Türkgün | Siyaset | Avşar Türkmenlerinin unutulan hikayesi! Feti Yıldız’dan Yaşar Kemal alıntısıyla dikkat çeken paylaşım

Avşar Türkmenlerinin unutulan hikayesi! Feti Yıldız’dan Yaşar Kemal alıntısıyla dikkat çeken paylaşım

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Türkler ile Kürtler arasındaki kültürel ilişkileri vurguladı. Yaşar Kemal'in anlatımları üzerinden, 1920'lerde göç eden Avşar Türkmenlerinin Kürtleşme sürecini ele aldı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, Türkler ile Kürtler arasındaki kültürel ilişkileri vurguladı. Yaşar Kemal'in anlatımları üzerinden, 1920'lerde göç eden Avşar Türkmenlerinin Kürtleşme sürecini ele aldı.

MUHABİR: Ayşe Akyürek

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türkler ile Kürtler arasındaki tarihsel ve kültürel iç içeliğe dikkat çekti. Yıldız, paylaşımında “Kürtleşen Türkler, Türkleşen Kürtler” ifadesinin sıkça dile getirildiğini belirterek, 2015 yılında hayatını kaybeden ve “Türk edebiyatının çınarı” olarak anılan Yaşar Kemal’in bu konuya ilişkin anlatılarını hatırlattı.

Yıldız paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

"O kadar iç içe geçmişiz ki, 
Kürtleşen Türkler, Türkleşen Kürtler sık sık dile getirilir.
"Türk edebiyatının çınarı" olarak anılan 2015 Yılında yitirdiğimiz
Yaşar Kemal’in anlattıklarını içinde bulunduğumuz iklime yaslanarak ağır ağır okuyalım.

“Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım: 
Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım. 
Öğretmen 1920'lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş. 
Köyünün öğretmeniydi. 
Çok güzel Kürtçe konuşuyordu.
'Kürt müsün?' diye sordum. 'Yok, göçmenim' dedi.

Köye girdik, hep Kürtçe konuşuyorlardı. Türkçe biliyorlardı da yarım yamalak. 
1865 Kozanoğlu başkaldırısında, yenilgiden sonra Türkmenler, dediklerine göre binlerce çadır Diyarbakır'a sürülmüşlerdi.

‘Nerede bunlar?' diye öğretmene sordum.
‘Var, dedi, istersen gidelim, bunlar sekiz köy hiç Kürtçe bilmezler.' 
Öğretmenle birlikte Büyük Kadıköyü'ne gittik. 
Gerçekten büyük bir köydü. 
Köylüler başımıza biriktiler. 
Bunlar Avşar Türkmenleriydi. 
Ağızları da tıpkı bizim Torosların Avşarlarının ağızlarıydı. 
Sekiz köydüler, Kürtçe bilip bilmediklerini sordum, bilmiyorlardı. 
Başkaldırıdan sonra binlerce Avşar sürülmüştü Diyarbakır'a. 
'Bize Çukurova'da söylediklerine göre otuz bin çadır gönderilmişti buralara.

Haydi, on bin çadır olsun, en aşağı yirmi köy eder, ötekiler nerede?' dedim. 
Bir yaşlı adam, 'Onların hepsi Kürt oldu' dedi.
'Siz niçin olmadınız?' diye sordum. 
'Bizler Aleviyiz' dedi yaşlı adam. 
‘Ne var bunda?' dedim. 
‘Şu var ki, dedi yaşlı adam, 
biz Sünni Kürtlerden kız alıp vermeyiz. Öteki Kürt olan Avşarların hepsi Sünni'ydi. Kürtlerden kız alıp verdiler, şimdi sorarsan hiçbirisi Avşar olduğunu söyleyemez, Türkçe de bilmezler.

‘Bize söylediklerine göre Sünni Avşarlar büyük çoğunlukmuş, belki bizim on mislimiz kadar' dedi.
Ve sekiz Avşar köyünü öğretmenle dolaştık. 
Birkaç Avşar Ağıtı derledim oralardan. Tıpkı Toros Avşarlarının ağıtlarıydı.” (Yeniyüzyıl, 1996)"

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...