu teklifimizin sizlerin de gayretleriyle komisyon ve genel kurul safahatını geçerek inşallah kabul edileceğine inanıyorum.
Her fırsatta vurguladığım bir hususu bugün tekrar belirtmek isterim. Yasama tarafındaki çalışmalarda ne kadar etkili olursak, yürütme tarafında biz de o derece verimli çalışma imkanına sahip oluruz. Burada yaşanacak en küçük bir sıkıntının, aksaklığın ve koordinasyon eksikliğinin yükünü de aynı şekilde yine en fazla biz çekeriz. Bu süreçte milletvekillerimizden azami gayret bekliyorum. AK Parti grubundaki her bir arkadaşımın milletin emanetine sahip çıkma ve mesuliyetlerini ifa noktasında her türlü birikime, kapasiteye, dirayete, yeteneğe sahip olduğundan hiçbir şüphe duymuyorum.
“23 yıldır kesintisiz bir biçimde ülkeye hizmet ediyoruz”
Bundan 23 yıl önce, 3 Kasım 2002'de milletimiz sandık başına gitti ve AK Partimizi tek başına iktidara taşıdı. AK Parti, kuruluşundan sadece 15 ay sonra girdiği ilk seçimde milletimiz tarafından teveccühle karşılandı, aziz milletimiz tarafından muhabbetle kucaklandı. 3 Kasım'da elde ettiğimiz başarı sonrasında birileri bunun tepki oyu olduğunu, gelip geçici olduğunu söyledi. Ama biz 23 yıldır kesintisiz bir biçimde ülkeye hizmet etme vazifesini ifa ediyoruz.
3 Kasım sonrası girdiğimiz her seçimde oylarımızı artırdık, milletimizin teveccühüne daha fazla mazhar olduk. Bizim iktidara geldiğimiz günlerde doğanlar şimdi 23 yaşındalar. 2002'de 10 yaşında olan çocuklar bugün 33 yaşındalar. Bu salonda ve ekranları başında bizi izleyen gençler, sizlere sesleniyorum. Sevgili genç arkadaşlarım, şu iki hususun altını sizler için özellikle çizmek istiyorum. Birincisi, 3 Kasım ve sonrasında girdiğimiz her seçim şeffaflık, güvenilirlik ve katılım noktasında, bakın iddia ile söylüyorum, dünyanın açık ara en temiz seçimleri olmuştur.
Girdiğimiz her seçimde millet iradesi sandığa tam olarak yansımış, millet tercihini her seçimde kendi hür iradesiyle AK Parti'den yana kullanmıştır. Hani diyorlar ya, yok tek adam rejimiymiş, yok diktatörmüş, yok otoriterlikmiş, bunların hepsi safsata. Bu asılsız ithamlar, muhaliflerimiz ve muarızlarımız tarafından kendi başarısızlıklarını ve beceriksizliklerini örtmek için kullanılan iftiralardır. Girdiğimiz her seçimde ne dedik? Hodri meydan. Girdiğimiz her seçimde yaptıklarımızla ama daha çok yapacaklarımızla konuştuk. Ortaya bir ufuk koyduk, hedef koyduk, vizyon koyduk. Girdiğimiz her seçimde hür iradesiyle milletimiz bizi tercih etti. Hamdolsun, tercih etmeye de devam ediyor.
“52 yılda Türkiye'de ortalama her 16 ayda bir hükümet değişti”
Çok partili hayata geçtiğimiz 1950 yılında kurulan merhum Menderes'in hükümeti, unutmayın, 19. hükümetti. 2002 yılının 18 Kasım'ında bizim kurduğumuz hükümet ise, unutmayın, 58. hükümetti. Arada 52 yıl var. 52 yılda Türkiye'de 39 hükümet kurulmuş. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu, 52 yılda Türkiye'de ortalama her 16 ayda bir hükümet değişmiş demektir. Bir başbakan kabinesiyle, ekibiyle göreve geliyor, ortalama 16 ay sonra görevi devrediyor. Ülkede istikrar yok. 16 ayda bir hükümet daha ne olduğunu anlamadan yerini başkasına devrediyor.
“Türkiye, unutmayın, dört kez darbeye maruz kaldı”
1950-2002 arasındaki o 52 yıl içinde Türkiye çok ağır badireler atlattı, çok ağır bedeller ödedi. Böyle istikrarsız bir ortamda yatırım yapamazsınız. Böyle bir ortamda ülkenin sorunlarına çözüm üretemezsiniz. Ekonomiyi yönetemezsiniz. Dış politikada aktif olamazsınız. Huzuru, güvenliği, asayişi sağlayamazsınız. Hükümetlerin ömrünün ortalama 16 ay olduğu bir ortamda yol yapamazsınız, okul açamazsınız, hastane inşa edemezsiniz, konut üretemezsiniz. Tankın, topun, füzenin, uçağın, milli savaş gemisinin hayalini bile kuramazsınız. Üstelik bu 52 yıllık süreçte Türkiye, unutmayın, dört kez darbeye maruz kaldı. Bakınız, 1945 yılında her yanı enkaz olan Almanya toparlanırken, iki atom bombası atılmış Japonya ayağa kalkarken, Fransa, İtalya savaşın yaralarını sararken, Türkiye 52 yıl boyunca maalesef yerinde saydı.
Şimdi bize diyorlar ki, "Tabii ki yapacaksınız. Bu sizin göreviniz." diyorlar. Elbette görevimiz. Elbette yapacağız. Elbette bu millet için çalışacağız. Ama siz de lütfen bir sorgulayın. Merhum Menderes, merhum Özal dönemleri dışında bu ülkede yapılması gerekenler acaba daha önce neden yapılmadı? Türkiye'nin ihtiyacı olan yolları neden yapmadılar? Okulları neden açmadılar? Hastaneleri neden inşa etmediler? Köprüler, havalimanları, konutlar, üniversiteler, daha niceleri neden yetersiz kaldı?
“Ülkede dikili bir taşları var mı?”
26 havalimanı vardı biz geldiğimizde, onu 56 havalimanına biz çıkardık. Nereden, nereye? Bu millet neden yıllarca hak ettiği hizmeti, eseri ve yatırımı göremedi? 102 yaşındaki Cumhuriyet Halk Partisi, kimi zaman seçimsiz, kimi zaman darbeyle, kimi zaman koalisyon ortağı olarak hükümetteydi. Kendisi iktidarda olmadığında fikirleri iktidardaydı. Acaba şu ülkede dikili bir taşları var mı? Sevgili gençler, büyüklerinize sorun, belgeselleri izleyin, açın arşivden o dönemin gazetelerini okuyun. Anarşi, terör, huzursuzluk, belirsizlik, karamsarlık, umutsuzluk dışında hiçbir şey göremeyeceksiniz. Benim İstanbul'da ortaokulda okuduğum sınıfta 80 öğrenci vardı.
“AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi halk devrimi olmuştur”
Gençler, şunu unutmayın; AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi açıkçası bir halk devrimi olmuştur. 23 yıl boyunca biz 3 Kasım devrimine sadakatle bağlı kaldık. 23 yıldır her seçimde kazanıyorsak, işte bu 3 Kasım seçim sonuçlarına olan sadakatimizin bir neticesidir. Yeterli mi? Elbette değil. Daha yapacak çok işimiz var. Ancak şunu da unutmayın değerli arkadaşlarım; 23 yıl boyunca bir yandan ülke için hizmet ve eser üretmeye çalışırken, bir yandan da içeriden ve dışarıdan saldırılara göğüs gerdik. Bu bir mazeret değil. Biz tabiri caizse hem şeytanı taşladık hem de tavafımızı yaptık. Darbe senaryoları yazdılar. Terörle üzerimize geldiler. Sabotajlar, tahrikler, sokak eylemleri, kışkırtmalar, darbe girişimleri. Allah'a hamdolsun, bunların hepsini püskürttük. Çok daha fazlasını da yapabilirdik, yapacağız da. Ama bakın, şu Gezi olaylarının, 17-25 Aralık darbe girişiminin, 15 Temmuz ihanetinin Türkiye'ye, Türk ekonomisine, dış politikamıza verdiği zararı açık söylüyorum, İstiklal Savaşı öncesindeki işgal güçleri bile vermemiştir.
Hep birlikte takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin içini boşalttılar. Belediyeye işi düşen herkesi haraca bağladılar. Milyarlarca lirayı siyaseti dizayn etmek için seferber ettiler. Yetmedi, yabancı istihbarat örgütleriyle iş tuttular. İşte biz böyle bir zihniyete, böyle bir ihanet şebekesine gidip Türkiye'nin hasımlarıyla iş tutan bir anlayışa karşı ayakta duruyor, mücadele ediyor, hem de aynı zamanda bu ülke için hizmet üretiyoruz.