Türkgün | Gündem | Mehmet Uçum’dan dikkat çeken tespit: “Terörsüz Türkiye komisyonu tarihe geçebilir”

Mehmet Uçum’dan dikkat çeken tespit: “Terörsüz Türkiye komisyonu tarihe geçebilir”

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, TBMM bünyesinde kurulması planlanan “Terörsüz Türkiye” komisyonunu önemli bir girişim olarak nitelendirerek, doğru amaç ve yüksek mutabakatla tarihe geçebileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, TBMM bünyesinde kurulması planlanan “Terörsüz Türkiye” komisyonunu önemli bir girişim olarak nitelendirerek, doğru amaç ve yüksek mutabakatla tarihe geçebileceğini söyledi.

MUHABİR: Beybin Usanmaz

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, TBMM bünyesinde kurulması planlanan “Terörsüz Türkiye” komisyonuna ilişkin sosyal medya platformu X’ten önemli açıklamalarda bulundu.

"AMACA UYGUN ÇALIŞMALARLA BU KOMİSYON TARİHİ OLABİLİR”

Komisyonun siyasi ve hukuki perspektiflerle tavsiye raporu hazırlayacağını ifade eden Uçum, yürürlükteki kuralların pozitif hukuku oluşturduğunu, meşruiyet kaynağının ise esas belirleyici olduğunu vurgulayarak, “Öncelikle belirtelimki Terörsüz Türkiye yolunda TBMM bünyesinde kurulmakta olan komisyon çok kıymetli bir girişimdir. Doğru amaç tanımı, amaca uygun çalışmalar ve yüksek mutabakat halinde tarihe geçecek bir komisyon olabilir. Komisyonun esas olarak siyasi ve hukuki perspektifler konusunda bir tavsiye raporu çıkaracağı bekleniyor. Başarılar diliyoruz. Literatürde yürürlükteki kurallara pozitif (olan) hukuk denir. Olması gereken hukuk ayrı bir konudur. Anayasa, yasalar ve yürürlükteki diğer tüm hukuk kuralları pozitif hukuku oluşturur. Kısaca pozitif hukukun şekli tanımı mevcut hukuk düzenidir. Pozitif hukukun esası yönünden ise meşruiyet kaynağının tanımlanması gerekir.” dedi.

“ADALET HUKUKUN KAYNAĞIDIR”

Uçum, hukuksal pozitivizmin hukuk ile adalet arasında doğrudan bağ kurmadığını belirterek, şunları kaydetti:

“Hukuksal pozitivizm hukuk ile adalet ve ahlak arasında doğrudan ilişki olmadığını ileri sürer. Hukukun meşruiyeti sadece kural koyucunun iradesine veya devletin egemenlik yetkisine dayandırılır. Hukuk yaratma ve uygulama gücünü metafizik unsurlardan arındırmak hedefiyle ortaya çıkan hukuksal pozitivizm, beraberinde otoriter ve totaliter sistemlerin baskıcı norm üretimine meşruiyet kazandıran bir anlayış da getirmiştir. Hukuksal pozitivizmin karşısında yer alan yaklaşım doğal hukuktur. Doğal hukukun meşruiyet ölçüsü adalettir. Adalet aynı zamanda hukukun kaynağıdır. Norm adaletten doğar ve adalete ulaşmak için uygulanır. Demokratik hukuk sistemleri genellikle karma yapıda görülür. Bu yapılar doğal hukuka ne kadar yakınsa o kadar özgürlükçü ve adil sayılır. Hukuksal pozitivizme aşırı yakınlığın ise adaletten uzaklaşma riskini artıracağı kabul edilir.”

“KURAL FETİŞİZMİ DE KEYFİLİK DOĞURUR”

Hukuka dair meşruiyet tartışmalarında artık klasik hukuksal pozitivizm-doğal hukuk ayrımının yetersiz kaldığını belirten Uçum, “Ancak hukuksal pozitivizm-doğal hukuk ayrımı meşruiyetin kaynağı için hep yetersiz kalmıştır. Hele bu ayrım günümüzde çok anlam ifade etmez. Çünkü asıl konu hukuksal pozitivizm ve doğal hukuk ayrımı değil, pozitif hukuk-politik hukuku ayrımıdır. Bir siyasal rejimin sadece norm düzenine sahip olması o rejimi hukuk düzeni yapmaz. Norm düzeninin arkasındaki felsefeye göre ilgili rejime hukuk düzeni yahut kanun düzeni denir. Politik hukuk burada devreye girer. Bir norm düzeninin hangi hukuk siyasetine göre şekillendirildiği sorunu politik hukukun konusunu oluşturur. Herhangi bir yasal düzenlemeyi veya değişikliği sadece normun sözüne ya da amacına göre ele almak yetmez. Normun toplum, siyaset, hukuk bağlamında ne ifade ettiğini tespit etmek gerekir. Hukuku sadece norm düzeyinde görmek ve yalnızca norm olarak analiz etmek kural fetişizmine yol açar. Nasıl ki kural güvencesi göz ardı edildiğinde kuralsızlık yüzünden keyfilik başlarsa, kurallar fetişleştirildiğinde de baskıcı kurallar yüzünden keyfilik doğar.” ifadelerine yer verdi.

“TOPLUMSAL MEŞRUİYETE DAYANMAYAN HUKUK, OTORİTERLİĞE KAPI AÇAR”

Uçum, sözlerini şu şekilde devam ettirdi:

“Meşruiyeti sadece devlette ve kurumlarında gören politik hukuk anlayışı fetişist siyasal sistemler üretir. Fetişizmden ise demokratik değil otoriter yapılar çıkar. Oysa doğrusu devletin esasına ve işleyişine ilişkin hukukun üretiminde millete, halka ve topluma dayanan bir politik hukuk anlayışıdır. Bu anlayışta kural fetişizmine karşı güvence toplumsal meşruiyete dayanan siyasetin (seçilmiş meclisin) ürettiği hukuktur. Kuralsızlığa karşı güvence ise fonksiyonel kuvvetler ayrılığına sahip demokratik hukuk devletidir. Toplumsal meşruiyete sahip pozitif hukuk üretiminin süreci ve aşamaları bir yönteme dayanır. Her sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik olgunun hukuksal bir yönü vardır. Norm ihtiyacının objektif tespiti ancak olguların hukuksal yönleri yani genel hukuksal olgu üzerinden yapılabilir. Genel hukuksal olguların analiziyle tespit edilen norm ihtiyacı için bir hukuk siyaseti geliştirilir. Doğru hukuk siyaseti üzerinden somut hukuk normuna geçiş için bir sentez yapılır. Böylece pozitif hukuka dönüşebilecek bir norm önerisi ortaya çıkar. Bu sürecin tamamı politik hukuk faaliyetidir. Her pozitif hukuk normunda mündemiç bir politik hukuk bakışı vardır.”

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...