Salgın sürecinde yükselen gerginlik, fiziksel etkinlik eksikliği, sağlıksız yeme alışkanlıkları ve tıbbi denetimlerin gecikmesi de kalp rahatsızlığı durumlarını harekete geçiren başlıca etkenler arasında bulunuyor. Öyleyse, kalp krizi oranlarındaki yükselişin virüsle bir ilgisi var mı? Uzman görüşleri ne yönde? Ayrıntılar bültenimizde...
Kalp Rahatsızlığı Yükselişinin Covid-19 İlişkisi
Yapılan güncel incelemeler, koronavirüs bulaşmasının dolaşım sistemi üzerinde ciddi hasarlara yol açabildiğini gözler önüne seriyor. Hacettepe Üniversitesi Kalp Damar Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Necla Özer’in açıklamalarına göre, COVID-19 geçirmiş olan kişilerde kalp krizi oluşma ihtimali, nezle benzeri rahatsızlık yaşayan bireylere oranla yedi misli daha yüksek. Bu durum, virüsün organizmada yaygın yangılara sebep olması ve damarların iç tabakasını döşeyen endotel hücrelerini etkilemesiyle açıklanıyor. Yalnızca hastalık sürecinde değil, iyileşme evresinden sonra da tehditler sürüyor. Bulgular, COVID-19 tanısı almış kişilerin üç sene boyunca kalp damar tıkanıklığı, inme ve ani yaşam kayıpları gibi ciddi dolaşım sistemi problemleriyle karşılaşma olasılığının iki kat arttığını ortaya koyuyor. Özellikle tedavi amacıyla hastaneye yatmayı gerektirecek düzeyde ağır atlatılan vakalar, bu tehlikeyi daha da çoğaltıyor. Virüsün doğrudan etkilerinin yanı sıra, salgınla birlikte değişen yaşam düzeni de kalp sağlığı üzerinde olumsuz izler bırakıyor.