Türkgün | Sağlık | Karatay’dan şok eden şeker uyarısı! Bir kaşık daha hücreleri çökertiyor

Karatay’dan şok eden şeker uyarısı! Bir kaşık daha hücreleri çökertiyor

Günlük koşturma arasında masum sandığımız bir kaşık şekerin bile bedenimize nasıl yük bindirdiğini duyan herkes, Karatay’ın uyarılarını yeniden hatırlamaya başladı. Detaylar haberimizde...

Günlük koşturma arasında masum sandığımız bir kaşık şekerin bile bedenimize nasıl yük bindirdiğini duyan herkes, Karatay’ın uyarılarını yeniden hatırlamaya başladı. Detaylar haberimizde...

MUHABİR: Deniz Şirin

Soğuk havalar bastırmış, tatlı tüketimi artmış, üstüne bir de günlük hayatın koşuşturması eklenmişken Prof. Dr. Canan Karatay’ın yıllardır dillendirdiği o meşhur “şeker uyarısı” yeniden gündemin tam ortasına yerleşti. 

Karatay’a göre rafine şeker yalnızca tatlı bir kaçamak değil; hücreleri içten içe yoran, vücudu görünmez bir baskı altına alan güçlü bir tetikleyici. Öyle ki, “bir kaşık fazlası bile” dediği o küçük miktar bile vücutta zincirleme bir hasar sürecini başlatabiliyor. Peki bu uyarının ardında ne var, günlük hayatta nelerden uzak durmak gerekiyor?

Şeker Sadece Kilo Aldırmıyor, Vücudu Sessizce Yoruyor

Uzmanlara göre şeker vücuda girdiği anda kan şekerini hızla yükseltiyor. Bu yükselişi dengelemek için pankreas büyük bir hızla insülin salgılıyor. Ancak bu döngü sık sık tekrarladığında hücreler insüline karşı duyarsızlaşmaya başlıyor. Yani bedeniniz adeta “yeter artık” demeye başlıyor. Bu durum, ileride metabolizmayı zorlayan insülin direncine ve daha birçok soruna zemin hazırlıyor.

Karatay’ın yıllardır dikkat çektiği nokta tam da burada: Tatlıya eklenen “bir kaşık daha” aslında hücrelerin zaten zorlanan çalışma kapasitesini biraz daha baskılıyor. Hücreler hem enerji üretmekte zorlanıyor hem de kendini yenileme gücünü kaybediyor.

Hücreler Neden Yıpranıyor?

Rafine şeker tüketimi arttıkça vücut daha fazla serbest radikal üretiyor. Bu moleküller, hücre zarını, DNA yapısını ve hücre içindeki önemli mekanizmaları yıpratabiliyor. Normalde vücudun antioksidan sistemi bu saldırıları karşılayabiliyor; fakat şeker tüketimi düzenli ve yoğun olduğunda bu denge bozuluyor ve “oksidatif stres” dediğimiz tablo ortaya çıkıyor.

Bu durum zamanla:

  • Damar duvarında hasara,
  • Bağışıklığın zayıflamasına,
  • Ciltte erken yaşlanma belirtilerine,
  • Diyabet ve kalp damar hastalıklarının riskinin artmasına

kapı aralayabiliyor.

Yani mesele yalnızca birkaç kilo fazlalık değil; şekerin yarattığı mikroskobik hasar aslında çok daha derin bir tabloyu işaret ediyor.

“Azıcık Şekerden Bir Şey Olmaz” Demek Neden Yanıltıcı?

Tatlı tükettiğini düşünen birçok kişi aslında gün içinde fark etmeden çok daha fazlasını alıyor. Paketli atıştırmalıklar, soslar, aromalı yoğurtlar, kahvaltılık gevrekler, hatta masum sandığımız içecekler bile gizli şeker deposu olabiliyor.

Bu nedenle uzmanlar özellikle şu noktalara dikkat çekiyor:

  • Çay ve kahveye şeker eklememek,
  • Paketli ürünlere mümkün olduğunca mesafeli durmak,
  • Meyve suyu yerine meyvenin kendisini tüketmek,
  • Doğal yağlardan ve dengeli protein tüketiminden kaçınmamak.

Gün içinde “bir kaşık daha bir şey olmaz” diye düşünülen küçük kaçamaklar aslında toplamda oldukça yüksek bir şeker yükü oluşturuyor.

Tatlı Krizlerine Daha Nazik Çözümler

Tatlı isteği çoğu zaman kontrolsüz bir an değil; uykusuzluk, stres, düşük protein alımı veya yeterince sağlıklı yağ tüketmemek bu isteği artırabiliyor. Uzmanların önerdiği birkaç pratik adım şöyle:

  • Ana öğünlerde mutlaka protein bulundurmak,
  • Sağlıklı yağları beslenmeye dahil etmek,
  • Beyaz unlu ürünleri azaltarak kan şekerini dengede tutmak,
  • Yeterli su içmek ve düzenli uyumak.

Bu küçük düzenlemeler hem tatlı krizlerini azaltıyor hem de şekerle araya sağlıklı bir mesafe koymayı kolaylaştırıyor.

Şekerden Uzak Durmak Artık Bir Tercih Değil, Gereklilik

Prof. Dr. Canan Karatay’ın “bir kaşık fazlası bile hücreleri yıpratıyor” uyarısı aslında yıllardır göz ardı edilen bir gerçeğin altını çiziyor. Rafine şeker, vücudu yavaş yavaş yoran görünmez bir yük. Bu nedenle şekerle araya mesafe koymak, sadece kilo kontrolü için değil; daha enerjik bir beden, daha güçlü bir bağışıklık ve daha sağlıklı bir yaşam için artık kaçınılmaz bir adım olarak öne çıkıyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...