Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
İşte lider Bahçeli'nin yaptığı konuşmadan satır başları:
"Süper güç Türkiye’nin amacındayız"
Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp ne güzel de söylemişti:
“Tarih gösteriyor ki, muvaffakiyet daima doğruluğun mükafatıdır.”
Şükürler olsun ki, fikrimiz doğrudur, hedeflerimiz doğrudur, mücadelemiz doğrudur, tarafımız doğrudur, tavrımız doğrudur, tarzımız doğrudur, bihakkın varlığımız dosdoğrudur.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz, biz Türkiye’yiz, biz Türk milletiyiz.
Kapalı devre siyasetin sınırlarını aşmak,
Çevrim içi söylemlerin alanını genele yaymak istiyoruz.
Kapımızı örtüp perdelerimizi indiremeyiz.
Başkasının yangınıyla kendi evimizi ısıtamayız.
Göze batmaktan ziyade gönülde kalmanın arayışındayız.
Huzurlu Türkiye’nin ardındayız.
Süper güç Türkiye’nin amacındayız.
Türkiye Yüzyılını inşa ve ihya etmenin arzusundayız.
Milli birlik ve dayanışmamızı güçlendirmenin çabasındayız.
Terörsüz Türkiye’ye ulaşmanın azim ve kararlığındayız.
Ülkemizin güvenliği tehlikeye düşerse kim benim önüme düşecek sorusunun cevabını iyi biliyoruz.
Milletimin bekası tehdit altına girerse, kimin milli kimliğin, huzurun, barışın güvencesi olacağını iyi biliyoruz.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı’nın milletimizin aradığı bu soruların cevapları konusunda doğrudan güvendiği yegane adres olduğunun sonuna kadar da bilincindeyiz.
Çünkü milletimizin çarpan nabzını her şeyimizle hissediyoruz.
"Milletin sesine kulak vermek erdem ve empati gerektirir"
Bir defasında, bayrak şairimiz Merhum Arif Nihat Asya’ya trende ve vapurda neden hep üçüncü mevkide yolculuk yaptığını sormuşlardı.
O da şöyle cevap vermişti:
“Ben, halkın arasına oturarak, onların konuşmalarına, atasözlerine kulak veririm.
Öfkelerini, sevinçlerini dinlerim.
Bir köşede gözlerim kapalı gibi dururum, ama kulağım onlardadır.”
Hiç kuşkusuz bir düşünce insanını ölümsüzleştiren ve o’nu “Bayrak” şairi yapan hikmet elbette buradadır. Milletin sesine kulak vermek, bu sesi şuurla duyup hissetmek her şeyden evvel zamanlar üstü erdem ve empati gerektirir. Bunun yanında, soylu bir tarihe bağlılık, millete mensubiyet kıvancı hayati önem ve değerdedir.
Bu yüzden diyoruz ki;
İnsan için, aile için, millet için, ülkemiz için yapacaklarımızın, söylediklerimizin, en az yaptıklarımız kadar etkili olması gerekmektedir.
Bu kapsamda atacağımız her adım;
Azdan çoğa,
Basitten karmaşığa,
Küçükten büyüğe doğrudur.
Bireyden topluma,
İnsandan millete,
Milletten devlete doğrudur.
Özgürlükten güvenliğe,
Hakkaniyetten adalete,
Adaletten eşitliğe doğrudur.
İşsizden işliye,
Çalışmayandan çalışana,
Üretmeyenden üretene doğrudur.
Susandan konuşana,
Durandan yürüyene,
Yürüyenden koşana doğrudur.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı; tıpkı bir zembereğin saatte oynadığı fonksiyonu daha genel manada millet varlığını ilerletmek maksadıyla yerine getirecektir, sevindirici olanı da getirmektedir.
Bu sağlanabildiğinde, tıkır tıkır işleyen bir insani ve hukuki düzen biteviye işleyip duracaktır. Ama önce buna yürekten inanmak lazımdır. Bu bir ütopya değildir. Bir kere başarmış olanın yeniden başarma ihtimalinin hiç yapmamış olana göre çok fazla olduğunu biliyoruz.
Hedefimiz, döneminin şartlarında benzerlerini ecdadımızın başardığı tarihi nizamın çağdaş bir yansımasıdır. Çünkü Büyük Atatürk’ün tanımladığı gibi “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.” Yeter ki bu cevheri işleyecek ve ilerletecek siyaset ustalığına, akıl ve ahlak olgunluğuna ulaşabilsin.