“Doğal”, “ev yapımı” ya da “bitkisel” kelimelerini gördüğümüzde çoğumuzun içi rahatlıyor. Sanki bu etiketler tek başına bir güvence sunuyormuş gibi hissediyoruz. Ancak konu meme kanseri olduğunda, iyi niyetle yapılan bazı beslenme tercihleri beklenmedik riskleri de beraberinde getirebiliyor. Uzmanların son yıllarda altını çizdiği ortak nokta şu: Sağlıklı olarak bilinen her gıda, her koşulda fayda sağlamayabilir.
Meme Kanseri ve Beslenme Arasındaki İnce Çizgi
Meme kanseri, hormonlarla doğrudan ilişkili bir hastalık. Özellikle östrojen dengesini etkileyen besinler, bağışıklık sistemiyle etkileşime giren takviyeler ve vücutta iltihaplanmayı tetikleyebilen gıdalar hastalık sürecinde belirleyici olabiliyor. Bu nedenle genel sağlık için önerilen bazı besinler, meme kanseri riski taşıyan ya da tedavi sürecinde olan kişiler için her zaman uygun olmayabiliyor.
Masum Görünüp Soru İşareti Yaratan Besinler
Soya ve soya ürünleri
Soya, bitkisel protein kaynağı olması nedeniyle sıkça öneriliyor. Ancak içeriğinde bulunan fitoöstrojenler, hormon duyarlı meme kanseri türlerinde tartışmalı bir alan oluşturuyor. Uzmanlara göre ölçülü ve dengeli tüketim çoğu zaman sorun yaratmazken, bilinçsiz ve yoğun kullanım risk oluşturabiliyor.
Şeker oranı yüksek “doğal” ürünler
Bal, pekmez ya da hurma özü gibi ürünler doğal olabilir; ancak kan şekerini hızla yükseltebilirler. Aşırı şeker alımı vücutta iltihaplanmayı artırabilir, kilo kontrolünü zorlaştırabilir ve dolaylı yoldan risk faktörlerini tetikleyebilir.
Antioksidan takviyelerinde aşırıya kaçmak
Antioksidanlar çoğu zaman “kanserle savaşan mucize” olarak görülüyor. Oysa bazı bilimsel çalışmalar, özellikle kemoterapi döneminde yüksek doz antioksidan takviyelerinin tedavinin etkisini azaltabileceğini gösteriyor. Bu noktada asıl belirleyici olan şey, doz ve kullanım zamanlaması.

“Temiz Besleniyorum” Yanılgısı
Son yıllarda yaygınlaşan temiz beslenme anlayışı, işlenmiş gıdalardan uzak durmayı teşvik ediyor ve bu yönüyle olumlu. Ancak meme kanseri söz konusu olduğunda bu yaklaşım tek başına yeterli değil. Ev yapımı bile olsa aşırı yağlı, yüksek kalorili ya da hormon dengesini etkileyebilecek besinler uzun vadede vücut için yük oluşturabiliyor.
Uzmanların Özellikle Vurguladığı Noktalar
Beslenme, meme kanseri sürecinde destekleyici bir unsurdur; tek başına koruyucu ya da tedavi edici değildir. Bu nedenle uzmanlar şu başlıklara dikkat çekiyor:
- Her besin, kişinin sağlık durumu ve hastalık sürecine göre değerlendirilmelidir
- Sosyal medyada “mucize” olarak sunulan kür ve diyetlere temkinli yaklaşılmalıdır
- Vitamin ve bitkisel takviyeler mutlaka doktor veya diyetisyen kontrolünde kullanılmalıdır
- Dengeli, çeşitli ve ölçülü beslenme temel yaklaşım olmalıdır
En Yaygın ve En Tehlikeli Yanılgı
“Doğalsa zararsızdır” düşüncesi, meme kanseri söz konusu olduğunda en riskli kabullerden biri olarak öne çıkıyor. Çünkü doğal olan her şey her zaman fayda sağlamaz; yanlış zamanda ve yanlış miktarda tüketilen gıdalar vücut için ek bir yük haline gelebilir.
Meme kanserinde beslenme, kulaktan dolma bilgilerle değil; bilimsel veriler ve kişisel ihtiyaçlar doğrultusunda şekillenmeli. Sağlıklı olmanın yolu bazen daha fazlasından değil, doğru dengeyi kurmaktan geçiyor.