Enflasyon, doğrudan sofradaki ekmeğe, cepteki paraya uzanan eldir. Son aylardaki can yakan fiyat artışlarına, milletimiz büyük bir sabır gösteriyor. Bu sabrın mutlaka karşılık bulması gerekiyor.

Hortlayan enflasyon ciddi ve tehlikeli bir sorun olmaya devam ediyor. Alınan bütün tedbirlere rağmen, beklenen düşüş bir türlü gerçekleşmiyor. En son söyleyeceğimizi, başta ifade edelim: Böyle devam edemeyiz. Bir şeyler yapmak ve bu yakıcı meseleden bir an önce kurtulmak zorundayız. Aksi halde bunun siyasi sonuçları çok farklı olur.

ÇARE ARIYORUZ

Hükümet bu işi ciddi tutuyor. Mücadele programları açıklandı. Elbette bir anda her şeyin güllük gülistanlık olmasını beklemek doğru değildir.  Ancak, ümit vermek ve bu işin çözüleceğine milleti inandırmak gerekiyor. Her ay artan bir seyirle devam eden rakamlar orta yerde durdukça, bu ümidi veremeyiz. Unutmayalım ki, enflasyon demek zam demektir. Asıl sorun da buradan kaynaklanıyor. Her şey bir anda kontrolden çıkan ve dış kaynaklı bir operasyon olduğunu artık herkesin kabul ettiği, dövizdeki hızlı artışla başladı. Dolardaki sıçramalar fırsatçılar için ganimet oldu. Dövizle hiç ilgisi ve irtibatı olamayan ürünlerde bile fiyatlar katlandı ve hatta iş stokçuluğa kadar götürüldü. Ne yazık ki, müdahalede geç kalındı. Artan fiyatlar, beraberinde kaçınılmaz olarak yüksek enflasyonu da getirdi. Eski baş ağrımız yeniden nüksetti ve şimdi, bu beladan nasıl kurtulacağımızı düşünüyor ve çareler arıyoruz.

FİYATLAR GERİ ÇEKİLMELİ

Faizlerin kontrole alınması, Özel Tüketim ve Katma Değer Vergilerinin düşürülmesi elbette önemlidir ve gereklidir. Ama yeterli olmadığını yaşayarak görüyoruz. Döviz, olumlu bir seyir izlemeye başlamıştır ve yeni dalgalanmaların beklenmediğini uzmanlar söylüyor. Bu durumda döviz bahanesiyle fırlayan fiyatları mutlaka geri çekmek gerekiyor. Bir kampanya başlatıldı. Yüzde 10 indirim yapmak için üretici firmalar teşvik edildi. Kampanyaya birçok firmanın katıldığı açıklandı. Kağıt üzerinde her şey iyi gidiyor gibi görünüyor, ancak işin aslı başka. Dövizi bahane ederek yüzde 50’nin çok üzerinde zam yapanların, bunun yüzde 10’unu geri almaları vicdana, ahlaka ve dayanışma mantığına ne kadar uygundur?

  DÖVİZ DÜŞTÜ FİYATLAR AYNI

Ekonomi bir zincir gibidir. Halkalar birbirini tamamlıyor. Fiyat artışlarında bu tamamlama gayet hızlı oluyor. Dövizdeki artış petrolü, petrol ulaşımı ve üretimi olumsuz etkiliyor. Zamlar yağmur gibi geliyor. Ama geri çekilmelerde aynı şeyi bir türlü göremiyoruz. Döviz düştü, petrol fiyatları aynı. Doğal gaz ve elektriği de buna ekleyin. Eğer enflasyon düşecekse, buralara mutlaka müdahale etmek ve dövizdeki değişimi aynıyla her alana yansıtmak şarttır. Artıştaki ayarlamalar düşüşe de yansırsa, sorun kendiliğinden çözülür. Hükümetin fiyat denetimleri konusunda da birtakım tedbirler aldığını gördük. Bunların uygulamada karşılık bulduğunu da anlıyoruz. Ancak daha fazlası gerikiyor. Müdahaleci bir sistemi savunmuyoruz, ama denetim gerekli, hatta mecburidir. Nitekim, gelişmiş ekonomilerin en büyük özelliklerinden birisi, çok iyi işleyen bir denetleme sistemine sahip olmalarıdır.

EKMEĞE UZANAN EL

Enflasyon ve buna bağlı olarak gelişen fiyat artışları, vatandaşın günlük hayatını doğrudan ilgilendirmektedir. Enflasyon, doğrudan sofradaki ekmeğe, cepteki paraya uzanan eldir. Dolayısı ile etki alanı çok geniştir. Toplumsal sorunları arttırmaktan, siyasetteki dengeleri değiştirmeye kadar, her alana yansımaktadır. Türk milleti tarihin en büyük kalleşliği olan 15 Temmuz gibi bir belayı, el birliği ile atlattı. Bütün kırılma noktalarında büyük bir direnç ortaya koydu. AKP, 16 yıllık iktidarını milletin bu direnci sayesinde sürdürüyor. Ancak sofrasına uzanan ele, doğrudan cebine yapılan müdahaleye sabrı bir noktaya kadardır. Böyle olduğu içindir ki, bu ülke ve milletle meselesi olanlar, şanslarını bir defa da ekonomi üzerinden denemektedirler.

SORUMLULUK AKP’DE

Açıklanan enflasyon rakamları tehlikenin son derece büyüdüğünü gösteriyor. Önümüzde bir seçim var. Bu seçimlerin mahalli bazda olmasına aldanmamak gerekiyor. Seçmen tercihinde oluşabilecek yüksek değişimler, bütün dengelere yansıyabilir ve bir anda bambaşka bir siyasi ortam oluşabilir. Zor ve sıkıntılı bir sürecin içindeyiz. Bekamız tehdit edildi. Cumhur İttifakı'nı bu şartlar doğurdu. Yeni bir sisteme geçtik. Bu sistemin yerleşmesi ve daha da gelişmesi için zamana ve tahammüle ihtiyacımız var. Milletimiz bugüne kadar büyük bir sağduyu ile kendisinden istenen her türlü fedakarlığı yaptı. Son aylardaki fiyat artışlarına rağmen yine sabırla dayanıyor ve her şeyin düzeleceğini ümit ediyor. Bu beklentinin mutlaka karşılanması gerekiyor. AKP bu işin altından tek başına kalkabilir mi? MHP, yine üzerine düşeni yapmakta ve Cumhur İttifakı'na bağlılığını sürdürmektedir. Ancak, mahalli seçimlerde işlerin hiç de kolay olmayacağı bugünden bellidir. Türk milleti iktidar sorumluluğunu AKP’ye vermiştir, elbette hesabı da onlardan soracaktır.