Türkgün | Beslenme ve Diyet | Dengeyi bozan diyetler! Hızlı kilo verirken metabolizmanızı nasıl yıpratıyorsunuz?

Dengeyi bozan diyetler! Hızlı kilo verirken metabolizmanızı nasıl yıpratıyorsunuz?

Elinizi tartıya her koyduğunuzda sevindirici bir rakam görseniz bile, bedeninizin içeride yavaşça yorulduğunu çoğu zaman ancak çok geç fark ediyorsunuz; işte bu nedenle hızlı zayıflamanın görünmeyen etkilerini detaylarıyla sizler için araştırdık.

Elinizi tartıya her koyduğunuzda sevindirici bir rakam görseniz bile, bedeninizin içeride yavaşça yorulduğunu çoğu zaman ancak çok geç fark ediyorsunuz; işte bu nedenle hızlı zayıflamanın görünmeyen etkilerini detaylarıyla sizler için araştırdık.

MUHABİR: Deniz Şirin

Hızlı zayıflama vaadi çoğu zaman insanın kulağına öylesine cazip geliyor ki, tartıda gördüğümüz birkaç kilo eksikliği adeta bütün riskleri unutturuyor. Oysa bedenimiz, dışarıdan bakınca fark edilmeyen ufak tefek sinyallerle “Bu tempo bana göre değil” diye fısıldamaya çoktan başlamış oluyor. Uzmanların özellikle uyardığı nokta şu: Birkaç günde verilen kilolar, metabolizmanın uzun vadede daha kırılgan hale gelmesine yol açabiliyor.

Peki hızla küçülen rakamların arkasında vücudumuzda neler değişiyor? İşte dengemizi bozan diyetlerin iç yüzü…

Vücut kendini korumaya alıyor: Metabolizma frene basıyor

Bir anda çok az yemeye başladığınızda, bedeniniz bunu “kıtlık alarmı” gibi algılıyor. Enerjiyi idareli kullanmak için metabolizmayı yavaşlatıyor. Yani hiçbir şey yapmadan yaktığınız kalori miktarı düşüyor.
Bu da şu anlama geliyor: “Hızlı verdiğim kilolar neden aynı hızla geri geldi?” sorusunun cevabı çoğu zaman bu doğal savunma mekanizmasında saklı.

Kas kaybı sessizce artıyor: Tartı inişte ama vücudun gücü gidiyor

Şok diyetlerde kaybedilen her kilo yağdan gitmiyor. Bir kısmı maalesef kaslardan gidiyor. Çünkü vücut yeterli enerji bulamayınca kendi kas dokusunu yakmaya başlıyor.
Kas azaldığında metabolizma daha da yavaşlıyor ve kişi ne yapsa kilo veremediği bir döngünün içine giriyor.

Açlık–tokluk dengesi bozuluyor: Sürekli bir şeyler yeme isteği

Kısıtlayıcı diyetler, iştahı yöneten leptin ve ghrelin hormonlarının düzenini karıştırıyor.
Bu bozulma:

  • Sürekli atıştırma isteği,
  • Kontrol edilemeyen tatlı krizleri,
  • Bir iyi bir kötü giden ruh hali

olarak geri dönüyor.
Uzmanlar özellikle çok düşük karbonhidratlı diyetlerin sinir sistemi üzerinde baskı oluşturduğunu, kişinin kendini duygusal olarak tükenmiş hissedebileceğini söylüyor.

Bağırsak düzeni şaşıyor: Şişkinlik ve hazımsızlık kaçınılmaz hAle geliyor

Tek tip beslenme, lif eksikliği ve düşük kalori, bağırsak florasını doğrudan zayıflatıyor.
Bu durumda sindirim yavaşlıyor ve:

  • Şişkinlik,
  • Kabızlık,
  • Midede ağırlık,
  • Emilim bozuklukları

gibi sorunlar ortaya çıkıyor.
Bağırsak düzeni bozulunca bağışıklık sistemi bile etkileniyor.

Verilen kilolar hızla geri dönüyor: Yo-yo etkisi kapıda

Hızlı diyetlerin en bilinen sonucu, hızla geri alınan kilolar. Çünkü metabolizma hâlâ “Enerjiyi depola!” komutuyla çalışıyor. Kişi diyeti bırakır bırakmaz beden, bir sonraki açlık riskine hazırlık yapar gibi yağ depolamaya başlıyor.
Tekrar eden bu döngü, her seferinde daha fazla kilo ile sonuçlanabiliyor.

Peki daha sağlıklı ve kalıcı bir yol mümkün mü?

Uzmanların ortak önerileri oldukça net:

  • Kaloriyi birden değil, makul adımlarla azaltın.
  • Her öğünde yeterli protein tüketin ki kaslarınız korunabilsin.
  • Sağlıklı karbonhidratları tamamen kesmeyin; doğru kaynakları tercih edin.
  • Gün içinde bol su için.
  • Düzenli uyku, iştah hormonlarını dengeler.
  • Kısıtlayıcı değil, sürdürülebilir beslenme planları seçin.

Hızlı kilo verme uğruna atılan aceleci adımlar, metabolizmanın doğal ritmini bozarak hem sağlığınızı hem de uzun vadeli kilo kontrolünü zorlaştırabiliyor. Bedenin ritmine uyum sağlayan, ağır ama kalıcı adımlar ise her zaman daha güvenli ve daha gerçekçi bir yol sunuyor.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...