Bazen sabah aynaya baktığınızda yüzünüz biraz şiş görünür, yüzüğünüz parmağınıza zor girer ya da gün boyu ağzınızdan “Ne kadar su içsem de susuyorum” cümlesi düşmez. Çoğu zaman sebebi, farkında bile olmadan aldığımız fazla tuzdur. İyi haber şu: Vücut bu yükü tek başına taşımak zorunda değil. Küçük dokunuşlarla denge yeniden kurulabiliyor.
Suyu Kurtarıcı Gibi Değil, Yol Arkadaşı Gibi İçin
Su denince akla hemen “çok içmek” geliyor ama asıl mesele nasıl ve ne zaman içtiğiniz. Tuzlu bir akşam yemeğinden sonra bir anda litrelerce su içmek yerine, gün içine yayılmış birkaç bardak su vücudu çok daha rahatlatır.
Sabah uyanır uyanmaz içilen bir bardak su, “Hadi artık yükleri boşaltıyoruz” mesajı gibidir. Gün boyu küçük yudumlarla devam ettikçe, böbrekler fazla tuzu sessizce dışarı taşır. Bir süre sonra şişkinliğin azaldığını fark edersiniz.

Tuzu Kesmeye Çalışmak Yerine Denge Kurun
Fazla tuzu atmanın yolu her şeyi tuzsuz yemeye çalışmak değildir. Vücudun asıl ihtiyacı denge. İşte burada potasyum devreye girer.
Bir muz, bir kase yoğurt ya da tabağa eklenen biraz yeşillik… Bunlar basit ama etkili dokunuşlardır. Potasyum, tuzun vücutta yarattığı baskıyı yumuşatır. Özellikle “Bugün biraz abarttım” dediğiniz günlerin ertesi, bu besinler bedeninize iyi gelir.
Biraz Hareket, Biraz Ter… Hepsi Bu
Fazla tuzun vücuttan çıkışı sadece tuvaletle olmaz. Hafif bir terleme de işin içindedir. Bu yüzden kendinizi saatlerce spora zorlamanız gerekmez.
Kısa bir yürüyüş, evde yapılan ufak bir toparlama, hatta mutfakta ayakta geçirilen yarım saat bile yeterlidir. Vücut hareket ettiğinde dolaşım hızlanır, yük hafifler. Akşam yatarken “Bugün daha rahatım” hissi çoğu zaman bunun işaretidir.
Fazla tuzu atmak, sert kurallar koymak değil; bedeni dinlemeyi öğrenmektir. Suya alan açmak, tabağı biraz dengelemek ve gün içine minik hareketler eklemek… Vücut bu ilgiyi hemen fark eder ve karşılığını verir.