Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, Muğla İl Başkanlığının açılışı dolayısıyla bulunduğu Muğla’da yazılı bir açıklama yaptı.
Yalçın açıklamasında, MHP’nin 56 yılı aşkın siyasi geçmişi boyunca istikrar, güven ve çözüm üreten bir siyaset anlayışıyla hareket ettiğini vurgulayarak, partinin hiçbir zaman günü kurtaran politikalara sapmadığını, aksine gündem belirleyen bir rol üstlendiğini ifade etti. MHP’nin kavga ve çatışma yerine siyasi diyalog ve uzlaşmayı öncelediğini belirten Yalçın, zor dönemlerde milletin yanında durarak en ağır sorumlulukları üstlendiğini söyledi.
Terörle siyaset yapan çevrelerin bu süreçle birlikte etkisiz kaldı
Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde başlatılan “Terörsüz Türkiye” hamlesinin, MHP’nin köklü siyasi misyonunun doğal bir sonucu olduğunu dile getiren Yalçın, bu adımın Türkiye’de kırk yılı aşan bir kısır döngüyü sona erdirdiğini ve demokrasinin daha sağlıklı bir istikamete yöneldiğini savundu. Terörle siyaset yapan çevrelerin bu süreçle birlikte etkisiz kaldığını belirten Yalçın, söz konusu hamlenin bazı kesimleri rahatsız ettiğini ifade etti.
MHP'li Semih Yalçın'ın açıklamasının tamamı:
Bildiğiniz üzere, 56 yılı aşan Türk siyasi hayatında etkin ama yapıcı, müteyakkız ama sabırlı, tavizsiz ama hoşgörülü bir siyaset anlayışıyla hareket eden MHP; istikrar ve güvenin adresi olmuştur. MHP; politik yetersizlik ve kısırlığa asla duçar olmamış, daima çözüm ve fikir üreten bir konumda bulunmuştur. Eyyamcılıkla asla vakit zayi etmemiş, bilakis gündem oluşturup gündemi tayin etmiştir. Engelleri aşan, zorlukları ortadan kaldıran bir azimle hareket etmiştir. Kimi zaman ezberleri bozmuş, kimi zaman da hakkındaki ön yargıları ortadan kaldıran şaşırtıcı adımlar atarak siyasi hayatımıza katkıda bulunmuştur. Kavga ve çatışma kültürünün değil, siyasi diyalog ve uzlaşma ikliminin egemen kılınmasına çaba göstermiştir.
Zor günlerde yol arkadaşı, kara günlerde dost olmuştur
“İyi” kelimesiyle halkı kandıran yalancı siyaset bezirgânlarına inat, gerçek iyilik ve doğruluğun timsali olmuştur. Türkiye’nin badireli günlerinde MHP, cesaretle öne çıkarak en büyük sorumlulukları üstlenmiş, en ağır yüklerin altına seve seve girmiştir. Ardından gittiği ülküsü gereği, varlığını ve kadrolarını, ülkesinin ve milletinin huzur ve refahına, esenlik ve emniyetine adamıştır. İçeriden ve dışarıdan varlığımıza yönelen tehditlerin karşısına sıra dağlar gibi dikilmiş, yıkıcı sarsıntıların atlatılması için gövdesini siper etmiştir.
MHP, dün neyse bugün de aynı şekilde tutarlı bir parti olarak yoluna devam etmekte
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin başlattığı Terörsüz Türkiye hamlesi de tafsil ettiğimiz çok yönlü siyasi misyon ve vizyonun doğal yansımasıdır. Terörsüz Türkiye hamlesi, birçok alanda birçok şeyi değiştirmiştir. Bazı taşlar yerinden oynamış, bazı tezgâhlar yıkılmıştır. Kırk yılı aşan bir kısır döngü sona ermiş, demokrasimiz mesut bir istikamete doğru ilerlemeye başlamıştır. Siyasetteki bilindik ezberlerle birlikte terör baronlarının da oyunu bozulmuş, taşeronları işsiz kalmıştır. Sayın Genel Başkanımız çıtayı öylesine yükseğe koymuştur ki bırakınız o çıtayı aşmayı, oraya yaklaşacak şecaat ve cesareti gösteremeyenler, var güçleriyle oyunbozanlık etmeye başlamıştır. Gerek Sayın Genel Başkanımız ve gerekse MHP, Terörsüz Türkiye gayretleri yüzünden Cumhur İttifakının tutarlı bir üyesi olarak haksız ve alçakça saldırılara maruz kalmıştır. Terörsüz Türkiye ülkemiz ve milletimiz açısından öylesine isabetli adımdır ki muhalif çevreler tarafından anlaşılmadan, anlaşılmak istenmeden karalama kampanyalarıyla, en ağır suçlamalarla karşılanmıştır. Terörsüz Türkiye adımına, evvelemirde ellerindeki istismar vasıtaları bitenler karşı çıkmışlardır. MHP’nin siyasetteki dominant, etkin ama bir o kadar da yapıcı rolünden rahatsız olanlar muhalif olmuşlardır. Siyaset anlayışlarını karşıtlık, karalama, yalan ve entrika üzerine inşa edenler olumsuz tepki vermişlerdir. Terörsüz Türkiye’yi, fitne ve tefrikayı politik misyon edinenler reddetmişlerdir. Üstelik Sayın Genel Başkanımız ve partimize en ağır eleştirilerle saldırılmış, özellikle sosyal medya üzerinden aleyhimizde hakaret ve küfür dolu kampanyalar başlatılmıştır.
MHP ve Milliyetçi-Ülkücü Hareket davaya ve millete ihanetle suçlanmıştır
Hâlbuki asıl ihanet, Terörsüz Türkiye’nin aleyhinde bulunmaktır. Çünkü, Terörsüz Türkiye adımı, Türk milliyetçilerinin lideri tarafından sosyal barışı temin ve terörü bitirmek için bulunmuş âkil bir çözüm yoludur. Yollara yeni şehitler kervanının dizilmemesi, yeni gazilerin çıkmaması; ülke kaynaklarının terörle mücadeleye değil, milletimizin refahına harcanması için düşünülmüş bilgece hâl çaresidir. Elbette iç barışı sağlamak yeterli değildir. Sınırlarımızın dışındaki bataklıkların da kurutulması elzemdir. Bu bağlamda, PKK’nın Suriye kolu SDG, henüz yola getirilememiştir. Güney hudutlarımızdaki güvenlik tehdidi devam etmektedir. Elbette önce diplomasi yolundan gidilecektir. Nasihate başvurulacaktır. Lakin nush ile uslanmayan takdir değil, tekdir edilecektir. Tekdirle hizaya gelmeyenin hakkıysa kötektir. Türkiye, yola gelmeyenlerin hakkından gelecek irade ve kudrete maliktir.
Türkiye; PKK’nın Suriye kolunu da, DEAŞ ve FETÖ gibi bütün öteki terör unsurlarını da sonsuza kadar bertaraf edecek güçtedir. Türkiye; varlığına yönelik bütün tehditleri ortadan kaldıracak, bütün tehlikeleri yok edecek dirayettedir. Nasihatten, diplomasiden anlamayanların akıbeti elbette yok olmaktır. Burada Türk milleti adına asıl dirayeti göstermesi gereken merci, siyasi iradedir. Siyasi irade zaten gereğini eksiksiz yerine getirmektedir. Siyasi iradeye, bütün meşru siyasi parti ve hukuki oluşumlar destek vermek zorundadır.
Terörsüz Türkiye, millî bir meseledir
Siyasi iradenin Terörsüz Türkiye hamlesinin, öncelikle Türk milliyetçileri tarafından desteklenmesi gereklidir. Türk milliyetçilerinin mızıklanma ve çeşitli bahanelere sığınma lüksü yoktur. Türk milliyetçisi olduğunu iddia edip sonra da yıkım ekibine dâhil olmaksa ihanetle eşdeğerdir. Asıl ihanet; öldük, bittik, yıkıldık palavralarıyla milletimizi ümitsizliğe sevk etmektir. Asıl ihanet, tabansızca halka korku ve nevmidi aşılamaktır. Felaket tellallığıdır. Hakiki ihanet; toplumsal barışa, terörü bitirme çabalarına karşı çıkmaktır. Gerçek ihanet, dışarıda daha güçlü olmak için iç barışı temin etme çabalarını kösteklemektir. Türk milliyetçiliği davasının jargonunda ümitsizliğe, karamsarlığa, korkuya yer yoktur. Milletimiz ve devletimiz her türlü iç ve dış tehdidi bertaraf edecek kudrettedir. Bunun aksini savunmak, bir Türk milliyetçisi için züldür. Yıkıldık, öldük, bittik, ihanete uğradık gibi karamsar, korkak ve maksatlı söylemler; düşmanlarımızın emellerine hizmet etmekten başka işe yaramaz. Türk milliyetçileri, iktidara gelemedikleri için sürekli ülkesini karalayan, halka panik ve yeis aşılamaya çalışan solcu siyasetçilerin dümen suyunda gidemez. Karalama ve karamsarlık; Türk milliyetçilerinin mayasına, cibilliyetine uygun değildir. Solun ve bilhassa CHP’nin ağzıyla siyaset yapmak, Türk milliyetçileri için ayıptır, utanılacak bir iştir. Türk milletinin varoluş refleksini, beka azmini yok saymak; halkı özgüven eksikliği ve aşağılık duygusuna sevk etmek, Türk milliyetçilerinin harcı olamaz. Her Türk milliyetçisi bir iman, azim ve kararlılık abidesidir.
CHP yanlısı medya da yangına körükle gitmektedir
Milliyetçi camiadan ayrışan bugünkü tatlı su milliyetçilerinin ve CHP’deki ulusalcıların halka yaymaya çalıştığı karamsarlık, mandacılıktan daha beter bir dalalettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalacağına dair Atatürk’ün vasiyeti, kurucusu olduğu CHP’de çok çabuk unutulmuştur. Bizdeki kötümser söylemlerin, riyakâr fakirlik edebiyatının arkasında Türk solunun iflah olmaz politika anlayışı yatmaktadır. Kendi devletini karalayan, kendi milletine güvensizlik ve aşağılık duygusu aşılayan siyaset telakkisi, solcu partilerin geleneğidir. CHP yanlısı medya da yangına körükle gitmektedir. Halk TV, Sözcü TV gibi kanallara, Cumhuriyet gazetesine ve onların medyadaki benzerlerine bakınız. Hepsi hemen her gün, destekledikleri CHP ve İP gibi partilerin tabanına ümitsizlik, karamsarlık, güvensizlik ve korku aşılamaktadır. Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada yükselişinden tek kelimeyle söz edilmemektedir. Barış diplomasisindeki başarılarından bahsedilmemektedir. Savunma sanayiindeki dudak ısırtan başarılarımız ve bağımsızlık hamlelerimiz görmezden gelinmektedir. Jeopolitik ve jeostratejik konumumuzun artıları ve getirileri yok sayılmaktadır. Ülkemizin sahip olduğu büyük devlet potansiyeli göz ardı edilmektedir. Türkiye’nin bir oyun kurucu bir caydırıcı güç merkezi hâline gelmesi gözlerden uzak tutulmaya çalışılmaktadır.
CHP, İP ve bunların medyadaki sazcılarına bakarsanız, Türkiye batmaktadır
CHP ve İP gibi muhalif partilerini, gerçekleri saptırmaya yalan ve entrikaya sevk eden; Türkiye’nin kaydettiği gelişmelerin, elde ettiği başarıların oya tahvil edilmesi korkusudur. Bu yüzden halkın gerçekleri görmesi engellemeye çalışılmaktadır. Kamuoyu bilerek yanıltılmakta, halk aldatılmak istenmektedir. Oysa tam tersine Türkiye yükselen bir değerdir. Türkiye artık hem bölgesinde ve hem de dünyada yeni oyun kurucu, yeni küresel aktör mevkiine yükselmiştir. Üstelik Terörsüz Türkiye tam olarak hedefine ulaştığında, ülkemizin eli daha da güçlenecektir. Yıllardır emperyalizmin ayağımıza vurduğu prangalar çıkarılmış olacaktır.