Türkiye’nin beka sorununu aşabilmek için verdiği olağanüstü mücadele ve artık iyice havasına girdiğimiz yerel seçimler öne çıkmış olsa da, milletimizin geçim derdini unutmamak gerekiyor. Can boğazdan geçmektedir. Geçim derdi, her şeyden önemlidir. Tok karın ve dik baş birbirini tamamlayan unsurlardır. Mutlu yarın ancak bunlarla mümkündür.

BEKLENTİ YÜKSEK

Ekonomik sıkıntıların yoğun olduğu, döviz üzerinden ağır saldırıya uğradığımız bir yılı geride bıraktık. Enflasyon yüzde 20’yi aşmış durumdadır. Bugün açıklanacak Aralık ayı rakamları 2018’in tablosunu net olarak ortaya koyacağı gibi, memur ve emekli maaşlarına yapılacak zamlar için de kritik bir ölçü oluşturacaktır. Asgari ücret net 2 bin 20 lira olarak açıklandı. Oldukça tatmin edici bir rakam ortaya çıktı. Bu durum, memur ve emeklinin beklentilerini de yükseltti. Memur maaşları belli bir usul ve esasa bağlı olduğu için, kendi içinde bir denge oluşturuyor. Ancak aynı şeyi özellikle SSK emeklileri için söylemek mümkün değildir. Aynı süre çalışmış olmasına rağmen, farklı zamanlarda emekli olanlar arasındaki ücret farklılığı, bir adaletsizliği de beraberinde getiriyor. Önceki yıllarda bu yanlışı ortadan kaldırmak için bir takım düzenlemeler yapıldı, ancak yeterli olduğunu söylemek zordur. Belli ki sistemde bir yanlışlık var. En son emekli olanlar daha yüksek ücret alabilirken, aynı hizmet süresini doldurmuş olmasına rağmen, emekliye ayrılma yılı geriye gittikçe, ücret düşmekte ve neredeyse asgari ücret seviyesine inmektedir. Bu durumun bir defa daha gözden geçirilmesi ve yeni düzeltmelere gidilmesi bir zaruret oluşturmaktadır.

ENFLASYON CANAVARI YENİLMELİ

Maaş zamları enflasyona endekslidir. Kasım ayı, enflasyonun tavan yaptığı Ekim’e göre biraz daha iyi gelmişti, ama yine de yüzde 20’nin üzerinde kalmış ve oldukça yüksek gerçekleşmişti. Aralık ayının da Kasım’a göre düşük çıkması temennimiz ve beklentimizdir. Zira, enflasyon mutlaka yenilmesi gereken bir canavar, ekonominin baş belasıdır. Bu canavarı dizginlemedikçe, bir yere varabilmeniz mümkün değildir. Bütün hesaplarınızı bozar, bütün girişimlerinizi boşa çıkarır. Dolayısı ile maaşlara yapılacak zam oranı önemlidir, ama enflasyonu kontrole almak, tek rakamlara ve mümkünse yüzde 5’in altına çekmek çok daha önemlidir. Ne kadar yüksek zam oranı açıklarsanız açıklayın, enflasyon zıvanadan çıkmış olursa, kısa sürede verdiğinizi geri alacak ve geçim zorlaşacaktır. Enflasyonun asıl mağdurları her zaman dar gelirliler, çalışanlar ve ücretle geçinenler oluyor.

DÖVİZ BASKISINDAN KURTULMALIYIZ

En zor yılı geride bıraktığımızı düşünüyorum. Bunun bir düşünceden ileri gitmesi ve gerçeğe dönüşmesi için millet olarak da, ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyanların da yapması gerekenler var. Döviz sinmiş gibi görünüyor, ama yeniden başını kaldırmayacağının hiçbir garantisi yok. Bu ülkeyle ve milletle hesabı olanlar, dövizle oynamayı hiç ihmal etmiyorlar. Ne kadar istemesek de dövize bağımlılığımız yüksektir. Dış borçlarımız döviz üzerindendir. Birçok yatırıma döviz üzerinden teminatlar verilmiştir. Kademeli olarak bu bağımlılığı azaltmak ve bu baskıdan kurtulmak gerekiyor. Hükümetin bu konuda bir takım tedbirler alması, uluslararası ticarette milli parayı teşvik etmesi son derece isabetlidir ve bunun yaygınlaştırılması elimizi büyük ölçüde rahatlatacaktır. Millet olarak da kendi paramıza güvenmemiz, kendi paramızı kullanmamız ve dövize endeksli tüketimden mümkün olduğu kadar vazgeçmemizin vakti gelmiştir. Sadece belli bir markanın cep telefonu için ödediğimiz döviz, Akkuyu Nükleer Santrali için harcanandan çok daha fazladır. Milyarlarca doları her yıl, hiç düşünmeden bu tür harcamalarla israf ediyoruz.

YÜKSEK TEKNOLOJİ

Ekonominin genel sorunları ile ilgili daha önce birkaç değerlendirme yapmıştım. Aynı kanaatimi koruyorum. Yatırım ve üretim dengesini doğru kurmak, yüksek teknolojiye dayalı üretime geçmek, marka üretmek zorundayız. Kalıcı, güçlü, iddialı bir ekonomi düzeni oluşturamadan hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Memur ve emekli maaşları ve verilecek zamların refaha etkisi, ekonominin genel seyri dışında değildir. Ne kadar yüksek zam verilirse verilsin, genel sorunlarımızı çözemeden hedeflediğimiz refah seviyesini yakalayamayız.