Bir süredir Osman Kavala sevdası aldı başını gidiyor…

Özellikle 31 Mart seçimleri sonrası Gezi davası tutuklularının serbest bırakılması yönünde bir kamuoyu oluşturulmaya çalışıyor. Bu konuyu gündeme getirenlerin ise ya “azılı Gezi karşıtı” ya da “azılı Gezi destekçisi” olduğu da dikkatlerden kaçmıyor.

Yargılama Türk mahkemelerinde değil de herhangi bir partinin genel merkezinde yapılmış gibi bir hava oluşturulup Osman Kavala’nın keyfi bir tutuklu olduğu teziyle Türkiye küçük düşürülmeye çalışılıyor. Hükümetten salıverilmesi için talepte bulunanlar; “Gezi davası tutukluları hükümetin emri ile tutuklandı” demeye getiriyorlar.

Türkiye’nin geleceği adeta Osman Kavala’nın tahliyesine bağlanıyor. Kavala çıkarsa ekonomi düzlüğe çıkacak, hukuk rayına oturacak, güvenlik tehditleri son bulacak ve sahillerimiz güneş ve kumsalın tadını çıkaran Avrupalılar ile dolup taşacak…

31 Mart sonrası seçmen yargısal bir oylama mı yaptı ki bir anda suçluların serbest bırakılması gündem geldi?

Ya da 31 Mart’ta Osman Kavala’nın tutukluluğu mu oylandı ki suçlular bir anda barış güvercini ilan edildi?

CHP Genel Başkan'ı Özgür Özel de Ankara Büyükşehir Belediyesi ziyaretinden sonra yaptığı bir açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Osman Kavala ve Gezi Davası tutukluları konusunu ilettiğini söyleyerek “AİHM kararına rağmen inatlaşılmamalı” dediğini aktardı. Avrupa Parlamentosu'ndaki Türk temsilcilerin “Ağzımızı açsak karşımıza Kavala çıkıyor. Saati soruyorsun 'Sen önce Kavala'yı çıkar' diyorlar” dediğini söyledi.

Avrupa Konseyi üyelerinin ağzının içine aval aval bakan Sayın Türk temsilcilerimiz;

Kavala ile neden bu kadar ilgileniyorsunuz?

Sizin için Kavala neden bu kadar önemli?

Kavala’ya özel ilginizin nedeni nedir?

Kavala sizin neyiniz olur?

Kavala sizin için mi çalışıyor?

Kavala’nın size ne gibi bir yararı dokundu?

Kavala sizin memurunuz mu?

diye soramamışlar mı?

Sevgili Özgür Bey!

Türkiye’ye gelince aklınıza gelen her soruyu soruyorsunuz da, sıra Osman Kavala’ya gelince mi diliniz tutuluyor? Bahsettiğiniz Sayın Türk temsilcilerimize bu soruları siz neden sormuyorsunuz?

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) yüzümüze bakmıyor diye bölücülere boyun mu eğelim?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) istiyor diye ülkemize çöreklenen kuklaları temize mi çıkaralım?

Bugün Osman’ın kavalını öttürenler yarın Selahattin Demirtaş’ın bağlamasına sarılmayacak mı?

Bir diğer gün terör tutuklusu bölücülerin zılgıtını çekmeyecekler mi?

Sonraki gün siyasi tutuklu oldukları gerekçesini ileri sürüp PKK terör örgütünün sözcülüğünü yapanların tahliyesini istemeyecekler mi?

Ondan sonraki gün darbeci FETÖ’cüleri serbest bırakın demeyecekler mi?

Madem Avrupa’nın canı öyle istiyor, madem ABD’nin gönlü hoş olacak, madem uluslararası kamuoyunda zor duruma düşüyoruz…

O halde terörist başı Abdullah Öcalan’ı boğaza nazır bir yalıda ev hapsine çıkaralım.

FETÖ elebaşı için verdiğimiz 300 dosya klasörü geri çekelim.

Terörle mücadeleyi durduralım. Sınır dışındaki tüm askerlerimizi geri çekelim.

Savunma Sanayiindeki tüm üretimleri durduralım.

Ayasofya’yı tekrar ibadete kapatalım.

Karabağ’dan çekilelim.

Darbeci FETÖ’cüleri tekrar orduya gönderelim.

Mavi vatandan el çekelim.

Filistin’i kaderine terk edelim.

Hatta ABD’nin 53. eyaleti olup maaşlarımızı dolarla alalım.

Nasıl? Keyfiniz yerine geldi mi?