Şehitlerimizi siyaset malzemesi yapmak büyük yanlıştır ve buna tevessül edenler kendi ayıplarıyla baş başa kalmışlardır. Uzman çavuşlarımızın kadro sorununu yaşamaları ve Orduevlerine girememeleri çok büyük bir haksızlıktır.

İki kahraman uzman çavuşumuzun donarak şehit olması, askerlik ve terörle mücadelede eğitim, teçhizat ve malzeme konusunun ne kadar hayati olduğunu bir defa daha ortaya koydu. Gözbebeğimiz olanTürk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın en eski, en eğitimli, en deneyimli ordusudur. Varlığımızın teminatı olmakla kalmıyor, uzun yıllardır terörle mücadelede başrolü oynuyor. Jandarma her ne kadar artık ayrı bir birim olarak değerlendirilse de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içindedir. Polisimizde bütün birimleriyle elbette bu mücadelenin içindedir ve her türlü takdiri hak etmektedir.

  KÖTÜ KOMŞU BİZİ EV SAHİBİ YAPTI

Terörle mücadeleyi yaklaşık 40 yıldır sürdürüyoruz. Güvenlik kurumlarımız bu konuda çok özel bir tecrübe kazandılar. Devletimiz bu güvenlik güçlerimizin ihtiyaç duyduğu her türlü teçhizat ve malzemeyi temin etmekte hiçbir zaman tereddüt etmedi. Sıkıntı bazı malzemelerin dışarıdan tedarik edilmesinde yaşanan zorluklardan çıktı. Terörle mücadelede artık çok hayati bir role sahip olan İnsansız Hava Araçlarının temininde ve elimizde olanların bakımında, büyük sıkıntılarla karşılaştık. Silah, mühimmat ve diğer teçhizatta da benzer sorunlarla karşı karşıya kaldık. Üretici ülkeler parasını ödeyerek satın aldığımız bazı malzeme ve silahı, terörle mücadelede kullanamayacağımızı söyleyecek kadar ileri gittiler. Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Başta İHA ve SİHA’lar olmak üzere, ihtiyaç duyduğumuz her türlü teçhizatı, hem de dünyanın en iyi modelleri olarak artık kendimiz üretiyoruz.

  ŞEHİTLER SİYASET MALZEMESİ OLMASIN

Bu kadar birikime ve imkana rağmen iki kahraman askerimizin donarak şehit olması çok ıstırap vericidir ve tarihimizin en büyük acılarından olan Sarakımış harekatını hatırlatmıştır. Bir Sarıkamışlı olarak 1914 sonuyla 1915’in ilk günlerinde yaşadığımız büyük hüznü, bu vesile ile bir defa daha hatırladım ve acım daha da katlandı. Sarıkamış acısını kaşımak, başka yerlere çekmek, buradan bir takım siyasi sonuçlar çıkarmaya uğraşmak ne kadar yanlışsa, iki askerimizin şehadetini siyaset malzemesi yapmak da o kadar kasıtlıdır. Bir hata, eksik varsa elbette araştırılmalı, bulunmalı sorumlular ortaya çıkarılmalı ve benzer şeylerin bir daha yaşanmaması için gereken tedbir alınmalıdır. Burada bir sorun yok ve zaten gereği yapılıyor. İdari ve adli tahkikat başlatılmıştır. Şehitlerimizi siyaset malzemesi yapmak büyük yanlıştır ve buna tevessül edenler kendi ayıplarıyla baş başa kalmışlardır. Özellikle de bu olay üzerinden MHP’yi HDP’yle yan yana getirme çabası tam bir zavallılıktır. HDP ile aynı yolda yürümekte hiçbir sakınca görmeyip, ortak siyaset üretenlerin, MHP’ye çamur atma gayretleri beyhudedir. Bu kirli oyun, HDP sözcülerinden gelen, “İP’in araştırma önergesine destek verdik” açıklaması ile anında ifşa olmuştur.

  CHP VE İP’İN SİCİLLERİ KABARIK

Siyasetçilerin terörle mücadele ve bu mücadeleyi yapan kahramanlarımız için yapabilecekleri çok şey vardır. Kahramanlarımız her zaman arkalarında Türk milleti ve o milletin temsilcilerinin sonsuz desteğini hissetmeleri şarttır. Bu bakımdan siyaset yapanlar her şeyden önce beyan ve açıklamalarına dikkat edilmelidirler. CHP ve İP’in bu konudaki sicili ne yazık ki, kabarıktır ve PKK uzantısı HDP ile aynı paraleldedir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları için söyledikleri hafızalardadır. Bu operasyonların içini boşaltmak, mücadele veren askerlerimizin moralini bozmak için akla ziyan açıklamalar yapılmıştır. Şimdi bunlara, sırtlayıp meclise taşıdıkları Saadet Partisi’de eklenmiştir. İstanbul Milletvekili Cihangir İslam'ın mecliste yaptığı konuşmada FETÖ'nün yaptığı hain darbe girişimi ile buna karşı duranları aynı kefeye koyması kelimenin tam anlamıyla bir rezilliktir.

  UZMAN ÇAVUŞLARIMIZIN SORUNU

Her şeye rağmen terörle mücadelede ihtiyaç olan kanuni düzenlemeler, meclisten geçiriliyor. Bir sorun kalmadığını söylemek zordur. Hala eksikler bulunmaktadır ve bunların biran önce giderilmesi gerekmektedir. Uzman çavuş sorununu bir kanayan yaradır. Bu kahramanlarımız değişen askeri sistem içinde çok hayati bir yer tutuyorlar. Terör karşısında gözlerini kırpmadan canlarını siper ediyorlar. Buna rağmen kadroya alınmamaktadırlar. Diğer taraftan Orduevlerine girememeleri çok büyük bir haksızlıktır.

  BU HAKSIZLIK GİDERİLMELİ

Bu haksızlığın giderilmesi, kadro sorununun çözülmesi için MHP harekete geçmiş ve TBMM’ye bir kanun teklifi vermiştir. MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter bu meseleyle özel olarak ilgilenmektedir ve yaptığı basın toplantısında söylediği şu sözler çok çarpıcıdır: “İki kahramanımızı, cennete uğurladık. Onlar cennete girdiler de hayattayken ordu evine giremediler." Yönter, bu yakıcı cümleden sonra ne yapılması gerektiğini de söylüyor: “Artık bu kapıyı bu kahramanlarımıza açın. Bu da yetmez ve kardeşlerimizi kadroya almamız lazım. Yüzbinlerce taşeron firma çalışanını bu devlet kadroya almadı mı? Kadroya almak bizden bir şey kaybettirdi mi? Asla. Destekledik mi? Sonuna kadar destekledik. Peki, yaklaşık 113 bin 500 kişi olan uzman çavuşlarımızı niye kadroya almıyoruz?”

MHP’nin kanun teklifinin en kısa zamandan meclisten geçirilmesi ve kanunlaşması, kanayan bu yaranın kapanması ve kahramanlarımıza hak ettiklerinin verilmesi en büyük ümidimiz ve beklentimizdir.