Türkgün | Siyaset | Dışişleri Bakanı Fidan: "Gazze meselesinde artık sözün bittiği yerdeyiz"

Dışişleri Bakanı Fidan: "Gazze meselesinde artık sözün bittiği yerdeyiz"

Türkiye’nin çağrısıyla İİT Olağanüstü Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrası konuşan Hakan Fidan, diplomasinin tükendiğini belirterek, uluslararası toplumun ve İslam dünyasının Filistin için daha güçlü aksiyon alması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin çağrısıyla İİT Olağanüstü Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrası konuşan Hakan Fidan, diplomasinin tükendiğini belirterek, uluslararası toplumun ve İslam dünyasının Filistin için daha güçlü aksiyon alması gerektiğini vurguladı.

KAYNAK: İHA

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Filistin meselesinde, Gazze meselesinde artık sözün bittiği yerdeyiz. Yani insanlığın sınavı tamamıyla kaybettiği bir noktadayız. Bütün dışişleri bakanları bunun farkındalar. Artık diplomasinin araçlarını kullanarak geleceğimiz noktanın sonuna ulaşmış durumdayız. Artık bundan sonra daha farklı aksiyonların, tedbirlerin alınması, uluslararası toplumun, sistemin demiyorum, toplumun daha fazla bir reaksiyon göstermesi gerekiyor" dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin çağrısıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 21. Olağanüstü Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan, "İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanı sıfatıyla Gazze'deki artık dayanılmaz boyuta ulaşan açlık nedeniyle konseyi olağanüstü toplantıya çağırdık. Ve rekor bir katılımla da toplantımızı gerçekleştirdik. Gerçekten hem buradaki katılımcıların kapalı oturumda yaptığı beyanlar, daha sonra ikili görüşmelerde ele alınan konular aslında Gazze meselesini özelde, genelde de Filistin meselesini çözmede İslam ülkelerinin kararlılığını, fikir birliğini, güç birliğini daha da ileri taşıma noktasında önemli bir aşama oldu" dedi.

"BM Yüksek Düzeyli Toplantı haftasına buradan çıkardığımız tek yürek, tek sesle gideceğiz"

Toplantı sayesinde İslam dünyasının Filistin konusunda birlik tesis ettiğini vurgulayan Fidan, "Özellikle bu toplantının New York'tan önce düzenlenmesini hedefliyorduk. Çünkü New York'taki uluslararası, herkesin katıldığı Genel Kurul haftasına giderken İslam ülkelerinin tek ses olarak, tek fikir olarak, tek yumruk olarak Filistin meselesinde pozisyon alması, aralarındaki fikir ayrılıklarını izale etmeleri, tek görüş oluşturmaları ve uluslararası topluma bu davanın taşıyıcısı olarak da yeni teklifleri sunması bizim için önemliydi. Tabii uluslararası diplomasinin inceliklerini içeren konular bunlar. Retorikle ilgili konular var. Uluslararası toplumun atacağı yeni adımlar, atabileceği adımlar, ülkelerin nereye kadar neyi zorlayabilecekleri meselesi önemli. Şimdi bu bizim kapalı oturumda bugün çok detaylı tartıştığımız ve nihayetinde gerçekten muhtevası çok yüksek, etkisi de inşallah yüksek olacak bir karar kabul edildi bütün ülkeler tarafından. Bu kararın hazırlanmasında da yoğun emek harcandı. Özellikle bakanlıktan arkadaşlarımız sağ olsunlar bu konuda çok ciddi bir emek harcadılar ama şükür, Türkiye'nin ortaya koyduğu perspektif kendi müttefikleriyle beraber burada genel kabul gördü. Ve biz şu anda inşallah Birleşmiş Milletler yüksek düzeyli toplantı haftasına buradan çıkardığımız tek yürek, tek sesle gideceğiz" dedi.

"İnsanlığın sınavı tamamıyla kaybettiği bir noktadayız"

Gazze Şeridi’nde artık diplomasinin bir çözüm olmaktan çıktığını vurgulayan Fidan, "Artık sözün bittiği yerdeyiz. Filistin meselesinde, Gazze meselesinde. Yani insanlığın sınavı tamamıyla kaybettiği bir noktadayız. Bütün dışişleri bakanları bunun farkındalar. Artık diplomasinin araçlarını kullanarak geleceğimiz noktanın sonuna ulaşmış durumdayız. Artık bundan sonra daha farklı aksiyonların, tedbirlerin alınması, uluslararası toplumun, sistemin demiyorum, toplumun daha fazla bir reaksiyon göstermesi gerekiyor. Çünkü sistem burada tamamıyla iflas etmiş durumda, konu Filistin olunca, konu Gazze olunca. Şüphesiz Gazze meselesindeki acıyı durdurmanın en kestirme yolu şu aşamada, devam eden müzakere süreçlerinden bir netice çıkması. Fakat burada da iyimser olmak istemekle beraber baktığınız zaman Netanyahu'nun mevcut politikalarına aslında herhangi bir anlaşmayla hiçbir ilgisi olmadığını görüyoruz. Tamamıyla zaman kazanma ve askeri gündemini, politikalarını ilerletme üzerine kurulu bir strateji var. İslam dünyasının zaten büyük bir çoğunluğunun İsrail'le ilişkisi yok. Tanımıyorlar. Ticareti zaten 1-2 ülke dışında kimsenin yok. Böyle bir denklemde buradan çıkan sesin bizim için, bizim toplumlarımız için, İslam toplumları için çok büyük bir anlamı varken aslında pratikte etki oluşturmada biraz yetersiz kalabiliyor. Dolayısıyla İsrail'i daha çok ticari olarak, siyasi olarak, askeri olarak destekleyen ülkelerin bu noktada aslında İsrail'e tavır koyması pratikte İsrail'e daha büyük bir fren olacak bir mekanizma. Dolayısıyla İsrail'i destekleyen ülkelerle olan ilişkilerini kullanarak aslında bir strateji geliştirilmesi, bunun üzerinden baskı üretilmesi meselesini gündemde tutuyoruz. Bu bizim için önemli bir strateji. Çünkü masa etrafındaki 57 ülkeden birçoğunun hem Batı’yla hem ABD’yle çok ciddi ekonomik, siyasi, güvenlik ilişkileri var. Bu ilişkilerin aslında bir noktada artık İsrail'i frenleme için kullanılması elzem. Bu noktada çeşitli fikirler var. Onları da kendi aramızda tartıştık" dedi.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...