ABD ile Rusya’nın sömürmekte, kirli emellerini hayata geçirebilmek için her türlü alçaklığı yapmakta, ikili ilişkilerdeki samimiyetsizlikte birbirlerinden hiç farkı yoktur. Al birini, vur ötekine. Duruma göre vaziyet alan taraf, Türkiye değildir. Türkiye, İdlib’de görünürde Esad’la, ama gerçekte Rusya ile karşı karşıyadır.

         İdlib sorunu, Rusya’nın ikiyüzlülüğüne bağlı olarak daha da ağırlaşıyor. Hiç uzatmadan ve dolandırmadan söyleyelim. İdlib’i karıştıran, Esad üzerinden vahşet uygulayan, milyonlarca Suriyeliyi yerinden yurdundan eden, doğrudan Rusya’dır. Bugün Türkiye, İdlib’de görünürde Esad’la, ama gerçekte Rusya ile karşı karşıyadır. Rusya’nın, Suriye ve Türkiye’yi eş zamanlı idare etme pişkinliği, kontrollü ve sürdürülebilir istikrarsızlık uygulama taktiği her şeyin önüne geçmiş, bütün kirli oyunlar ifşa olmuştur.

TARİHİN HATIRLATTIKLARI

         Rusya ile bahar rüzgârları estirilirken de, biz temkinli olunması gerektiğini, bu devlete güvenmenin büyük hata olacağını, kendi işimizi kendimizin görmesinden başka çare kalmadığını hep söyledik. Bunu bir öngörü olarak ortaya koymadık. Tarihin bize söylediklerini hatırlattık. Amacımız da, beklentimiz de asla Rusya ile gerginlik çıkarmak, savaş yapmak değildir. Sadece gerçeklere dikkat çektik. Nitekim, Sayın Devlet Bahçeli de “Hiç kimse bize maval okumasın. Biz Rusya’yı 93 Harbi’nden biliriz. Biz Rusya’yı 4 Şubat 1945’de yapılan Yalta Konferansı'nda Boğazlar üzerindeki emellerinden tanırız. Biz Stalin yönetimindeki Rusya’nın 16-26 Aralık 1945’de düzenlenen Moskova Konferansı’nda, Türk topraklarını istila talebini de asla hafıza kayıtlarımızdan çıkarmayız” diyerek, Rusya’nın yakın tarihteki bozuk sicilini ortaya koydu.

GERİ ADIM ATMAYIZ

         Bizim Rusya’dan istediğimiz ve beklediğimiz karşılıklı hak ve çıkarlara saygılı olması, Türkiye’nin varlığı ve güvenliğine yönelik aldığı tedbirlere anlayışlı davranması ve hassasiyet göstermesidir. Rusya bize dostluk eder, hak ve hukukumuza ihtimam gösterirse, bundan herkes kârlı çıkar. Türkiye’nin dostluğu çok önemli ve çok değerlidir. Ancak, karşımızda Rusya var diye de ne susarız, ne geri adım atarız, ne de vazgeçeriz. Biz Rusya’yı biliriz, ama Rusya da bizi iyi tanır. İstediğimiz, yapılan anlaşmalara, verilen sözlere uyulması, masada söylenenlerin sahada da yerine getirilmesidir. Bir taraftan Suriye’nin toprak bütünlüğünden bahsedip, sonra ABD ile bu toprakları aranızda paylaşmaya kalkışırsanız, bunun adı işgal olur, zulüm olur. Bir taraftan terörden şikayet edip, diğer yandan devlet terörü ile başlarına bomba yağdırarak insanları vatanlarından eder, bu karda kışta Türkiye’ye göçe zorlarsanız, bunun adı zorbalık olur, katliam olur. Rusya’nın İran’ı da yanına alarak, katil Esad eliyle yaptığı budur ve buna rıza göstermemiz, görmezden gelmemiz mümkün değildir.

PERİNÇEKGİLLER NİYE RAHATSIZ OLUYOR?

           Doğu Perinçek gibi Rus ajanları rahatsız olsa da, bunları söylemek, doğruları muhataplarının yüzlerine vurmak, her şerefli Türk vatandaşının görevidir. Nitekim her zaman olduğu gibi, Türk milletinin hassasiyetlerine tercüman olan, Türk devletinin haklarını her ne pahasına olursa olsun hiç tereddüt göstermeden savunan, haksızlıklara, yanlışlara, ikiyüzlülüklere karşı çıkan parti MHP; bunları dile getiren lider de Sayın Devlet Bahçeli olmuştur. Bu durumun Rusya’yı rahatsız etmesini anlıyoruz da, Perinçekgillerin durumdan vazife çıkararak saldırıya geçmesini ne anlarız, ne kabul ederiz, ne de görmezden geliriz.

ÖNCELİĞİMİZ TÜRK MİLLETİDİR

         Bizim duruşumuz da, söylemimiz de, hedefimiz de bellidir. Önceliğimiz Türk milletidir. Türk devletinin varlığı her şeyin üzerindedir. Karşımızdaki kim olursa olsun, bu değişmez. ABD ile Rusya’nın sömürmekte, kirli emellerini hayata geçirebilmek için her türlü alçaklığı yapmakta, ikili ilişkilerdeki samimiyetsizlikte birbirlerinden hiç farkı yoktur. Al birini, vur ötekine. Fırat’ın batısında Rusya neyse, Fırat’ın doğusunda ABD de odur. Her ikisi de Suriye’yi sömürmek, petrolü içmek, hain emellerini kan ve gözyaşı üzerinden yaşatmak için oradadırlar. Dolayısı ile bizim için ikisi de aynıdır. Her yerde kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Nitekim, bunu daha önce yaptık. Yine yaparız. Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, önde el sıkışıp, arkaya geçince yumruk sallamak, Türk milletinin vasfı ve tarihi vakarına yabancıdır. Biz sıkacağımız eli de, atacağımız yumruğu da açıkça yaparız, adam gibi yaparız. Nasıl davranıyorsak, öyle muamele bekleriz. Nasıl görünüyorsak, o şekilde görmeyi isteriz.

İDLİB KARARLILIĞI ÇOK YERİNDE        

       Astana, Soçi, Cenevre, diplomatik temaslar, ikili görüşmeler göstermelik olmaktan ileri gitmemiştir ve masada kalmıştır. Rusya bütün köprüleri atmakta en küçük bir tereddüt göstermemiştir. Bu durumda bizim de kendi bildiğimizi yapmak, kendi varlığımızın ve güvenliğimizin gereklerini yerine getirmek hakkımız olmuştur. Hükümetin İdlib için kararlılığı çok yerindedir. Esad’ın Rusya’nın arkasına saklanmaya çalışması, kendi hazin akıbetini değiştirmeyecektir. Türkiye’nin bu onurlu duruşunu, Rusya ile bozuşup, ABD ile barışmak olarak değerlendirmek son derece yanlış ve kasıtlıdır. Bunlar şeytanın oğullarıdır. Duruma göre vaziyet alan taraf Türkiye değildir. Ne Rusya’ya güveniriz, ne ABD’ye inanırız. Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığını biliyoruz ve artık bu kirli oyuna tahammülümüz kalmamıştır.