NATO Zirvesi geride kaldı. Zirveden çıkan sonuçlar günlerdir tartışılıyor. Bizi ilgilendiren Türkiye’nin beklentilerinin, önceliklerinin ne kadar karşılandığı ve ABD ile olan sorunlarımızın çözümünde herhangi bir ilerleme olup olmadığıdır. Bunu anlayabilmek için de yapılan açıklamaları esas alıyor, gelişmeleri takip ediyoruz.

NATO’DAN BEKLENTİLERİMİZ

Sayın Cumhurbaşkanı’nın gerek zirve sonrası yaptığı açıklamalar, gerek Azerbaycan dönüşü gazetecilerin sorularına verdiği cevaplar, Türkiye’nin bugüne kadar söylediklerinde, savunduklarında, taleplerinde ve yaptıklarında aynen devam ettiğini gösteriyor. Bizim NATO’dan da, ABD’den de ne istediğimiz çok açık ve kesindir. Müttefiklerimizden sorumluluklarının gereğini yapmalarını istiyor ve bekliyoruz. Bu en doğal hakkımızdır. Eğer yola devam edilecekse, başta ABD olmak üzere bütün üyeler yükümlülüklerini yerine getirmek zorundalar. Türkiye’yi hedef alan terör örgütleri ile birlikte olacaksınız, onlara silah dâhil her türlü desteği verecek, hatta eğitip sahipleneceksiniz. Sonra da dönüp ittifaktan, dostluktan, NATO’dan bahsedeceksiniz. Terörün hedefi olan bir müttefikin yanında durmak yerine, o müttefikin mücadele ettiği terör örgütlerini tercih ederseniz, bunun adı açık şekilde düşmanlık olur.

BELİRSİZLİK DEVAM EDİYOR

Bu durum ABD Başkanı Biden başta olmak üzere bütün muhataplarımıza aynı şekilde anlatılmış ve bu çarpıklığın düzeltilmesi istenmiştir. Ancak, Biden’ın Türkiye’yi nasıl ve hangi seviyede bir müttefik gördüğünün belirsizliğini koruduğu anlaşılıyor. Zira bu konuda bizi tatmin eden hiçbir karar alınmadığı gibi, bir açıklama da yapılmamıştır. ABD Dışişleri Bakanı’nın zirve öncesinde Türkiye ile ilgili yaptığı ve hiç de dostça olmayan açıklamalar da dikkate alınırsa, durum daha iyi anlaşılır. Türkiye’yi S-400’ler üzerinden sıkıştırmaya çalışırken, Doğu Akdeniz’deki adımlarımızı da gündeme getirerek, asıl rahatsızlıklarının ne olduğunu gösteriyor ve kendilerini ele veriyorlar. Her zamanki gibi içi boş insan hakları masallarını da kendilerine malzeme ediyorlar.

TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL

Artık bir dönüm noktasındayız. Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’nin terörle mücadele konusunda da, S-400’lerde de, ortağı olduğumuz F-35 projesindeki taahhütlerin yerine getirilmesinde de asla geri adım atmayacağını ve yoluna aynı şekilde devam edeceğini açık şekilde söylemiştir. Bundan sonrası kendilerinin bileceği iştir. Dünya eski dünya değil. Türkiye eski Türkiye hiç değil. Arkamızdan dolanarak müttefiklik edebiyatı yapılmasına da, teröristlerle iş tutup sonra da stratejik ortaklıktan bahsedilmesine de artık karnımız toktur. Ermeni soykırımı iftiralarına sarılarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyenler, bunun boş bir çaba olduğunu artık görmelidirler.

HANGİ İHTİYACIMIZA CEVAP VERİLDİ?

NATO’da bugüne kadar biz üzerimize düşen her şeyi fazlasıyla yerine getirdik. En son olarak Türkiye’nin kilit bir role sahip olduğu ifade edilen Afganistan bunlardan birisidir. Türkiye, NATO misyonlarına en çok destek olan ilk beş ülke arasındayken, ortak bütçeye en fazla katkı sağlayan ilk sekiz ülkeden de birisidir. İttifak’ın en büyük ikinci ordusu Türk ordusudur. Buna karşılık Sayın Bahçeli’nin şu tespitleri ve soruları Türk milletinin ortak kanaatidir: NATO, bugüne kadar Türkiye’nin hangi güvenlik ihtiyacına cevap vermiştir? Sormayalım mı, sorup da cevap aramayalım mı? NATO’nun güncel tehditlerine uyum konusunda tereddüt yaşamayan ülkemizle, hangi vahim sorunlar karşısında dayanışma içine girilmiştir? 15 Temmuz’da başkentimiz hainler tarafından bombalanırken, bu NATO neredeydi? Ne yapıyordu? Neyin hazırlığı içindeydi? Bu sorunun da peşine düşmeyelim mi? Failleri deşifre etmeyelim mi? Güney sınırlarımızda terör devleti kurulması hedeflenirken, NATO’da birlikte silah tuttuğumuz ülkelerin sırtımıza namertçe ateş açtığını söylemeyelim mi?”

KENDİ GÖBEĞİMİZİ KESERİZ

Türkiye, NATO’nun eşit bir müttefikidir. İrademiz Brüksel’deki NATO karargâhına devredilmiş değildir. NATO kafalar bunu artık anlamalı. Sayın Cumhurbaşkanı, “Türkiye olarak gerek F-35 gerekse S-400 konusunda farklı bir adım atmamızı beklemeyin’ dedim. Biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Bu işin başka yolu yok. Biz güvenlik güçlerimize inanıyoruz, güveniyoruz. Ve güçlüyüz elhamdülillah. Yani silahlı kuvvetlerimizle, polisimizle, bütün güvenlik korucularımızla her şeyimizle güçlüyüz. Bunu Libya’da ispat ettik, Suriye’de ispat ettik, burada ispat ettik. Bundan sonra da ispat etmeye devam edeceğiz. Bunları da Sayın Biden’la çok açık, net konuştum” sözleriyle Türkiye’nin kararlılığını bir defa daha ortaya koymuştur. Türkiye’nin haklı beklentileri, meşru öncelikleri ve milli hassasiyetleri ABD Başkanı’na ve muhatap ülkelere tüm berraklığıyla aktarılmıştır.

NATO Zirvesi’nin açıklanmış sonuçları ve bu sonuçların ortaya çıkaracağı yeni ilişkiler serüveni ne olursa olsun, Türkiye bildiği yolda devam edecektir. NATO’nun bize daha çok ihtiyacı var. Türkiye’nin dostu olanlar tarih boyunca hep kazançlı çıkmışlardır. Düşmanı olanların akıbeti de eninde sonunda ama mutlaka hazin şekilde kaybetmektir.