Keşkül, Osmanlı döneminden günümüze dek gelmiş, hem tadı hem de hikayesiyle gönülleri fetheden bir tatlıdır. 15. yüzyıldan itibaren saray kayıtlarında yer alan bu tatlı, zamanla halk arasında da yayılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Söylentilere göre, keşkül tatlısı ilk kez dervişler tarafından dilenerek toplanan malzemelerle yapılmıştır. İsminin ardındaki anlam ve tarih, bu tatlıyı yalnızca bir lezzet olmaktan öteye taşıyıp, bir kültürel mirasa dönüştürmüştür.
Efsaneye göre, Osmanlı döneminde dervişler, halktan topladıkları sadakalarla imarethanelerde (aşevlerinde) yemek pişirirlerdi. Birlikte toplanan bu sadakalarla hazırlanan yemeklerden biri de Keşkül-ü Fukara’dır. Dervişler, bu tatlıyı yoksul ve muhtaç olanlara dağıtarak, yardımlaşma ve dayanışma kültürünü yaşatırlardı.
Günümüzde Keşkül-ü Fukara
Keşkül-ü Fukara, günümüzde de Türk mutfağının en sevilen tatlılarından biri olarak yer almaktadır. Özellikle Ramazan ayında iftar sofralarının baş tacı olan bu tatlı, hem tadıyla hem de geçmişiyle masalara bolluk ve anlam katar.
Keşkül-ü Fukara, yalnızca bir tatlı olmanın ötesinde, aynı zamanda bir kültür ve geleneğin simgesidir. Hikayesiyle, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma duygularını yansıtır. Bu sebeple, Keşkül-ü Fukara’yı yerken, yalnızca tadını değil, aynı zamanda bu değerleri de deneyimlemiş oluruz.