
Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı Ihlamur Kasırları, baharın gelişiyle birlikte görsel bir şölen sunuyor. Tarihi dokusuyla ziyaretçilerini büyüleyen kasır bahçesi, çiçek açan manolya ağaçlarıyla adeta bir renk cümbüşüne dönüşüyor. İstanbul’un saklı cennetlerinden biri olan bu bahçe, doğa ve tarih severleri bir araya getiriyor.

Osmanlı saray bahçelerinde manolya ağaçlarının kullanımı, Sultan Abdülaziz döneminde başladı. Sultan II. Abdülhamid devrinde ise manolya türleri çeşitlenerek daha geniş alanlara yayıldı. Ihlamur Kasırları’nda üç farklı manolya türü bulunuyor ve bu türler şubat ayından haziran ayına kadar çiçek açarak ziyaretçilere görsel bir şölen sunuyor.

Kasır bahçesinde en erken çiçeklenen tür, "lale manolyası" veya "süsen çiçekli manolya" olarak bilinen Magnolia × soulangeana oldu. Bu tür, 1820’lerde Fransız botanikçi Etienne Soulange-Bodin tarafından iki farklı manolya türünün melezlenmesiyle elde edildi ve yetiştiricisinin soyadıyla anıldı. Zarafeti ve gösterişli çiçekleriyle dikkat çeken bu ağaçlar, bahçenin dört bir yanını süsleyerek büyüleyici bir atmosfer oluşturuyor.

Aslanlı havuzun etrafını çevreleyen manolyalar, tarihi dokuyu tamamlayan doğal unsurlar arasında yer alıyor. Suyun yüzeyine yansıyan çiçekler, ziyaretçilere kartpostalları andıran bir manzara sunuyor. Ihlamur Kasırları, her yaştan doğaseverin ve tarih tutkununun uğrak noktası haline gelmiş durumda.

Manolyalar yalnızca estetik bir değer taşımakla kalmıyor, aynı zamanda tarih boyunca birçok kültürde önemli bir yere sahip oldu. Çin ve Japon tıbbında şifa kaynağı olarak kullanılan manolyanın yaprakları, Japon mutfağında yiyecekleri sarmak için tercih ediliyor. Bunun yanı sıra, dayanıklı yapısıyla mobilya yapımında ve oyma işlerinde de değerlendiriliyor.

Ihlamur Kasırları, pazartesi günleri hariç her gün 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Baharın büyüleyici atmosferini hissetmek ve tarihi dokuyla iç içe bir gün geçirmek isteyenler için kaçırılmayacak bir destinasyon olarak öne çıkıyor.