Kıbrıs'ta Akıncı'yı destekleyen sol partiler ve CTP zihniyeti, Anastasiyadis’i koruyan, kollayan ve hak veren açıklamalar yapıyorlar. Bunları görmezden, duymazdan gelemeyiz. Kıbrıs, sadece bir ada değil, Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığının teminatıdır.  

Türkiye ekonomik sorunlar, dışarıdan gelen baskılar ve terörle uğraşırken Doğu Akdeniz’de, Yunanistan’da ve Kıbrıs’ta sabrımızı zorlayan gelişmeler yaşanıyor. Her ne kadar gündemde olmasa da, bu konular Türkiye için hayati önemdedir ve hiçbir şekilde ihmal edilemez.

Yunanistan Başbakanı Çipras’ın 12 mil tahrikine, Akdeniz’deki doğal kaynakların üzerine oturma gayretleri eklenmiş durumda. Bu kadarla da kalmıyor, Kıbrıs’ta ilginç şeyler oluyor.  Rumların başkanı Anastasiadis, artık çok iyi bildiğimiz açıklamaların yine tekrarladı ve Türklerin olmadığı bir ada hayali için yeni adımlar atılmasını istedi. Asıl acı olan KKTC’den de Anastasiadis’i tamamlayan açıklamaların gelmesidir. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı,adada daha iyi ve güzel bir gelecek için önümüzdeki günlerin hareketli geçeceğini söylerken, neyi kastediyor, ne anlatmaya çalışıyor?

  AKDENİZ’DEKİ HAKLARIMIZ

Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklar KKTC ve Türkiye yok sayılarak kullanılamaz. Leş kargalarının paylarına düşeni alabilmek için bölgeye çöreklendiklerini görüyoruz. Her ne pahasına olursa olsun buna izin veremeyiz. Nitekim, Türkiye tedbirler almıştır ve karşı hamleler yapmıştır.Akdeniz bizim dünyaya çıkış kapımız, nefes borumuzdur. Hiçbir şekilde geri adım atamayız, oynan oyunları görmezden gelemeyiz ve haklarımızdan vazgeçemeyiz. Fatih sondaj gemimizin ve Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemimizin deniz yetki alanlarımızdaki faaliyetlerine Deniz Kuvvetleri unsurlarımızın refakatinde gerektiği ve gittiği yere kadar devam etmeleri her şartta sağlanmalıdır.

  12 MİL SAVAŞ SEBEBİDİR

Yunanistan Başbakanı Çipras’ın Ege’de karasularını 12 mile çıkarma hevesi, Türkiye’nin bu denize çıkamayacak hale getirilmesi anlamına gelmektedir. Neredeyse kıyılarımıza kadar hak iddia ediyorlar. Böyle bir şeyi kabul etmeyeceğimizi dünyaya bildirmiş ve bu yönde alınacak kararı savaş sebebi sayacağımızı duyurmuştuk. Burada da en küçük bir taviz söz konusu olamaz. Aynı kararlılığı, aynı ciddiyeti sonuna kadar sürdürmek, Yunanistan tarafından bu yönde gelebilecek her hamleye anında ve gerektiği gibi karşılık vermek bir mecburiyettir. Avrupa Birliği’nin sırtında ağır bir yük olan Yunanistan, daha karnını doyuramadan Türkiye’ye kafa tutmaya yöneliyorsa, bunun bir karşılığının olacağını da bilmelidir.

  ENOSİS HAYALİ

Kıbrıs bir başka önemli ve ivedi mesele olarak önümüzde duruyor. Türk’ün öz yurdu olan Kıbrıs’ta yeni ve tehlikeli müzakere hamleleri için hazırlıklar yapılıyor. Rum Türk’süz bir Kıbrıs için yeniden harekete geçmişlerdir. Rumların Başkanı Anastasiadis’in kısa süre önce yaptığı basın toplantısında söyledikleri, adanın Yunanistan’a bağlanmasını esas alan Enosis hayallerinin yeni bir yansımasından ibarettir. Adadaki Türk varlığına hiçbir türlü tahammül edilmediği gibi, ellerinden gelse hayat hakkı dahi tanımayacaklarını her fırsatta ortaya koyuyorlar.Bunun dışında söylenenler aldatma ve oyalamadan ibarettir.  Bizi asıl üzen ve düşündüren Anastasiadis’in söylemlerinin KKTC’de de karşılık bulmasıdır.

  İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, yine tehlikeli laflar etmeye başlamıştır. Adada daha iyi ve güzel bir gelecek oluşturmaktan söz ediyor ve bunun için üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini söylüyor. Adada barış huzur içinde bir gelecek ancak ve ancak iki toplumlu, iki devletli bir çözümle mümkündür. Bunun dışında ne güzel bir gelecekten söz edilebilir, ne de orada Türk varlığına hayat hakkı tanınır.  Mustafa Akıncı var gücüyle çalışacaksa, orada Türk toplumunun geleceğini garanti edecek formül için çalışmalıdır. O formül de adadaki Türk varlığını teminat altına alacak olan iki devletli bir yapının oluşturulmasıdır.

  GARANTÖRLÜKTEN VAZGEÇEMEYİZ

Görüşmelerin ne için başlayacağı ve neler isteneceği bellidir. Çözüm diye dayatılan şeyler adadan Türk varlığının temizlenmesidir. Unutmayalım ki. Rum tarafı, adanın zaman içinde Rumlara tesliminin yolunu açacak olan Anan Planını dahi kabul etmedi. Anastasiadis, Türkiye'nin garantörlüğünden son derece rahatsız olduğunu söylemiş ve ilk şart olarak bundan vazgeçilmesini öne sürmüştür. Türk askerinin adadan çekilmesi talep ediliyor. Bunun kabulü mümkün değildir. Verilecek en küçük bir taviz, geri dönüşü imkansız ağır sonuçlara yol açacaktır. Türkiye'nin garantörlüğü olmazsa, 10 seneye kalmadan Kıbrıs'ın Girit olacağı muhakkaktır.

  AKINCI ZİHNİYETİNE GÜVENİLEMEZ

Kıbrıs'ta Akıncı'yı destekleyen sol partiler ve CTP zihniyeti, Anastasiyadis’i koruyan, kollayan ve hak veren açıklamalar yapıyorlar. Bunları görmezden, duymazdan gelemeyiz.Türkiye, bu konuda daha dikkatli olmalı ve gerektiğinde müdahale edeceğini her zaman hissettirmelidir. Akıncı zihniyetine güvenmek imkansızdır. Kıbrıs, sadece bir ada değil, Türkiye’nin Akdeniz’deki varlığının teminatıdır.  Kıbrıs’da verilecek bir taviz Ege’de emsal oluşturur. Bununla da kalmaz, Türkiye ile meselesi olan herkesi heveslendirir ve azdırır.  Kıbrıs Türklüğün son kalesidir. Bu kaleyi korumak ve yaşatmak her Türkün namus borcudur.