Beşiktaş’ın yeni sezon yapılanmasındaki yol haritasını belirlemede her maçın “Kimler kalır, kimler gider” performans ölçümü açısından ayrı bir değeri var. Bu fırsat da oyuncularda bir kıpırdanmaya yol açıyor.

Nitekim Çaykur Rize karşısında ilk 10 dakika Beşiktaş ağırlıklı bol aksiyon vardı. Karşılıklı duran top golleri, santimlerle VAR’dan dönen 2. Beşiktaş golü, Ghezzal’ın direkten dönen füzesi, şutlar ve yüksek tempo…
Orta sahada önemli eksikler vardı, Salih ‘Al Musrati’ pozisyonundaydı ve sahada belirgin bir 4-1-4-1 izledik. Bu Premier Lig ayarında hızlı atak yapabilen Rize karşısında riskti, Santos’la tutmamıştı ama pres gücüyle taktiği lehlerine çevirdiler.
Necip’in gereksiz korneri ve duble hatasından yedikleri gole 2 dakikada cevap vermişler, sahaya belirgin bir hırs yansıtmışlardı. İlk yarı Beşiktaş doğru işler yaptı.
Zemin ıslaktı, şut atmak gerekirdi, bolca attılar. Kalede yedek Tarık vardı, her yerden vurmak gerekirdi, vurdular. 7 farklı isim 10 şutta ağları bulamadı. Şanssızlık kadar telaş ve gol baskısı da etkendi.
Beşiktaş ikinci yarıda şut değil, hızlı ve organize atakları düşündüler. Rashica’nın kafa vuruşuyla öne geçtiler ama 2 dakika sonra bu kez Warroll’un hatasında ölü top golü yediler. Sonra Cenk Tosun ve Aboubakar’la tüm cephaneye sahaya sürdü Serdar Topraktepe. Onların yarattığı kale önü kaosundan Worrall hatasını affettirdi.
Özetle; oyun doğru, bazı oyuncular yanlıştı. Beşiktaş hak ettiği galibiyeti ölüp ölüp dirilmesine sebep olan savunmasıyla aldı!