Son zamanlarda İran ve Azerbaycan arasında başlayan gerginlik gün geçtikçe tırmanmakta. İran hem Azerbaycan sınırları içinde hem de -şimdilik- kendi sınırları sayılan topraklarda provokasyonlarda bulunmaktadır.  İran’ın bu yaptıkları elbette ilk değil, son olmayacağını da gayet iyi bilmekteyiz. Bunu rahatlıkla söyleyebilmek, tarihi sürece kısaca bir göz atmakla mümkün. Yakın tarihte ise 2. Karabağ Savaşı sırasında yazılan kahramanlık destanı ve savaşın zaferle sonuçlanmasının İran’ı ne derece rahatsız ettiği hepimizce malum. 

İran neden Azerbaycan’dan rahatsız?

-        Otoritesi altında temel hak ve özgürlüklerden mahrum yaşayan 35 milyondan fazla Türk’ün varlığı ve onları tehdit olarak görmesi

-        Güçlenen, sınır komşusu olan bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varlığından duydukları rahatsızlığın Güney Azerbaycan için bir model emsal teşkil etmesi ve istiklal taraftarlarının Kuzey Azerbaycan’dan ilham alması

-        Yönetim şekli tamamen zıt ve mezhep farkı olan Türkiye’nin bölgedeki güçlü varlığı ve Azerbaycan’la olan soy, tarih, kültür bağı

Aslında bu listeyi uzatabiliriz fakat yukarıda ifade edilen -ve edilmeyen- tüm gerekçelerin altında yatan temel rahatsızlık Türk varlığıdır. Güçlenen Türkiye ve bölgede yükselen Azerbaycan tablosu İran’ın hoşuna gitmemektedir. Bu denkleme Güney Azerbaycan ve oradaki varlıkları varlığımız olan Türkmenler, Kaşkaylar ve Hallaçlar gibi diğer Türk unsurları da ilave edersek manzara daha da netleşmiş olur.    

Bu rahatsızlığı zaman zaman bahanelere bürüyerek gerçek niyetlerine farklı süsler vermektedirler. Kendilerinin Hristiyan ve işgalci Ermenistan’ın her adımda yanında yer alması, onlara destek ve yardımda bulunması teokrasi ile yönetilen ‘İslam Cumhuriyeti’ olmak iddiasındaki bir ülkeye ne kadar yakışıyor bunu sizlere bırakıyorum. ‘Efendim, o ülkenin kendi çıkarlarına, devlet ideolojisine uygun jeopolitiği ve jeostratejisi var’ diyebilirsiniz. Peki, bağımsız cumhuriyet olan Azerbaycan’ın kendi çıkarlarına uygun dış politikasına neden müdahale etmekteler? İsrail ile olan ilişkilerini bahane ederek mevcut Azerbaycan hükümetini ‘siyonist rejim’ suçlamalarına sürekli olarak devam etmektedirler.  İran’ın, hatta İsrail’in bir politikası varsa Azerbaycan’ın da bir politikası var ve başka ülkelerle de ilişkisi normal karşılanmalı, yadırganmamalıdır.

Art arda yaşanan olumsuz olaylar, tırmanan tansiyonun yakın zamanlarda düşemeyeceğinin göstergesidir. Hassas bir süreçten geçen İran-Azerbaycan ilişkilerinin normalleşmesinin veya daha da kötüye gitmemesinin açık ve net bir şekilde İran’a bağlı olduğunu vurgulamalıyız.

Teşbihte hata olmaz diyerek, Azerbaycan ve Anadolu’da yaygın bir hikâye vardır:

Köpeğe sormuşlar neden havlıyorsun diye? Köpek de kurdu korkutuyorum demiş. Peki, neden kuyruğun titriyor demişler. Kurttan koktuğum için…