Uygurlar için “Altın Çay”, sabahın ilk ışığı kadar kıymetli. Soğuğa, yorgunluğa, hastalığa meydan okumak demek bu çay. Kimi buna “enerji iksiri” diyor, kimi “yaşam çayı.” Ama herkes aynı fikirde: Bir fincan “Altın Çay” içen, gün boyu zinde ve güçlü kalıyor.
Uygurların Gizli Hazinesi: “Altın Çay” Tarifi
Sade ama özenli bir ritüel bu…
İşte o meşhur karışımın sırrı:
- Siyah çay (isteğe göre yeşil çay)
- Su
- Süt (inek, koyun ya da deve sütü)
- Tereyağı veya kuyruk yağı
- Bir tutam tuz
- (İsteğe bağlı) Zencefil, tarçın veya karabiber

Hazırlanışı
Önce su kaynatılır, ardından içine çay atılır.
Biraz demlendikten sonra süt eklenir, sonra tereyağı ya da kuyruk yağıyla kıvam verilir.
Tuzla lezzet dengelenir, isteyenler zencefil, tarçın veya karabiberle mis gibi bir aroma katar.
Karışım hafif köpürdüğünde ocaktan alınır, süzülür ve fincanlara doldurulur.
Ortaya çıkan o açık sarı ton, adının hakkını verir: “Altın Çay.”
Neden “Altın” Deniyor, Neden Şifa Deposu?
Çünkü bu çay sadece iç ısıtmaz, bedeni de güçlendirir.
Soğuk iklimlerde yaşayan Uygurlar, yüzyıllardır bu çayı bağışıklık kalkanı olarak görür.
Süt ve yağın doyurucu gücü, vücudu uzun süre tok ve enerjik tutar.
Zencefil ve tarçın eklenince, hem mide rahatlar hem de soğuk algınlığına karşı koruma sağlanır.
Bir fincan “Altın Çay”:
- Vücut direncini artırır,
- Kan dolaşımını destekler,
- Enerjiyi tazeler,
- Soğuk havalarda adeta içten ısıtır.
Küçük Bir Uyarı
Her güzel şey gibi bu çayın da fazlası zarar olabilir.
Midesi hassas olanlar, reflüsü bulunanlar veya tansiyon problemi yaşayanlar dikkatli olmalı.
Hamileler ya da düzenli ilaç kullananlar içmeden önce doktoruna danışmalı.
Uygur halkı bu çayı günde bir-iki fincanla keyifle içer; ölçü, en önemli kuraldır.
Bir fincan “Altın Çay”, sadece soğukla değil, hayatla da baş etmenin sırrı. İçinde doğanın gücü, geçmişin bilgeliği ve insanın sıcaklığı var. Uygurlar için bu çay, bin yıllık bir kültürün en sade ama en anlamlı hali.Bir yudumda hem tarih, hem şifa, hem huzur…