Türkgün | Başyazı | Siyonistlerde insanlık yoktur!

Siyonistlerde insanlık yoktur!

Kaynak: Yıldıray Çiçek

İsrail'de çalışan bir Çinlinin yaptığı şu paylaşım, İsrail yönetiminin insanlığa bakışını bir kez daha ortaya koydu:
“Bir Çinli olarak Yahudilere karşı pek sempati duymadığımı fark ettim. Sadece Yahudilerin bomba sığınaklarına girmesine izin veriliyor; diğer ülke vatandaşlarını almıyorlar.”

Bu durum, saplantılı dini ve etnik anlayışlarla hareket eden Siyonist zihniyetinin bir yansımasıdır. Masum Gazzeli bebeklerin bile yaşam hakkını gözetmeyen bu yaklaşım, insanlık adına utanç vericidir. Siyonist ideoloji, kendisini "seçilmiş ırk" olarak gördüğü için, farklı olana yönelik ayrımcılık artık sıradanlaşmıştır. Dolayısıyla bu tür dışlayıcı uygulamalar, şaşırtıcı değil; Siyonist tutumun kaçınılmaz bir sonucudur.

Elbette tüm Yahudileri aynı kalıba sokmak doğru değildir. İsrail'de ve dünyada vicdan ve merhamet sahibi, İsrail yönetiminin uygulamalarına karşı çıkan pek çok Yahudi bulunmaktadır. Gerek İsrail içinde gerekse dünyanın farklı yerlerinde düzenlenen protesto gösterileri, bu ayrımı net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Netanyahu’nun vahşet politikaları ve kanlı tutumu, yalnızca Filistin halkını değil, kendi toplumunu da derinden etkilemiş, birçok İsrailli için hayatı yaşanmaz hale getirmiştir. İran’dan gelen füze tehdidiyle birlikte, pek çok İsrail vatandaşının ülkeyi terk etmeye başladığına dair haberler medyaya yansımıştır.

İsrail içindeki muhalefetin, medyanın ve hatta ordunun Netanyahu yönetimine karşı tepkileri giderek artmaktadır. Bu gelişmeler, Netanyahu’nun kendi sonunu hazırladığını göstermektedir. Ortadoğu’daki bu kanlı atmosfer ve artan gerilim, yakın gelecekte büyük bir kırılma noktasına ulaşabilir. Netanyahu, hem bölgenin hem de kendi ülkesinin huzurunu dinamitlemiş; sergilediği saldırgan tavırlarla akıl ve ruh sağlığı konusunda ciddi soru işaretleri doğurmuştur.

Netanyahu, Trump’a tutunarak bu dengesizlikleri daha ne kadar sürdürebilir?
Gazze’de vahşet uygularken aynı anda Suriye, Lübnan ve Yemen’i bombalamak, ardından yetinmeyip İran’a da savaş ilan etmek; bütün bunlar, akıl ve ruh sağlığının yerinde olmadığını açıkça göstermektedir. 

“Keçi sarhoş olunca dövüşe kurt arar” misali, Netanyahu da sürekli çatışacak bir ülke aramaktadır. Ancak bu saldırgan ve dengesiz tutum, onu eninde sonunda yere serecek. Gün gelecek, düştüğü yerde kendi öfkesinin ve kanlı politikalarının ağırlığıyla yığılıp kalacaktır.

O gün geldiğinde, en büyük destekçisi olan ABD bile onu yüzüstü bırakacak; “Dengesizdi, kendi sonunu kendi hazırladı” diyerek sorumluluktan sıyrılmaya çalışacaktır. Emin olun, Netanyahu’nun sonu, belki de kendi çevresinden, bir Yahudi tarafından gerçekleştirilecek bir suikastla gelebilir. Zira kurduğu baskı düzeni ve kışkırttığı gerilim, sadece düşmanlarını değil, kendi toplumunu da tehdit etmeye başlamıştır. 

İsrail, önümüzdeki süreçte her türlü gelişmeye açık, kırılgan ve tehlikeli bir konumda bulunmaktadır.
İsrail yönetiminin sürdürdüğü soykırım politikaları, uyguladığı vahşet ve diğer ülkelere yönelik saldırgan tutumu, artık yalnızca uluslararası toplumu değil, bizzat kendi vatandaşlarını da ciddi bir tehdit altında bırakmıştır.

Eğer Netanyahu ortadan kaldırılmaz ve yerine sağduyulu, barışı önceleyen bir lider getirilmezse, dünya genelinde İsrail’e karşı biriken öfke ve nefret, istenmeyen sonuçların doğmasına yol açabilir. Bu gidişat hem bölgeyi hem de küresel güvenliği ciddi biçimde tehdit etmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, ısrarla ve defaatle şu çağrıyı yapmaktadır:
“İsrail mutlaka durdurulmalı; bu amaçla uluslararası camia ayağa kalkmalıdır.”

Bu çağrılara yönelik harekete geçilmediği sürece, durdurulamayan Netanyahu yönetimi hem dünyayı hem de İsrail halkını hızla ateşe sürükleyecektir. Mevcut gidişat, sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de büyük bir felaketin habercisidir.

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...