İlber Ortaylı eskiden büyük saygı duyduğumuz ve kendi alanında “bir bilen” olarak dikkatle takip ettiğimiz biriydi. Birçok Ülkücü, MHP’li de kendisini Türk tarihini anlattığı için severdi. Çekik gözleriyle bize Orta Asya bilgesi gibi görünürken, onun içinden Tunç Soyer gibi birini savunan avukat ve işine geldiği gibi konuşan bir şovmen çıkınca bize uzak biri olduğunu acı bir şekilde anladım. İlber Ortaylı o dönem cezaevindeki Ülkücülere işkence eden askeri Savcı Albay Nurettin Soyer ve oğlu Tunç Soyer’i savunmakla yetinmemiş, bir de bunları savunmak için MHP’lilere “MHP’liler takımına tam gülünür” ukalalığında bulunmuştu.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de bu ukalalığa “MHP’lilere Tunç Soyer’den dolayı gülen birisi 12 Eylül’de ağlayan, acı çeken, işkence ve eziyetlere mahkum edilen Milliyetçi-Ülkücü Hareket’le alay ediyordur. Bunun anlaşılır, anlatılır, kabul ve izah edilir yanı da yoktur. Sayın Ortaylı Nurettin Soyer hayranı, Tunç Soyer müdafi olabilir, ancak Milliyetçi-Ülkücü Hareket sırtından kurban kesemez, ahkam kesemez, totoloji yaparak, polemik üreterek, yanlışa kılıf bularak hiçbir yere varamaz. Anlayan anlamıştır herhalde, tavsiyem Sayın Ortaylı gülmeye devam etsin, ama haline...” tepkisini göstermişti.

          İlber Ortaylı mesele CHP’liler olunca tuhaf bir gayrete girişiyor. CHP söz konusu olunca taktiği hemen “İhaneti gizle, meşrulaştır ve CHP’yi haklı çıkar” halini alıyor.

          “Sağdan CHP’ye oy taşıdık” diyerek bununla övünen, CHP-HDP ortağı İP’in konferans programlarından pozlar veren İlber Ortaylı sanırım, “körle yatan şaşı kalkar” halini yaşamaktadır.

          İlber Ortaylı geçtiğimiz günlerde Sözcü’den Ruhat Mengi’ye konuşmuş. Açıklamalarına bakınca artık şaşı halinin, idrak körlüğüne ve CHP yancılığına doğru ilerlediği anlaşılıyor. İlber Ortaylı röportajında “10 yaşındaki çocuklar siyasette kullanılmaz. Böyle kel alaka siyasi laf, kendisinin bilmediği şeyleri tekrarlatıp gülmek zevzekliktir“ demiş…

          Trabzon’da spontane gelişen bir olaya gülmeyi zevzeklik olarak gören İlber Ortaylı, askerlerimizi, polislerimizi şehit ederek onların çocuklarını öksüz-yetim bırakan HD(P)KK ile işbirliği yapan CHP’ye niçin hiç ilişmiyor?

          Kundakta öldürülen çocuklar, babaları- anaları öldürülen çocuklar İlber Ortaylı’ya daha güzel bir manzara olarak mı görünüyor?

O yetim-öksüz çocuklar için Kemal Kılıçdaroğlu’na söyleyeceği bir sözü yok mudur?

Sözü yoksa, asıl zevzeklik bu değil midir?

          Mesele kavramlar, olaylar üzerinden değerlendirme yapmak ise 10 yaşındaki çocuğun Kemal Kılıçdaroğlu’na “hain” demesini kendine bu kadar dert edinen İlber Ortaylı neden başta Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesinin günün 24 saati “Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın” açıklamalarına ufacık bir tepki gösteremiyor?

          “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum” sözleriyle azmettirdiği PKK’lı teröristlere kaç asker, polis şehit ettirdi, kaç çocuğu anasız-babasız bıraktırdı. Böyle bir terörist için “İnşallah Demirtaş Cumhurbaşkanı seçilir” diyen alçak CHP’lilere bir yorumda bulunsa İlber Ortaylı alçalır mı?

          10 yaşındaki çocuğun Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlerini kendine dert edinen İlber Ortaylı madem bu kadar çocuklar konusunda hassassın, 15 yaşında şehit edilen Eren Bülbül’ün katili PKK’lı teröristlerin cenazesine katılan HDP’lilerle ittifak ortaklığı yapan, işbirliği yapan CHP’ye söyleyecek sözün yok mu?

          Eren Bülbül’ün katili PKK’lı şerefsizin tabutuna iki HDP milletvekili omuz vermedi mi İlber Ortaylı?

          CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “şeref madalyası” taktığı terörist Demirtaş PKK’lı teröristlerin cenazesine katılmayan HDP milletvekilleri için ne diyordu?: “Ben çok açık söyleyeyim; halkımızın acısına sahip çıkmayan milletvekiliyle ilgili kusura bakmasınlar ben soruşturma açtırırım.”

          Sözcü’deki röportajında hükümetin çözüm sürecindeki tarihi yanlışlarından biri olan “Andımızın kaldırması” üzerinden bol bol çocuklu edebiyat yapan İlber Ortaylı, PKK’nın kapatılan televizyonu IMC TV’de Anayasa’nın 2. ve 3. Maddesinin değiştirebileceğini söyleyen, HDP ile Anayasa taslakları hazırlayan, Türk askerinin Tunceli dağlarına yazdığı Atatürk’e ait “Ne mutlu Türküm diyene” sözünden rahatsız olan, teröristbaşı Öcalan’ın ev hapsine çıkarılmasına destek verebileceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun hain olup olmadığını bu bilgiler ışığında kendi yorumlasın.

          Ama İlber Ortaylı’nın derdi üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu için böyle bir yorumlama yapması mümkün değildir.

          Hatırlayın İlber Ortaylı yerel seçimler öncesi “Tunç Soyer’i tanıyorum, seviyorum. İzmir için uygun bir aday olduğunu da düşünüyorum. Başka bir partiden de olsa ona rey veririm. Uygun adam” diyerek aslında bu konularda hassasiyet sahibi olmadığını göstermişti. Hele Tunç Soyer gibi bir adamı savunmak adına, sırf onu eleştirdiği için “MHP’liler takımına tam gülünür” ukalalığını göstermişti.

          Hainlere sahip çıkmak adına, “çocuklar üzerinden andımız” edebiyatları yapan İlber Ortaylı Tunç Soyer’in HD(P)KK sevdasını bilmiyor mu?

          Yüzlerce şehit verdiğimiz Sur’u teröristlerden temizleme operasyonları için “Sur’a bizi almıyorlar, bir şey yapamamak bizi kahrediyor.” (Çukur eylemlerindeki PKK’lılara destek) Sur’a kayyum darbedir, HDP’nin yanındayım” açıklaması yapmış olduğunu bilmiyor mu?

          İzmir’de HDP’nin “Vicdan ve Adalet” adını verdikleri teröristlere sahip çıkan eylemlerine katılıp “Sizin (HDP’nin) gücünüzü arttırmak için elimden gelen desteği vereceğim” konuşmasını yaptığını bilmiyor mu? HDP’nin “Bizim çizdiğimiz profile en uygun isim Tunç Soyer” dediğini bilmiyor mu?

          Tunç Soyer’in “Kıbrıs’ı Kıbrıslılara bırakırsak, en doğrusu bu olacak. Ancak hiç bırakmıyoruz. Herkes çok fazla müdahil oluyor, sadece Türkiye değil. Filler tepişir, çimenler ezilir. Onlar tepişiyor. Olan Kıbrıslılara oluyor” diyerek teslimiyeti tavsiye ettiğini duymadı mı?

          Görevde iken PKK’lı teröristlere anma duruşu yaptıran, yaralanan PKK’lı teröristi tedavi edip dağa tekrar gönderen ve terör örgütüne yardım ve yataklıktan dolayı 9 yıl ceza alan HDP’li Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı ile birlikte görevden alındıktan sonra onunla İzmir’de “Yerel Yönetimler, Kriz ve Çıkışlar” panelinde yanyana konuşmacı olan Tunç Soyer’i hiç mi duymadın?

          Tunç Soyer’in “İzmir’in ayrı bir bayrağı olsun, ayrı bir para birimi olsun” diyerek özerklik peşinde koşan ayrımcı olduğunu da mı duymadın? İlber Ortaylı “İzmir’e en uygun aday” dediği Tunç Soyer’in bu yaptıklarına hiç tepki gösterdi mi? Yoksa hiç duymadım, görmedim mi diyor? O zaman bu haline “işine geleni duyuyor, işine gelmeyeni duymuyor” dersek tam tespit yapmış oluruz değil mi?

İnsan çok sevdiği adamı takip etmez mi İlber Ortaylı?

Ne diyelim: İlber Ortaylı’ya ve takımına tam gülünür.

          İlber Ortaylı’nın Sözcü gazetesindeki röportajında gündeme dair bir de “hükümete gol atsın” diye sorulan çanak bir soru vardı. Soru aynen şöyleydi: “Yargının hiçbir ideolojisi, cemaati olamaz” diyen Adalet Bakanı Abdülhamit Gül gitti, yerine “Fethullah Gülen’e en yakın isimlerden biri” olarak bilinen eski bakan geldi. Özellikle sosyal medyada tepkiler aralıksız devam ediyor. Siz nasıl yorumladınız?”

***

          İlber Ortaylı’da bu soruya “FETÖ bitmeyecek mi” diyorsunuz, niye bitsin? Bu işlerden çıkar sağlayan, beleş geçinen, makam kapan insanlar var. Vazifeleri, misyonu, durumu, kalkınma düzeyi, tarihi birikimi itibarıyla Türkiye’nin bunlara fırsat vermesi çok garip. Şimdi bunu temizlemek dururken bu bir çıkıyor, bir iniyor” şeklinde cevap vermiş…

          Yeniden Adalet Bakanı olan Bekir Bozdağ geçmişte AKP içinde en çok eleştirdiğim kişilerin başında gelmektedir. Evet, geçmişte Fethullah Gülen’i ve cemaatini öven, MHP’yi ölçüsüz bir şekilde eleştiren bir hayli açıklamaları olmuştu. Hepsinde de bizlerden gereken cevabı almıştı.

          Bekir Bozdağ 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin yaşandığı gece de Adalet Bakanı idi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “Bomba da atsanız buradayız, cesetlerimizi çiğnemeden parlamentoya giremeyeceksiniz” konuşmasını yapmıştı. Bu açıklamasının samimiyetini bundan sonraki özellikle PKK-FETÖ mücadelesindeki duruşuna göre elbette değerlendireceğiz.

          Peki, Bekir Bozdağ’ın sicilinde Fethullah Gülen övgüsü, diyalogu var da, İlber Ortaylı’nın yok mu?

          Bekir Bozdağ’ın Fethullah Gülen ile hayatta hiç görüşüp görüşmediğini bilmiyorum ama İlber Ortaylı fırsat buldukça yurt dışında ve içinde Fethullah Gülen ile görüştüğünü bizzat kendi söylüyor.

          Geçmişte FETÖ’nün Küre TV’sinde konuk olan İlber Ortaylı program sunucusunun kendisine “Pensilvanya’da Fethullah Gülen hocaefendiyle de bir görüşmeniz oldu” demesi üzerine “İlk defa olmuyor, bazı şeyler söyledim” cevabını vermişti. Bunun üzerine sunucunun “Daha önce de İstanbul’da mı görüştünüz?” sorusunu bu sefer de “İstanbul’da da görüştüm birkaç kere, hep görüşürüm” şeklinde cevaplamıştı. Ama sunucu da, İlber Ortaylı da durmuyordu.

          Sunucunun “Amerika’da ilk görüşmeniz mi oldu?” sorusunu sorması üzerine İlber Ortaylı “Fırsat buldukça, o fırsat buldukça görüşürüz. Çok sorar bana bazı şeyleri, ben de ona sorarım. Bazı şeyleri konuşmak gerekir, böyledir bu iş” cevabıyla Fethullah Gülen ile ileri derecede samimi olduğunu itiraf etmişti.

          Geçmişte şakır şakır Fethullah Gülen ile görüştüklerini bu şekilde anlatan İlber Ortaylı, 15 Temmuz’dan sonra bir televizyon programında Didem Arslan Yılmaz’ın kendisine “Siz hiç Pensilvanya’ya gittiniz mi? Fethullah Gülen’le görüştünüz mü?” diye sorusunu sormasına “Sana ne, ne yapacaksın gidip gitmediğimi? Bak böyle sorularla bir yere varamayız” şeklinde sinirle cevap vermişti.

Hadi Bekir Bozdağ’ı asalım peki İlber Ortaylı’yı ne yapalım?

İlber Ortaylı’nın bu manadaki sicili sadece bu görüşmeler değil ki?

          İlber Ortaylı, Prof. Dr. Toktamış Ateş, Eser Karakaş ile birlikte Fethullah Gülen cemaatinin okullarını öven “Barış Köprüleri/ Dünyaya Açılan Türk Okulları” isimli kitabın yazarı değil midir?

          Karşılıklı fırsat buldukça, karşılıklı çok sorularla, karşılıklı çok görüştüklerini söyleyen İlber Ortaylı 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası aynı Fethullah Gülen’in karakteriyle ilgili “Boş kafayla ağzı laf yapan bir adam, insanları etkileyebilir” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Bekir Bozdağ da Sözcü ile bir röportaj yapıp bunlardan bahsetse ne olacak İlber Ortaylı?

          İlber Ortaylı bence siyasi-güncel konularla ilgili hiçbir değerlendirmede bulunma. Çünkü “Tunç Soyer, MHP, Kemal Kılıçdaroğlu’na hain diyen 10 yaşındaki çocuk ve FETÖ konusunda” gerçekten kendi kendini rezil ettin.

Bu hale ne diyelim ki?

İlber Ortaylı’nın haline güleceğiz mi yoksa ağlayacağız mı şaşırdık…

Ne yapalım sence İlber Ortaylı?

Senin ukalalık çizginden mi gidelim?