Türkgün | Başyazı | Devlet Bahçeli’nin KKTC duruşu

Devlet Bahçeli’nin KKTC duruşu

Kaynak: Yıldıray Çiçek

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) seçim sonuçlarının hemen ardından yaptığı açıklamalar, hâlâ hem KKTC’de hem Türkiye’de hem de Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail’de yankı bulmaya devam ediyor. KKTC’deki gelişmeler, elbette dünyanın birçok yerinde tartışılıyor; ancak özellikle bu ülkelerin bölgesel planları, varlığı, hedefleri ve stratejik hesapları açısından ayrı bir önem taşıyor.

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Oda TV Yazı İşleri Müdürü Can Özçelik’e yaptığı değerlendirmede, KKTC seçimlerine ilişkin açıklamasının gerekçesini şöyle ortaya koydu:

“Seçim öncesinde televizyon kanallarında ‘federasyon mu, iki devletli çözüm mü’ tartışmaları çok yapıldı. Bu yüzden, federasyon fikrini savunan bir adayın kazanmasıyla o küçücük federasyon kıvılcımının ateşe dönüşmemesi gerektiğini düşündüğüm için hemen açıklama yaptım.
Çünkü bunun bir beklenti haline gelmesi Türkiye açısından çok tehlikeli bir durum oluşturur. KKTC’de federasyon tartışmalarının güçlenmesi, Suriye’de federatif yapı hedefleyen güçleri de tetikler. Bu da Türkiye açısından kabul edilemez. Bu çerçevede baktığımızda, en doğru karar KKTC’nin Türkiye’ye katılması olacaktır.”

Gerçekten de KKTC seçim sonuçlarından Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi memnunsa, bu memnuniyetin ardında Türkiye düşmanlığının bir motivasyon olarak yer almadığını kim iddia edebilir?
KKTC’de seçimleri kazanan CTP taraftarlarının temel söylemi, “Türkiye KKTC’de işgalci” düşüncesine dayanmıyor mu?

Bu noktada, kimin kazanıp kimin kaybettiğinden çok, hangi zihniyetin güç kazandığı sorusu daha anlamlı hâle geliyor. KKTC’de seçimleri “federasyoncu” zihniyet kazandı diye, İsrail, Yunanistan ve Rum kesimi meseleyi kendi hesaplarına yontarken, Türkiye olarak biz KKTC üzerindeki tehlikelere işaret etmeyecek miyiz?

Hatırlatmak gerekir ki, 17 Nisan 2005’teki seçimlerini de yine bir CTP Genel Başkanı olan Mehmet Ali Talat kazanmıştı. Talat’ın sicilinde, Türkiye ve KKTC’nin Türklüğüne dair radikal bir düşmanlık vardı:

  • Türkiye, senin olabilir ama, benim anavatanım değil. Sözlerimi saklamıyorum, gazeteciler bunu yazabilir. Türkiye bazı gericilerin anavatanı olabilir, ama benim anavatanım değil.” (18 Aralık 1997)
  • “Türkiye’nin bizi kurtardığını söyleyebilirsiniz, ancak Kıbrıs’ta yeterinden fazla kalmıştır.” (25 Eylül 2001)
  • “Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı uluslararası hukuka aykırıdır. Türkiye uluslararası hukuk açısından Kıbrıs’ta haksızdır.” (19 Eylül 2003)
  • “Türkiye’nin Kıbrıs politikası yoktur. Türkiye’den gelenler vatandaş yapılıyor, bunların oy hakkının olmaması gerekir.” (19 Ekim 2003)
  • “… KKTC, Turan gibi bir hayaldir ve tanınması da başka bir hayaldir…” (2005)
  • “… Ben hiçbir zaman KKTC’nin tanınmasından yana olmadım, BİRLEŞİK KIBRIS’tan yana oldum…” (2005)

 

Mehmet Ali Talat, 18 Nisan 2010 tarihindeki KKTC’deki seçimlerde de Dervişoğlu’na yenilmişti.

Bugün ise seçimleri yine CTP’den bir aday kazanmıştır; ancak bu kazanan kişi, Mehmet Ali Talat’a kıyasla daha yumuşak bir federasyon ve KKTC üzerindeki Türk felsefesini kabul etmeyen bir dili kullanmaktadır. Tufan Erhürman, Talat’ın geçmişte dile getirdiği zehirli düşünceleri, daha yumuşak bir tonda enjekte etmeye çalışmaktadır. Bu yaklaşım, dikkat çekmemek adına aslında daha tehlikelidir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin tutumu, işte bu tehlikeye dikkat çekmektir. Dün, Mehmet Ali Talat’ın ihanetlerine karşı mücadele duruşu gösterdiği gibi, bugün de onun ürünü olan Tufan Erhürman’ın yapabileceği yanlışlar ve ihanet girişimleri karşısında yolun başında uyarısını yapmaktadır. Bir nevi, testi kırılmadan önce önleyici uyarıda bulunmaktadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin demokrasiyle, sandıkla sorunu olmaz. Ama Kıbrıs Türk’ün iradesini “demokrasi maskesiyle” Yunan’a, Rum’a, İsrail’e peşkeş çekmeye çalışacak yönlendirme, zemin arayışları karşısında onu durdurabilecek güç yoktur.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin KKTC konusundaki milli duruşunu, dost-düşman herkes anlamış durumda… Ancak bu süreçte yalnızca, bu duruşu işine gelmeyenler rahatsızlık duyuyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...