“Zillet ve illet ittifakı” diye beyinlere kazınan birlikteliği biliyorsunuz; CHP, İP, HDP ve SP dörtlüsünden oluşuyor. Bu dört partinin odağında ise HDP var. Nereye dönerlerse dönsünler önlerinde HDP, arkalarında HDP var.

Aslında bu birlikteliği oluşturan bir üst aklın, karanlık bir merkezin olduğunu bize Meral Akşener, cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde itiraf etmişti.

"Akşener: HDP'nin de içinde yer aldığı, CHP'nin içinde yer aldığı, Saadet Partisi, hepimizin bir araya gelip, Sayın Gül'ü aday göstermemiz istendi bizden.

Fatih Altaylı: Kim bu grup, kim istedi?

Akşener: Bana söylenen, Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Temel Bey'le görüştüm bu konuda. Onların söylediği, HDP'nin bu işe razı olduğu şeklindeydi."

Akşener kendilerine gelip bu dayatmayı yapanı söylese, zaten Türkiye’de bu ittifakı yönetenler de deşifre olacaktır. Bu dayatmayı yapan kimdir? ABD mi, İsrail mi, Kandil mi, Pensilvanya mı? Bunların hepsinin merkezinde ABD olduğuna göre, bunları yöneten ve yönlendiren de Amerika’dır.

"İYİ Parti’yi CHP ve HDP ile yan yana getirme çabasını çirkin, saygısız ve çok ayıp buluyorum” diyen Meral Akşener, bugün HDP ile beraber Mansur Yavaş’ı, Ekrem İmamoğlu’nu, Tunç Soyer’i, Zeydan Karalar’ı ve diğerlerini nasıl başkan seçtirebiliriz seferberliğindedir.

Sözde solcu, sözde milliyetçi, sözde milli görüşçü olanlar, pkk ve fetö’nün işaret ettiği bir noktada nasıl buluşabilir?

Adı üstünde "sözde" ve "proje" oldukları için buluşabiliyorlar.

Öyle de aptalca işlere imza atıyorlar ki, “HDP ile ittifak, milli görev” diyen de, “HDP ile gönül ittifakımız var” diyen de kendileri olduğu halde, HDP ise açık açık “Oyumuzu CHP, İP ve Saadet Partisi’ne vereceğiz” dediği halde hala “İş birliği, ittifak yok” yalanını söyleyebiliyorlar.

Bunların göz göre göre yaptıkları; Türk milletini nasıl aldatabiliriz, kandırabiliriz çabasıdır.

Yalana sarılanların başında gelen Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz gün Haber Türk ekranlarından HDP ile ittifak kurdunuz mu? Sorusuna "Hayır. Zaten görüşme yapsam onların istihbarat örgütleri var. Derler ki 'Kılıçdaroğlu, şu dakika, şu saatte, şu otelde, şu yolda, şu caddede görüştü.' Biz onları bilmiyor muyuz? Biliyoruz. Böyle bir şey yok" cevabını vererek yalanları arka arkaya sıralamıştır.

Oysa Ahmet Türk ile kahvaltıda gizli toplantısı deşifre olan, bu Kemal Kılıçdaroğlu idi.

Oysa Ahmet Türk’ü bir eski milletvekili aracılığıyla ittifak görüşmesi için çağıran bu Kemal Kılıçdaroğlu idi.

Ahmet Türk gizli toplantının deşifre olması sonrası  2018 Kasım ayında RS FM'de Yavuz Oğan'a yaptığı açıklamalarla Kemal Kılıçdaroğlu'nun "HDP'yle ittifak görüşmeleri yapmadık" sözlerinin nasıl yalan olduğunu bir bir anlatmıştı:

Yavuz Oğan: (Kemal Kılıçdaroğlu ile yemek) Nasıl oluştu bu yemek meselesi? Biraz bilgilendirir misiniz bizi?

Ahmet Türk: "Tabi bir yemek değildi. Sabah kahvaltısında bir araya geldik. Arkadaşımızın eski milletvekili o partiden. Böyle bir görüşmenin mümkün olup olmadığını sordu. Ben de 'Niye olmasın' dedim. Yani bu teklif bizden gitmedi. Görüşme teklifi. Onlardan geldi. (Kemal Kılıçdaroğlu'ndan) Seçmen başında doğru kararlarla, doğru adaylarla gerçekten bu yerel seçimlerde daha başarılı olmanın artık kaçınılmaz olduğunu hepimizin görmesi gerek. Demokrasiyi savunabilecek, demokrasiyi esas alan, demokrasi prensiplerini uygulayabilen ve bunu yürütebilen bazı yerlerde, o adaylar etrafında bütünleşmek gerek diye düşünüyorum."

Yavuz Oğan: "Az önce aktardığınız düşüncelerle paralel miydi? Yani bazı kritik illerde memnuniyetsiz olan seçmenin tamamını kapsayacak CHP de paralel mi yani?"

Ahmet Türk: "Evet inanıyorum ki söylediklerimiz biraz etkili olur. Çünkü söylediklerimiz doğru şeylerdi. Yapılması gereken şeylerdi. Sayın Kılıçdaroğlu’nu biliyorsunuz. Öyle çok açık konuşmaz."


Yavuz Oğan: Dinledi mi sizi?

Ahmet Türk: "Tamam ama söylediklerimi hep onayladı. Yani yapılması gereken, yürütülmesi gereken politikalar konusunda karşı çıkmadı."

Kemal Kılıçdaroğlu, hani HDP’den kimseyle ittifak görüşmesi yapmamıştın?

Ahmet Türk yalan mı söylüyor şimdi?

Zaten Ahmet Türk seni “Sayın Kılıçdaroğlu’nu biliyorsunuz. Öyle çok açık konuşmaz" cümlesiyle çok güzel özetlemiş… Açık açık konuşmaz ama bol bol yalan konuşur.

7 Haziran 2015 seçimleri öncesi başlayan HDP aşkını gün geçtikçe arttıran Kemal Kılıçdaroğlu’nun, şimdi bu aşkından utanmasının tek sebebi Türk milletinden tepki görme korkusudur. HDP ile her yönden beraber ama “HDP yokmuş gibi” davranıyor. Daha doğrusu davrandığını sanıyor.

Ahmet Türk ile 4 ay önce “CHP-HDP ittifakı” adına gizli görüşme yapıp deşifre olan birisi böyle bir yalanı pişkince söyleyebiliyorsa Türkiye’ye her kötülüğü yapabilecek bir karakter taşıyor demektir.

CHP’yi, pkk’ya hücre evi haline getirmiş… Hala her gün yalan rüzgârı estiriyor.

Kılıçdaroğlu’nun Allah korkusu yok, kuldan utanması yok.