Türkgün | Başyazı | Gazze’den Sudan’a uzanan vahşet…

Gazze’den Sudan’a uzanan vahşet…

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Dün Bosna’da, Karabağ’da, Arakan’da, Irak’ta, Suriye’de ve daha nice coğrafyada yaşanan vahşet ile soykırımlara üzülmüştük; bugün aynı manzaraları Gazze’de izliyoruz.

Asırlardır kanayan bir diğer yaramız ise Doğu Türkistan’dır.

Gazze’deki vahşet en ağır biçimiyle sürerken, Sudan’dan gelen iç savaş görüntüleri de mazlumların zulüm altında nasıl inlediğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Müslümanların maruz kaldığı bu vahşet, dünya üzerindeki iki milyar Müslüman’ın ortak ayıbı, zafiyeti ve acziyetidir.
İslam ülkelerinin liderleri sindirilmiş, dönüştürülmüş; Müslümanların soykırıma uğraması karşısında korkudan etkisiz hâle getirilmiştir.

Sudan’da bugün sözde Müslümanlar, üstelik İslam ülkelerinin başındaki liderlerin desteğiyle, Müslümanlara zulmediyor.

Gazze’den gelen yürek parçalayıcı görüntüler hâlâ içimizi yakarken, Sudan’dan yükselen sivil katliam haberleri acımızı daha da derinleştiriyor.

Gazze’de Yahudiler Müslümanlara zulmederken, Sudan’da sözde Müslümanlar Müslümanlara zulmediyor. Nerede olursa olsun zulüm aynı, acı aynı; sessizlikse yine aynı.

Sudan’da 2023’ten bu yana süren iç savaşta, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF) ile Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) arasındaki güç mücadelesinin bedelini masum siviller ödüyor.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin, sivil katliamlarla anılan RSF’ye silah desteği vermesi ise ayrıca büyük bir utançtır.
Sudan ordusunun, RSF’den ele geçirdiği silahların Birleşik Arap Emirlikleri menşeli olduğunu göstererek sergilemesi ve ardından ironik bir şekilde BAE’ye “teşekkür etmesi”, yaşanan kanlı olayların bir bakıma ifşası niteliğindedir.

Ayrıca Sudan Silahlı Kuvvetler yetkilisi Orgeneral Yasir El-Atta "Arapların şeytanı Muhammed bin Zayed, ülkemizi işgal etmeyi, halkımızı aşağılamayı hedefliyor. Fakat biz onun elini keseceğiz ve ona Abu Dabi'deki kendi yuvasında ulaşacağız." Açıklamasında bulundu.

İngiltere, Londra’da insan hakları aktivistleri, BAE’nin RSF’ye desteğini ve Sudan’daki katliamı protesto etti; atılan sloganlardan biri “BAE, saklanamazsın; seni soykırımla suçluyoruz!” şeklindeydi.

İsrail medyasında yer alan “BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in 25 yıldır İsrail ile iş birliği içinde olduğu” yönündeki itiraf da unutulmamalıdır.

Arkasına Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteğini alan Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF), çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden; “İslamcı hegemonyayı bitireceğiz” söylemiyle sivilleri vahşice katlediyor.

İslam ülkelerine “Birleşin; Sudan’daki masumları kurtarmaya irade gösterin” çağrısı yapılsa bile, Gazze sınavında gösterdikleri korkak ve aciz tavır dünya tarafından görüldüğü için bu çağrı muhtemelen sonuçsuz kalacaktır.

Birleşmiş Milletler’in nasıl sadece kâğıt üzerinde var olduğunu gördüysek, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın da etkisizlikte ondan geri kalmadığını gördük.

10 milyonluk nüfusa sahip İsrail’deki Siyonist yapılanmanın işlediği vahşeti ne Birleşmiş Milletler ne de İslam İşbirliği Teşkilatı durdurabilmiştir.

Bu işlevsizlik dünyanın güvenliği, huzuru açısından büyük tehdittir. Yarın dünyanın her yerinde güçlünün güçsüzü yok etme adına bahaneleri olacaktır. Yeni vahşetler, yeni soykırımlar yaşanacaktır. Dünya düzeni böyle giderse acı, kan, gözyaşı eksik olmayacaktır. Gazze’den sonra Sudan’da gördüğümüz vahşet dayanılmaz bir boyuttadır. Nasıl ki Siyonist yaratıklar “Gazze’de öldürmeye çocuk arıyoruz” diyorsa, Sudan’da da çeteler çocukları anneleriyle birlikte ağaca asıp öldürebiliyor ve kurşuna diziyor.

Dünyanın vicdan odakları, Gazze’ye gösterdiği önemi Sudan’a da göstermeli; orada yaşanan zulmü tüm dünyaya duyurmalıdır.
Gazze’den sonra Sudan’da yaşanan vahşet, gerçekten insan olanlar için dayanılacak gibi değildir.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...