İran’da Türk olmak ve kimliğinin bilincinde yaşamak hayati bir tehlike arz etmektedir. Aynı zamanda sistem seni kendine düşman olarak görmektedir. Maalesef bu sebepten dolayı temel haklardan yoksun yaşayanlar da ne yazık ki Türklerdir.

Güney Azerbaycan, Kaşkayılar, Türkmensahra (Güney Türkmenistan), Horasan, Halaç, Bıçakçı… Türkleri  İran’ının asimile politikası ve baskılarına hayatlarının her alanında karşılaşmışlardır. Nüfus olarak ağırlıkta olan Güney Azerbaycan Türkleri az çok seslerini duyurmayı başarmış ve bu yönde bir nevi yol katetmiş olsalar bile seslerini yeterince duyuramayan ve İran’ın bu konuda gazabına maruz kalan diğer Türk topluluklarını da gündeme getirmekte fayda vardır. Sadece milli kimlikle değil, aynı zamanda kültür, yaşam, mezhep ve inanış tarzıyla da İran’da farklı olan, boğulan bu soydaşlarımızın desteğe ve sahip çıkılmaya çok ihtiyaçları vardır. Zaman zaman bu soydaşlarımızı ‘Türkgün’de gündeme getirmeye çalışıyor ve her fırsatta da sorunlarından bahsediyoruz. Son zamanlarda ise İran’ın Türkmenlere karşı baskı politikası artmış durumdadır. Soydaşlarımızın yoğun yaşadığı Türkmensahra’ya başka küçük etnik gruplar - Beluc ve Zabıllar’ı taşıyarak bölgenin etnik yapısını değiştirmeyi planlayan İran buna karşı çıkan Türkmenleri de hedef almıştır. Hatta sosyal medyada itiraz kampanyasına engel koymuş ve İran Devrim Muhafızları İstihbarat Birimi bilginin yayılmasını önlemek için harekete geçmişlerdir.

Aslen Türkmensahralı olan Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdurrahman Deveci ile konuyla alakalı konuştuğumuzda sorunun yeni olmadığını ve rejimin planı Türkmensahra Türkmenlerini yok etmek ve onların yerlerini göçebe Zabıllılara vermek olduğunu bildirdi. ‘Bu siyaset 20. yüzyılın başından Türkmenlerin İran hükümetine karşı yenik düştüklerinden sonra başlamıştır. Yeni rejimde de devam etmiştir. Bu sürede Kelale gibi bazı Türkmen şehirleri Sisitan eyaletinden göçürülüp getirilen Zabılıların çoğunluğunun eline düşmüş ve Türkmenler orada azınlık olarak kalmışlardır.’                                                                                                                                     Hazar kıyısında Türkmenistan'ın uzantısı olan ve 20. yüzyıl başında Türkmenistan’dan koparılan Türkmensahra’da yaklaşık 2-3 milyon Türkmen yaşadığını söyleyen akademisyen, İran rejiminin amacının Türkmenistan ve Türkmensahra Türkmenleri arasında insanı bir duvar örmek ve Türkmenleri o bölgede yok etmek olduğunu vurguladı.

Bölgede yeni etnik çatışmaların zemini oluştuğunu bildiren Deveci, daha büyük çatışmaların da yaşanacağının ihtimal dahilinde olduğunu bildirdi: ’Gazze'ye benzer durumu biz yıllardır, Türkmensahra’da da görüyoruz. İran hakimiyeti göçebe Zabıllıları Sistan eyaletinden getirip Türkmenlerin yerlerinde konumlandırıyor. Amacı Türkmenleri yok etmek. Son günlerde Türkmensahra'nın Yolma Handan adlı ilçesinin meralarını ele geçirip bir Zabıllı şehri yapmaya başlamışlar. Geçmişte Zabıllılar ve Türkmenler arasında sürtüşmeler ve çatışmalar da yaşandı, ölenler de oldu, bu gidişatla daha büyük çatışmalar da ortaya çıkabilir. Hakimiyet Zabıllıları destekliyor, Türkmenlerin sesi bir yere varmıyor.’

Türkmensahra yok olmadan bu bölgenin sesine kulak verelim. Bölgede yaşanan herhangi bir etnik çatışmanın yaşanmaması adına Türkmenlerin yaşadığı yerlere zorunlu göçün durdurulması çok önemlidir.