Sağduyu sahibi herkesin “Terörsüz Türkiye” hedefi etrafında birleşmeye başladığı bir dönemde, İzmir’in Balçova ilçesinde polis karakoluna alçak bir silahlı saldırı düzenlendi. Bu saldırıda 1. Sınıf Emniyet Müdürü ve Polis Başmüfettişi Muhsin Aydemir ile polis memuru Hasan Akın şehit oldu. Yaralı polislerimiz ve vatandaşlarımız da bulunuyor. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Saldırgan yakalandığında üzerinde ele geçirilen telefonda IŞİD propagandasına ait görseller bulundu. 16 yaşındaki saldırgana ait olduğu öne sürülen sosyal medya hesabında ise saldırıdan hemen önce şu tehdit içerikli mesajlar paylaşıldı:
“Ey kâfirler! Zulmettiğiniz tüm Müslümanların intikamını alacağız. Tüm askerlerinizin ve polislerinizin kafalarını keseceğiz. Tüm karakollarınızı patlatıp yıkacağız. Tüm heykellerinizi kıracağız. Sizi ve devletinizi yok edeceğiz. Kaçmayı deneyeceksiniz ama kaçamayacaksınız.”
Henüz 16 yaşındaki bir çocuğun zihni böylesine zehirleniyor; adeta bir robot gibi yönlendirilip karakola saldıracak hâle getiriliyor.
Tesadüfe bakın ki, geçtiğimiz hafta kaleme aldığım “İsrail’i Büyütme Tezgâhları” başlıklı yazımda şunu sormuştum:
Siz hiç sözde “cihat” iddiasıyla ortaya çıkan DEAŞ’ın İsrail’e saldırdığını gördünüz mü? Müslüman çocuklar öldürülürken, şehirler yıkılırken, gerçek cihat şimdi gerekmez mi?
Üstelik ABD Başkanı seçilmeden önce Donald Trump ne diyordu?
“IŞİD’i Başkan Obama kurdu. IŞİD’in kurucusu o. Çarpık Clinton da IŞİD’i onunla birlikte kurdu.”
Bugün ise aynı Trump, işgal ve soykırım planlarını kendi yönetiminde “DEAŞ (IŞİD) ile mücadele” kılıfıyla meşrulaştırmaya çalışıyor.
ABD’nin, IŞİD karşısında Suriye’deki YPG’yi meşrulaştırmak ve Türkiye’yi baskılamak amacıyla yeniden propagandalara başladığı bugünlerde, 16 yaşında IŞİD zihniyetiyle zehirlenmiş bir gencin böyle bir saldırıya yönlendirilmesi dikkat çekicidir.
Öyle bir zihinsel zehirlenme ki; Müslüman bir çocuk, Müslüman topraklarda “Ezan dinmez, bayrak inmez” mücadelesi veren Türk polislerine saldırıp, onları “İslam’a hizmet” adına şehit edebileceğini sanıyor. Hatta yaralı hâlindeyken dahi tekbir getiriyordu.
Oysa Müslümanlar Gazze’de ABD-İsrail ittifakının soykırımıyla karşı karşıya iken, Türkiye’de Müslüman devlet görevlilerine ve vatandaşlara saldırmak, en açık hâliyle İslam düşmanlığıdır.
ABD’nin başındaki mevcut başkan bile “IŞİD’i Obama kurdu. Çarpık Clinton da onunla birlikte kurdu” diyorsa; ve aynı ABD, başka terör örgütlerini IŞİD’in varlığı üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyorsa; bugün yaşanan saldırıdan sonra çok daha dikkatli olmak zorundayız. Çünkü “Terörsüz Türkiye” süreci küresel aktörleri çok rahatsız etmiştir. Bu hedefin başarıya ulaşmaması için her yolu deneyeceklerdir.
İslam’a hizmet ettiğine inandırılan 16 yaşındaki gencin neden Müslüman katliamcılarını değil de Müslümanları hedef aldığı sorusu aslında her şeyi açıklıyor. İşte IŞİD’in kuruluş amacı da tam budur. ABD ve İsrail’in bölgede “kontrollü gerginlik, kaos ve çatışma” stratejisinde bir figüran gibi kullandıkları IŞİD, işte bu misyon çerçevesinde İzmir’de polislerimizi şehit etmiştir.
Bu İzmir saldırısı, aynı zamanda “Bizim asıl meselemiz IŞİD’tir ve ona karşı mücadelede YPG bizim müttefikimizdir” diyen ABD’nin manipülasyonlarına hizmet etmektedir.
ABD ve İsrail’in, terör örgütü YPG’yi Suriye’de meşrulaştırmak için; yine kendi ürünü olan IŞİD üzerinden kurgulayacağı her türlü provokasyona karşı uyanık olmamız gereken bir dönemdeyiz. Hele ki saldırının, İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül 1922’nin arifesinde gerçekleşmiş olması, verilen mesajın ne kadar bilinçli olduğunu göstermektedir.
Çünkü ‘Terörsüz Türkiye’ hedefi, onların bütün hesaplarını bozan stratejik anahtardır.