Cumhur İttifakı bir siyasi tercih değil, ülkenin varlığına ve birliğine yönelik ağır tehdidin defedilmesi için şartların ortaya çıkardığı birliktelik olarak şekillendi. Bunun olumlu ve hayırlı sonuçlarını da hep birlikte yaşadık. Mahalli seçimlerde de devam etmesinin neden gerektiğini sayın Bahçeli etraflı biçimde anlattı. Akıl ve vicdan sahibi herkes, bu ittifakın kurulmasında da, yaşamasında da MHP’nin olağanüstü gayretini kabul edecektir. Ancak, bir yere kadar. MHP bir hayır kurumu değil. Yarım asırlık bir parti. İlkeleri, öncelikleri, beklentileri ve hedefleri var. Bunlardan vazgeçmesi mümkün olamayacağı gibi, bütün muhataplarından saygı beklemek en doğal hakkıdır. Sorun da tam olarak burada çıkmaktadır.

DAHA ÖNCE NEREDEYDİNİZ?

Ne olduğunu, neler yaşandığını siyaseti biraz takip eden herkes görüyor ve biliyor. Bugün manşetimizdeki haber de ayrıntılar var. Bunlar bir kenara, bir de yanaşma takımının söyledikleri var ki, hakikaten “pes artık” dedirtiyor. MHP’nin af teklifi karşısında AKP’nin yapabileceği bir şey yokmuş, zaten kamuoyu desteği de yüzde 20’ler civarındaymış. Bunu söyleyen gafiller, daha önce çözülme sürecinde kamuoyu desteğini neden hiç akıllarına getirdiler mi? Bütün şişirme gayretlerine rağmen o süreçte kamuoyu desteği çok mu farklıydı? Ülkenin felakete sürüklendiğini gördükleri halde, hiç birinin sesi çıkmadı. Akıntıya kürek çekip, kraldan çok kralcı oldular. Aynı şeyi AKP içinde veya etrafında dolaşıp, “Cumhur ittifakı” için fitne çıkarmaya uğraşanlar için de söylüyoruz. Her gün bir bahane ile ittifaka saldırıp, AKP’ye yol gösterenler, ülkenin çözülmesi karşısında en küçük bir itirazda bulunmadılar. Bebek katili ile görüşülmesine dahi itiraz edeni ne gördük, ne duyduk. Şimdi hiç utanmadan, sıkılmadan çıkmış ahkam kesiyor, ittifakı bozmakla ne iyi yaptığını anlatıp AKP’ye akıl veriyorlar.

ÜLKE VE MİLLETİN MENFAATİ

Mahalli seçimlerde ittifakın önü bilerek ve isteyerek, planlı biçimde kesilmiştir. MHP’ye “kendi yolumuzu çizeceğiz” demekten başka bir çıkış bırakılmamıştır. Bunun sebepleri aslında bellidir. AKP yönetimi, siyasi faydayı her şeyin önüne geçirmiş, MHP’yi yokuşa sürmüştür. Cumhur ittifakı süresince MHP’nin önerdiği, yaptığı, destek verdiği istisnasız her şey bu ülkenin ve milletin hayrına olmuştur. MHP bunlardan dolayı en küçük bir siyasi fayda elde etmemiş ve muhatabından hiçbir şey istememiştir. Eğer bir siyasi fayda varsa, bu AKP için geçerlidir. Sistem değişikliğinden Cumhurbaşkanı seçimine, FETÖ ile mücadeleden sınır ötesi operasyonlara, dış politikadaki açmazların giderilmesinden ekonomideki darboğazın aşılmasına kadar her konuda MHP elini değil, gövdesini taşın altına koymuştur. “MHP’nin katkı ve desteği olmasaydı, AKP bu işlerin altından kalkabilir miydi?” sorusunun cevabını herkesin kendi vicdanda araması gerekmektedir. Buna rağmen, süreci AKP’nin MHP’ye teslimi olarak değerlendirmek, asla iyi niyetli olamaz. AKP’nin doğruyu bulması önce ülkenin, sonra kendinin faydasınadır. MHP’ye söylenecek tek şey, “teşekkür” olabilir. Rahatsız olanlar, ülke ve milletle meselesi olanlardır.

MHP’YE GÜVEN

Seçimler öncesinde ittifakın özellikle doğu ve güneydoğu illerinde oy kaybettireceği söyleniyordu. Ne yazık ki, bunu iddia edenlerin büyük çoğunluğu da AKP içinde olanlar veya etrafında dolaşanlardı. Sonuç tam tersi gerçekleşti. Söylenen bölgelerde ittifak oyları rekor kırarken, PKK uzantısı HDP son yılların en düşük oy oranlarında kaldı. Bunun izahı gayet basittir. Söylenin tersine, bölge insanı MHP’ye inanmış, güvenmiş ve moral kazanmıştır. Bunu da sandığa yansıtmıştır. Bu kesin ve ispatlı gerçeğe rağmen, bugün hala AKP’nin bu yüzden oy kaybettiğini söyleyenleri ibretle izliyoruz.

TEK MİLLET KİM?

MHP’nin teklif ettiği veya yanlış bulup düzeltilmesini istediği şeyler üzerinden bir “anlaşmazlık” geliştirmek ve büyütmek iyi niyetle izah edilemez. Şartlı salıverme teklifi, toplumsal barışı hedeflemiştir. Bunu getirip başka yerlere bağlamak, meydanlarda eleştirmek doğru olmamıştır. Bardağı taşıran andımız tartışmasında söylenenler, aslında bu ittifakı bitirmek için ne kadar hevesli olunduğunun da ispatıdır. Sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta, “tek millet” diyor. Peki, o tek milletin adı Türk değilse nedir? Andımızda ki, “Türküm” ibaresi tam da “tek millet” şartının karşılığı değil midir? O halde, neden Danıştay kararından rahatsız oluyorsunuz? Aynı şekilde “Türkçülük” üzerinden bir tartışma açıp, bunu Kürtçülükle dengelemeye uğraşmak, büyük bir vahamettir ve kabulü mümkün değildir.

MAHALLİ BAŞARI

Her şey gayet açık. MHP, bu yükü daha fazla taşıyamazdı. Mahalli seçimlerde kendi yolunu seçmiş ve bunu ilan etmiştir. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, Türkiye’nin 1.398 seçim çevresinde en iyi, en güçlü adaylarla seçimlere katılacak ve yine bütün oyunları bozarak, bütün kamuoyu yoklaması görünümlü operasyonları yerle bir ederek, büyük başarılar elde edecektir. Ankara’da Melih Gökçek’i aday gösterme ihtimali, bunun göstergesidir.