“Bir adam vardı. Öldürmeye aşık. Kaç adam öldürdü bilemem. Sonra kendisi öldü. Öldükten sonra öldürmeye devam etti.”

Bir arkadaşımın Kasım Süleymani ile ilgili sözlerine katılmamak elde değil. Sağlığında yapmış olduklarına bakmış olursak İran’da sistemin böyle devam edeceği de malum. Süleymaniler yetiştiren ve işine geldiğinde neredeyse putlaştıracak derecede yücelten bir rejimin neler yapabileceğini öngörmek zor değil.

İran yeni yıla kendi açısından güzel başlamadı. Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümünde meydana gelen iki patlama sonrasında ülkede ulusal yas ilan edildi. Yüzden fazla ölü ve yaralının bulunduğu patlamada bu sayının artacağı beklenmektedir. Kirman vilayetindeki bombalı saldırı, İran’da şu ana kadar en çok can kaybına sebep olan patlama olarak tarihe geçmiş oldu. Bundan dolayı İran lideri İbrahim Reisi’nin Türkiye’ye planladığı gezi, belirsiz bir tarihe kadar ertelendi.

Kirman Valiliği ise açıklama yaparak yaşananların bir “terör saldırısı” olduğunu bildirdi. Patlamayı şimdiye kadar kimse üstlenmedi. Peki, İran’daki patlamaya sebep olan el kime ait olabilir? Yani bu olayın olağan şüphelileri kimler? Bu gibi olaylarda terör örgütleri, zaman kaybetmeden saldırıları üstlenir. Fakat bu saldırıda hiçbir terör örgütü bunu üzerine almadı.

Elbette İsrail’in İran’a karşı konumunu ve bir gün önce Beyrut’ta gerçekleşen saldırıyı dikkate alırsak, bu saldırının İran’a Hamas ile ilişkilerini daha da zayıflatması mesajını vermesi ihtimal dahilinde. ABD ise bu olayda parmağı olmadığını ve İsrail’in de saldırının gerçekleşmesinde rolü bulunduğuna dair herhangi bir ipucu olmadığını açıkladı. Görünen o ki, ABD İsrail’i bu meseleden uzak tutmaya çalışıyor.  

Yaşadığı her kaybın ve benzer saldırıların ardından “bunun bedeli ağır olacak” minvalinde demeçler veren İran’ın bu meseledeki tavrı da belli. İran’ın bu söylem politikasını, dışa değil de kendi toplumuna mesaj olarak değerlendirmek lazımdır.

Gözlerden kaçmayan diğer bir husus ise Süleymani’nin ölümünün 4. yılında kendi çocuklarının anma töreninde gözükmemesi olmuştur.

İlk patlama sırasında sivillerin daha çok olduğu, fakat ikinci patlamada asker ve polislerin daha çok can kaybı yaşadığı alınan bilgiler içerisinde.

İran kamuoyunda bu işin altında kendi devletlerinin olduğuna dair fikirler de var. Bu düşüncelerin ortaya çıkmasını ise İran’da bu tür olayların geçmişte zaman zaman yaşanmış olmasının etkisi olarak yorumlamak mümkün. Şimdilik terör saldırısının altında kimin olduğu kesin olarak belli olmasa da ileride İran’ın içerideki ve dışarıdaki tutumu ve hangi adımları atacağı merakla beklenilmektedir.