Büyük Okyanusta yer alan ve Fransa sömürge bölgesi olarak bilinen Yeni Kaledonya son dönemlerde bağımsızlık mücadelesinde yükselmiş durumda. Hatta geçen yıl ülkeyi saran protesto ve mitingler sokak çatışmalarına kadar inmişti. Fransa Denizaşırı Bölgeler Topluluğu’nun parçası olan bu bölgede, Fransa’nın sömürüsüne karşı çıkan gruplarla polis arasında yaşanan gerginlikler, Fransa’dan gelen resmi makamların ziyaret döneminde daha da artmaktadır. Cumhurbaşkanı Makron (Macron) ve hükümet bakanlarının bu ziyaretleri bölgeyi adeta ateşe sürüklemektedir.

2021 yılında yapılan bağımsızlık referandumunda ‘hayır’ oyu çıkması, katılım oranı düşük olması ve seçimlerin bir grup tarafından boykot edilmesi referandumu tartışmalı bir hale getirmiştir.

Peki Fransa neden Yeni Kaledonya’dan vazgeçmek istemiyor? Çünkü nüfusunun büyük çoğunluğunun fakir olduğu bu bölge zengin nikel madenlerine sahiptir.

Fransa’da ‘pis tecavüzcü’ olarak tanınan, Fransa’da yaşayan Müslümanlara karşı olumsuz tutumları olan ve ‘Bozkurtlar’ harekatını ülkesi için tehlikeli bulup yasaklayan Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, Yeni Kaledonya’nın bağımsızlık yoluna taş koyanlardan birisidir ve referandum zamanı Yeni Kaledonya’yı sıklıkla ziyaret etmesi dikkat çekmiştir.

Özellikle bakanların bölgeye ziyareti ve seçim öncesi yaşanan taşkınlıklar şehir merkezini savaş haline getirmiş durumda.

Mesela üç Fransız bakanın başkent Numea (Nouméa) şehir merkezinin çeşitli bölgelerinde resmi görüşmelerde bulunduğu sırada, polis kalabalığı dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullanmak zorunda kalmıştır. Hem polis hem sivil taraftan yaralıların olduğu ve protestocuların arasından tutuklanmaların bilgisi verilmiştir. Protestoların büyümemesi için başkente giriş çıkış yasaklanmıştır. 

İleriye yönelik düşünecek olursak, Yeni Kaledonya’da yaşananlar ve bağımsız taraftarlarının başarılı olup olmayacağı elbette ki tartışılır. Fakat bu konuda da Fransa hükümetinin tutumu ve insan hakları konusundaki samimiyeti(!) aşikardır. Dışarıya yönelik emperyalist tutumlarından vazgeçmeyip, diğer ülkelerin içişlerine karışmasını ‘evrensel bir hak’ olarak belirtilmesinin altında hiç şüphesiz ki bölgesel çıkarlar yatmaktadır. Sürekli olarak gür sesle bağırılan ve gözümüze sokulan hak ve özgürlük anlayışları nedense sömürdükleri ülkeler için bir geçerli değildir.

Yeni Kaledonya için şimdilik sadece bunları söyleyebiliriz. Fransa destekli grupla, bağımsızlık taraftarları arasında gerginlik kısa bir zamanda çözülecek gibi gözükmüyor ve uzlaşılmayan bu kavgalar Fransa’nın işine geliyor.