Atatürk de bizimdir, Ankara’da bizimdir, Cami de bizimdir, Cemevi de bizimdir, doğulusu da biziz, batılısı da biziz, güneylisi de bizden, kuzeylisi de bizim ayrılmaz bir parçamızdır.

Güzel vatanımız ve asil milletimiz her şeyin en güzeline layıktır. Fakat üstesinden gelmemiz gereken ağır ve ciddi sorunlarımız var ve çözüm beklemektedir. MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli grup konuşmasında bu sorunlarla ilgili değerlendirmelerine, Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde milletimizi acıya boğan patlamayla başladı:

“Mehmetlerimizin canı devlete emanettir. Vatan görevini yapan her evladımız bizim için paha biçilemez önemdedir. Şayet 7 kahramanımızın şehadetine yol açan Süngütepe Üs Bölgesi’ndeki patlamada herhangi bir ihmal, herhangi bir atalet ve gevşeklik varsa sorumlular bulunup ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bugün var isek şehitlerimizin sayesindedir. Can verip, kan verip, gönül verip, nefes verip, tertemiz toprağa uzanan kahramanlarımızın mücadelelerine halel getirmeyeceğiz, geride bıraktıkları emanetlerini yalnız ve sahipsiz bırakmayacağız.”

PKK uzantıları ile her türlü iş tutan ABD, üç terörist başı için para ödülü koyduğunu açıklayarak aklımızla alay etti. Elbette meydan boş değil ve bu kanlı oyun Sayın Bahçeli’nin açıklamaları ile bir defa daha ifşa edildi:

  ABD’NİN VANDAL OYUNU

ABD’nin YPG’yi kollayıp PKK’yı hedef haline getirmesi tamamen kandırmaca, yeni bir aldatma serüvenidir. Dünya alem bilmektedir ki, PKK eşittir YPG’dir. ABD, YPG’yi silahlandırmakta, eğitim desteği vermektedir. Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devletinin alt yapı çalışmaları, bina faaliyetleri sinsice, kurnazca, kalleşçe devam etmektedir. Açık ve ortadadır ki, PKK’lı teröristlerin başına ödül koymak, PYD/YPG’yi perdelemek, gözlerden uzak tutmak demektir. ABD bölgemizde karınca yı bile izlerken, herkesi gözetlerken, kimin ne yaptığını takip ederken 3 PKK’lının yerini mi bilmeyecektir? Sahneye sürülen yeni ve vandal oyuna Türkiye asla düşmeyecektir. YPG’yle birlikte planı yapılan sözde Kürdistan devletine, hatta büyük İsrail tasarımına Türkiye Cumhuriyeti bedeli ne olursa olsun izin vermeyecektir. ABD kara mizaha dönen politikalarını revize etmedikçe, terörle arasına mesafe koymadıkça, bilinmelidir ki, YPG demek hem PKK hem de ABD demek olacaktır.

  KANLI SAYFA HALA AÇIK

1.Dünya Savaşı’nı sonlandıran ateşkes antlaşmasının yüzüncü yıldönümü Paris’te çeşitli etkinliklerle anılırken, akla ziyan konuşmalar yapıldı. Sayın Bahçeli, bu konuda çok çarpıcı açıklamalarda bulundu:

Paris’te toplananların alayı birden yüz yıl öncesi için sahte üzüntülerini paylaşırken, şu anda Ortadoğu’da yaptıkları için acaba ne diyeceklerdir? Toplantıya katılan liderlerin dünyanın yıkımından, insanlığın felaketinden birinci derecede mesul olmalarını görmeden milliyetçiliği suçlamaları hezeyanın ötesinde hüsran verici bir cehalettir. Bu kadar insancıl ve barışsever olan Fransa, mesela 1920’lerde Çukurova’da ne arıyor, ne geziyordu?Sömürgecilik başka şeydir, milliyetçilik başka bir şeydir. Bu ayrımı bilmeyen akıl fukarasıdır. Yüzüncü yıldönümü anılan ateşkes antlaşması aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun da ölüm fermanı olmuştu. 1.Dünya Savaşı bitmiş falan değildir. Kanlı sayfa açıktır, çatışmalar ve çekişmeler sadece bünye değiştirmiştir. Çekildiğimiz hiçbir toprak parçasında, hiçbir coğrafyada huzur yoktur, umut yoktur, adalet yoktur, barış yoktur, saadet ve selamet yoktur.

  DEĞERLERİMİZ AŞINDIRILIYOR

Bu milletle ve devletle meselesi olanların çeşitli bahanelerle yeniden sahne almaları, Sayın Devlet Bahçeli’nin de gündemindeydi:

Hassasiyetlerimiz kaşınıyor, değerlerimiz aşındırılıyor. Toplumsal gerginlikler, fikri ayrılıklar, ideolojik farklılıklar kamçılanıyor, devamlı kanatılıyor. Anıtkabir ile Kocatepe arasında aşılmaz bariyerler dikilip, çift taraflı nifak kazıları yapılıyor. Bu yanlıştır, vahimdir, art niyetliliktir, cepheleşme tetikçiliğidir. Hiç kimse ne tarihi kazanımlardan ne de inançlarımızdan husumet türetmeye cüret etmesin, bunu aklından dahi geçirmesin. Atatürk de bizimdir, Ankara’da bizimdir, Cami de bizimdir, Cemevi de bizimdir, doğulusu da biziz, batılısı da biziz, güneylisi de bizden, kuzeylisi de bizim ayrılmaz bir parçamızdır. Atatürk üzerinden Cumhuriyetle hesaplaşılmaktadır. Türklük üzerinden milletle hesap görülmektedir. Bitmiş ve kapanmış Türkçe ezan tartışmalarıyla maneviyatımız sömürülmekte, milli ve manevi değerlerimiz örselenmektedir. Türkiye üzerinde kumar oynanmaktadır.

  GEREĞİNİ DERHAL YAP

Diyanet İşleri Başkanının Fesli Kadir olarak bilinen Cumhuriyet ve Atatürk düşmanını ziyareti çok yaralayıcıdır ve sayın Bahçeli çok net bir tavır ortaya koymuştur:

Diyanet İşleri Başkanı, cüppesini giyip, eline de vereceği hediyesini alarak Atatürk’e hakaret eden, Yunan tezlerine methiyeler düzen fesli Türk düşmanını ziyarete gitmiştir. Anlayamadığımız, tuhafımıza giden, garipsediğimiz husus, Diyanet İşleri Başkanı’nın, fesli provokatörü ziyaret tarihindeki manidarlıktır. Mustafa Kemal’e ne inançlarımıza ne de kültürümüze uymayacak şekilde bühtanla saldıran şahsı 10 Kasım’ın arifesinde ziyaret etmek nasıl bir aklın, nasıl bir çarpıklığın mahsulüdür? Ne istiyorsunuz Cumhuriyet’ten? Atatürk düşmanlarına zırh olmak gayeniz nedir? Diyanet İşleri Başkanlığı görevi Türkiye Cumhuriyeti’ne söven, kurucu değerlere ihanet eden, kurucu şahsiyetlere galiz ifadelerle yüklenen vatansızları aklama, anma ve alkışlama görevi değildir. Tartışmaların göbeğindeki Diyanet İşleri Başkanı’nın kendi durumunu gözden geçirip erdemli davranış içinde hareket etmesi ve gereğini derhal yapması samimi tavsiyem ve temennimdir.

  ANDIMIZI OKUMAYA İHTİYACINIZ VAR

Sayın Bahçeli’nin Danıştay Sekizinci Dairesi’nin Andımızla ilgili aldığı kararı temyize götüren Milli Eğitim Bakanlığı’nın dilekçesindeki yanlışla ilgili de söyleyecekleri vardı:

Türkleri millet bilincine en geç ulaşan topluluk olarak değerlendirmek tarih inkarı, tarih ihmali, tarih ihanetidir. Türk milletine kara çalan zihniyet Orhun Yazıtlarını nereye koyacak? Tarihte kurulan 16 Türk devletini nasıl izah edecek? Bu yanlı ve maksatlı değerlendirmelere imza atanlara diyorum ki, asıl sizin sabah akşam Andımızı okumaya ihtiyacınız vardır ve Türk milletinin kim olduğunu, Türklüğün nasıl bir tarih ve sosyolojik derinlikten süzülüp geldiğini öğrenmeniz şarttır, önünüzdeki asıl ödevdir.