Tarhana çorbasının kokusu mutfağı sardığında, çocukluğun o güvenli, huzurlu anları canlanır gözümüzde. Ama bu nostaljik çorba artık yalnızca bir anı değil; tam anlamıyla bir sağlık mucizesi. Evde hazırlanan tarhana, yoğurdun, sebzelerin ve mayalanmanın mucize birleşimiyle vücuda doğal bir destek sunuyor. Her kaşıkta hem lezzet hem şifa var.
EV YAPIMI TARHANANIN FARKI
Hazır karışımlarla yapılan çorbalar pratik olabilir ama “anne eli değmiş” tarhananın yerini tutmaz. Evde yapılan tarhana, hiçbir katkı maddesi içermez. Domates, biber, yoğurt, nane, tuz, bazen nohut ya da soğanla harmanlanır, ardından güneşte kurutularak doğal yollarla saklanır.
Bu süreçte vitamin değeri artar, mineraller korunur. C vitamini, demir, kalsiyum ve B vitaminleri bakımından oldukça zengin olduğu için özellikle kışın bağışıklığı güçlendirmede birebirdir.
TARHANA NASIL YAPILIR?
Malzemeler
- 1 kg yoğurt
- 1 kg un
- 4 adet olgun domates
- 3 adet kırmızı kapya biber
- 1 adet kuru soğan
- 2 yemek kaşığı tuz
- 1 tutam nane
- 1 çay kaşığı karabiber
Hazırlanışı
Domates, biber ve soğan doğranıp haşlanır, ardından püre haline getirilir. Bu karışıma yoğurt, un ve baharatlar eklenip yoğrulur. Elde edilen hamur 4–5 gün boyunca oda sıcaklığında mayalanmaya bırakılır. Her gün karıştırılarak fermente olması sağlanır. Ardından küçük parçalara ayrılır ve güneşte tamamen kuruyana kadar bekletilir. Kuruyan tarhanalar ufalanıp un hâline getirilir ve bez torbalarda saklanır. Bu şekilde, yıl boyunca hem lezzetli hem besleyici bir çorba malzemesi hazır olur.
KIŞ HASTALIKLARINA KARŞI DOĞAL KALKAN
Soğuk algınlığı, grip, halsizlik… Kışın kaçınılmaz misafirleri. Ancak haftada birkaç kez içilen tarhana çorbası, bu hastalıklara karşı adeta doğal bir zırh oluşturur. İçindeki sarımsak, yoğurt ve sebzeler sayesinde hem sindirimi kolaylaştırır hem vücudu toksinlerden arındırır. Enerji verir, bağışıklığı destekler. Uzmanlar özellikle çocuklar ve yaşlılar için tarhananın düzenli tüketilmesini öneriyor.
Anne eliyle yoğrulmuş, güneşle kurutulmuş tarhana çorbası; kış aylarının hem en lezzetli hem en sağlıklı klasiği olarak sofralardaki yerini koruyor. Her kaşık, hem bir gelenek hem bir şifa…
Afiyet olsun…
