Bugün 25 Kasım Uluslararası Kadına Şiddetle Mücadele Günü...
Bu kapsamda Ankara Beştepe'de bulunan Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde bir program düzenlendi.
Programa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katılımcılara hitap etmek üzere kürsüye çıktı.
Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, günün anlam ve önemine ilişkin önemli mesajlar veriyor.
"DERDİNİ İÇİNE ATMAK ZORUNDA KALMIŞ KADINLARLA DAYANIŞMA İÇİN BİR ARADAYIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarından öne çıkan satır başları şunlar:
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın kıymetli mensupları, çok değerli hanımefendiler, kıymetli misafirler; sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü olan 25 Kasım'da, bu anlamlı program vesilesiyle sizlerle birlikte milletin evinde, bu gazi mekanda bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Toplantımızı teşrif eden tüm hanım kardeşlerime kalpten teşekkürlerimi iletiyorum.
Bugün burada, şiddet sebebiyle hayat yolculukları kesintiye uğramış, zorluklarla karşılaşmış, çoğu zaman gözyaşını içine akıtmış, derdini içine atmak zorunda kalmış tüm kadınlarla güçlü dayanışmamızı göstermek amacıyla bir aradayız.
"KADINA VE ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE EN ÖN SAFTA YER ALACAĞIM"
Öncelikle kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybeden tüm kardeşlerimize Cenab-ı Allah'tan gani gani rahmet diliyorum. Aynı şekilde şiddete uğramış, yaşadığı travmalar sebebiyle sıkıntı çekmiş, kadınlık onuru incinmiş tüm hanım kardeşlerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Konuşmamın hemen başında bir noktanın altını önemle çiziyorum; gerek Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, gerekse iki kız evladı babası olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede en ön safta yer alacağımın bilinmesini isterim.
"KADINA EL KALDIRANIN ELİ DE VİCDANI DA KARARMIŞTIR"
Eşref-i mahlukat olan insana, hele hele kadına ve çocuğa karşı şiddet bir insanlık suçudur, insanlığa ihanettir. Kadına el kaldıranın eli de vicdanı da kararmıştır.
Akıl, vicdan, ahlak ve izan sahibi hiçbir erkeğin de anne, eş, kardeş, evlat olarak hayatı paylaştığı kadınlara karşı menfi bir tutum içinde olması düşünülemez.
"KADINLAR İTİRAZLARINI YÜKSELTTİKÇE, DEĞİŞİM DAHA HIZLI GERÇEKLEŞECEKTİR"
'Önce insan' diyen, devlet felsefesinin temeline insanı yerleştiren, özellikle de cenneti annelerin ayakları altına seren bir inancın mensupları olarak böylesi bir tavır zaten bize yakışmaz. Bu konuda siyasi hayatım boyunca büyük bir hassasiyet ve kararlılık içinde oldum. İnşallah bundan geri adım atmayacağız.
Kadınların da kendi meselelerine daha fazla sahip çıktığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Her türlü şiddetin mağduru olan kadınlar itirazlarını yükselttikçe, inşallah değişim çok daha hızlı gerçekleşecektir. Sizler bu şekilde sağlam ve dirayetli durdukça, biz de sizden aldığımız güç, cesaret ve ilhamla çok daha ileri adımlar atmayı sürdüreceğiz.
"AVRUPA ÜLKELERİNİN YAPAMADIĞI DÜZENLEMELERİ HAYATA GEÇİRMİŞ BİR ÜLKEYİZ"
Değerli hanımefendiler, çok değerli kardeşlerim; açıkça söylemek gerekirse, kadına ve çocuğa şiddet sorununu rakamlar veya istatistikler üzerinden konuşmayı doğru bulmuyorum. Bunun sebebi, Türkiye'nin bu meselede başkalarına kıyasla daha kötü bir durumda olması değildir. Tam tersine, Avrupa ülkelerine göre biz çok çok ilerideyiz.
Bize örnek gösterilen Avrupa ülkelerinin yapmadığı, yapamadığı önleyici ve koruyucu düzenlemeleri hayata geçirmiş bir ülkeyiz.
"MESELE İSTATİSTİKLER DEĞİLDİR, ESAS MESELE CANDIR"
Kadınlarla birlikte verdiğimiz mücadele sayesinde bu alanda büyük bir paradigma değişimine imza attık. Birazdan hukuki, idari ve iş hayatında yaptığımız düzenlemeleri sizlerle kısaca paylaşacağım.
Burada mesele asla istatistikler veya istatistiki oranlar değildir. Burada esas mesele candır; yaratılmışların en şereflisi olan insandır. Merhum Neşet Ertaş'ın 'Kadınlar insandır, biz insanoğlu' dediği o yüce ruhtur.
"TEK BİR KAYIP BİLE ÇOKTUR"
Bir defa şunun anlaşılmasını isterim; tek bir hanım kardeşimiz bile şiddete uğruyor, şiddet kurbanı oluyorsa bu, bizim için küçük kıyametin koptuğunun habercisidir.
Gazetelerde okuduğumuz haberlerde, seyrettiğimiz her bir şiddet olayının aslında yarım kalmış bir insan hikâyesine, öksüz kalmış bir çocuğa, evlat acısı hiç dinmeyen anne babaya, sönüp giden hayallere tekabül ettiğini aklımızdan bir an olsun çıkaramayız. Tek bir kayıp bile çoktur.
"ŞİDDETİ SIFIRLAYAMAMANIN ÜZÜNTÜSÜNÜ HER MÜESSİF OLAYDA HİSSEDİYORUZ"
İstatistikler arasında kaybolmasına müsaade edilmeyecek kadar değerlidir. Biz meseleye bu zaviyeden, yani tamamen insan merkezli bakıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede elde ettiğimiz tüm başarılara rağmen, şiddeti sıfırlayamamanın üzüntüsünü her müessif olayda hissediyoruz.
Kıymetli misafirlerimiz, elbette bunları açık yüreklilikle ifade ederken şu gerçeğin de farkındayız; dünyada her gün binlerce insan, bilhassa kadın ve çocuklar, farklı sebeplerle fiziki ya da psikolojik şiddete uğruyor.
"GAZZE'DE ŞEHİT OLAN 70 BİN FİLİSTİNLİNİN ÜÇTE İKİSİNİ KADIN VE ÇOCUKLAR OLUŞTURUYOR"
Örneğin Avrupa'da her yıl 2 bin 300 kadın, eşleri veya eski eşleri tarafından acımasızca öldürülüyor. Keza çatışma ve savaşların yükünü de en fazla kadın ve çocuklar çekiyor.
İsrail'in son iki yılda Gazze'de katlettiği çocukların sayısı 20 binin üzerinde. Gazze soykırımında şehit olan 70 bin Filistinlinin üçte ikisini maalesef kadın ve çocuklar oluşturuyor.