Türkgün | Başyazı | YPG’ye sahip çıkmak= ABD ve İsrail’e hizmettir

YPG’ye sahip çıkmak= ABD ve İsrail’e hizmettir

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Suriye’deki PKK’nın kolu olan, sık sık adını değiştirerek ABD-İsrail güdümünde kamufle olmaya çalışan YPG isimli terör örgütü yine gündemde…
ABD ve İsrail, “O bizim canımız, parçamız, müttefikimiz” diyerek sahip çıkarken; Türkiye ve Suriye yönetimleri ise Suriye’nin yönetim ve toprak bütünlüğünü hayati bir mesele olarak görmekte ve ABD-İsrail hedefleri doğrultusunda Suriye’yi bölmeye çalışan bu terör örgütüne asla alan açmayacaklarını vurgulamaktadır.

Suriye’nin ABD-İsrail planları çerçevesinde bölünmesi, gerçekte İsrail’in Suriye’de toprak kazanması anlamına gelmektedir. Terör örgütü YPG ise ABD ve İsrail’in kara gücü olarak kullandığı bir taşerondur. Silahını ABD ve İsrail’den alan, onların eğittiği, donattığı ve beslediği YPG’nin kime hizmet etmesi beklenebilir ki?

ABD’nin talebi doğrultusunda adını değiştirince, terör örgütü YPG’nin misyonu mu değişmiş oluyor? Bu gibi durumlara halk arasında, “Ha Ali Veli, ha Veli Ali” derler…

YPG’yi taşeron olarak kullanan; Müslümanlara soykırım yapan İsrail ve milyonlarca Müslümanı katletme siciline sahip ABD’dir. Bu gerçeklik ortadayken, YPG’nin Müslüman Kürtlerin Suriye’deki temsilcisi olma ihtimali ya da onların kuracağı sözde devletin Kürtlerle bir bağı olabilir mi?

Üstelik ortada başka bir çelişki daha vardır. 2017 yılında bizzat terör örgütü YPG’nin sözde üst düzey yöneticisi Newroz Ahmed, “DSG’nin 50 bin savaşçısının yüzde 60’ı Arap, yüzde 30’u Kürt, yüzde 10’u ise diğer etnik gruplara mensup” diyerek, aslında bu örgütün etnik temsil iddiasının temelsiz olduğunu itiraf etmiştir.

Asıl en çürütücü gerçek ise, terör örgütü PKK/YPG saflarında 26 farklı ülkeden yabancı teröristin bulunmasıdır. Bu durum, örgütün ne Kürt halkını temsil ettiğini ne de yerel bir mücadele yürüttüğünü; tam tersine uluslararası güçlerin taşeronu olarak sahada varlık gösterdiğini açıkça ortaya koymaktadır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin, ABD-İsrail güdümündeki terör örgütü hakkında “SDG/YPG’nin Suriye yönetimi ile 10 Mart 2025 tarihinde imzaladığı mutabakat zaptına riayet ve gereğini harfiyen yapması, aksi halde Ankara ile Şam’ın ortak iradesiyle askeri müdahalenin kaçınılmaz hale geleceği herkesçe bilinmelidir.
Sözün yapamadığını, yeri geldiğinde nice kahramanlık sahneleri başaracaktır.” Uyarısını yapmasının hemen ardından, Türkiye’deki etnik fitneciler “Bu bakış açısı barış iklimine vurulan darbe olur” propagandasına başlamıştır.

YPG’nin etnik yapısı ve ABD ile İsrail’e taşeronluk yapması dikkate alındığında, Türkiye’deki Kürtçüler hangi “barış ikliminden” söz ediyor?
Mesela HÜDA PAR Sözcüsü Serkan Ramanlı, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin terör örgütü YPG’ye yönelik operasyon ihtimalini dile getirmesi üzerine, “Bu dönemde yapılan bu tür açıklamalar gerekli ve isabetli değil. Bu tehdide gerek yok. En eski acımız Kürtlerin birliğinin olmamasıdır” demiş…

Silahını, donatımını ve eğitimini ABD’den alan; İsrail “koş” dediğinde köpek gibi oradan oraya koşan terör örgütü YPG, Kürtlerin hangi birliğinin yanında olabilir?

Sözde İslamcı söylemlerle siyaset yapan HÜDA PAR, Gazze’de Müslümanlara soykırım yapan ABD-İsrail’in taşeronu YPG’ye sahip çıkmaktan utanmıyor mu?

Üstelik HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, 2018 yılında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Türkiye aslında (Afrin’de) YPG ile, PKK ile savaşmıyor. Çünkü onlar Amerika'nın kara gücü, Amerika'nın askerleridir.”

Peki, bugün gelinen noktada HÜDA PAR konsept değişikliğine mi gitmiştir?

Terör örgütü YPG’ye kim sahip çıkıyorsa, o, ABD ve İsrail’in dostu; Müslümanların ise can düşmanıdır. İman sahibi hiçbir Kürt, hele ki Gazze’deki vahşet/soykırım ortadayken, böyle bir ihanete ortak olmaz.

Sayın Devlet Bahçeli’nin ortaya koyduğu tüm seferberlik, Türkiye’yi ve bölgemizi emperyalist hedeflerden koruma amacını taşımaktadır. Onun Kürtlere sevgisi, ABD-İsrail’in taşeronu olan ve 26 farklı ülkeden terörist devşiren YPG’den katbekat fazladır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...