Milli Mücadele gizli gruplarının ilk ve en önemlisi olan Karakol Cemiyeti, İttihat ve Terakki’nin bir organizasyonu olarak Enver ve Talat paşaların talimatıyla Mütareke’nin imzalanmasından hemen sonra, Kasım 1918’de kurulmuştur. Kurucular arasında Kara Kemal ile askeri kanadında öne çıkan Albay Kara Vasıf Bey bulunmakta.

30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri’nin fiili işgaline uğrayan İstanbul’da, hükümetin etkisinin giderek azalması, Türk milletini, haklarını korumak ve meşru müdafaada bulunmak için örgütlenmeye zorlamıştır. Bu örgütlenmede Teşkilat-ı Mahsusa’nın alt yapısı önemli bir rol oynamıştır. Mütareke döneminde faaliyet gösterecek ve Milli Mücadele’yi destekleyecek olan “gizli grupların” çalışmalarında asker ağırlıklı derin bir Teşkilat-ı Mahsusa geleneği ve etkisi hissedilecektir.

İşgal güçleri, İstanbul, azınlıkları koruma ve özellikle Anadolu’ya yapılacak her türlü istihbarat
ve yardımı önlemek bakımından şiddetli tedbirler almışlardır. Buna karşılık bazı vatanperver ve milliyetçi unsurlar da İstanbul’da, Anadolu hesabına istihbarat yapmak, harp malzemesi kaçırmak, subay, memur ve aydınları göndermek gibi hususlarda mümkün olan he türlü yardımı yapabilmek üzere “gizli teşekküller” kurmuşlardır.

Bu dönemde İstanbul’da kurulup faaliyette bulunan geniş anlamıyla istihbarat sahasında çalışan üç ana grup bulunuyordu: Karakol Cemiyeti (Zabitan ve Yavuz Grupları), Felah Grubu ve M. M. Grubu. 16 Mart 1920’de İstanbul’un resmen işgali ile dağılan Karakol Cemiyeti’nin yerine Felah Grubu oluşturulacak ve öne çıkacaktır. Felah Grubu’ndan sonra kurulan M. M. Grubu, başarılı çalışmalar yapmakla birlikte Felah Grubu kadar kurumsal ve organize bir faaliyet gösterememiş ve bazen de rakip olmuştur.

Bu üç ana grubun dışında; İmalat-ı Harbiye, Muavenet-i Bahriye, Bizci, Berzenci ve Namık Grupları da İstanbul’da faaliyet gösteren gizli gruplardandı. Bu son grupların çalışmaları genel anlamda istihbarat faaliyetlerinden daha çok “silah sevkiyatı” üzerine yoğunlaşmış idi. Yapılan araştırmalara göre Namık Grubu’nun yaptığı bir sevkiyat sonrası kapandığı, diğer grupların ise başlangıçta Felah Grubu’na bilgi ve eleman desteği verdikleri, sonrasında da Felah Grubu kadro ve teşkilatına dahil oldukları görülmektedir.

Milli Mücadele gizli gruplarının ilk ve en önemlisi olan Karakol Cemiyeti, İttihat ve Terakki’nin bir organizasyonu olarak Enver ve Talat Paşaların talimatıyla Mütareke’nin imzalanmasından hemen sonra, Kasım 1918’de kurulmuştur. Kurucular arasında İttihat ve Terakki’nin sivil kanadında öne çıkan Kara Kemal ile askeri kanadında öne çıkan Albay Kara Vasıf Bey bulunmaktadır. Kuruluş  ve teşkilatlanma aşamasında rol alan önemli isimler arasında sonradan kurulacak olan diğer gizli kuruluşların kadrolarında da önemli görevlere gelecek olan pek çok isim vardır: Eski İaşe Nazırı Kara Kemal, KurmayAlbay Kara Vasıf, Emekli Yüzbaşı Baha Said, Albay Galatalı Şevket, Yenibahçeli Ahmet Şükrü Bey (Oğuz), Halil Paşa (Kut), Dr. Abdülhak Adnan (Adıvar), Kel Ali (Çetinkaya), Çerkez Reşit, Dava Vekili Refik İsmail, Sevkiyatçı Ali Rıza (Bebe), Kurmay Yarbay Kemalettin Sami (Gökçe), Kurmay Albay Edip Servet (Tör), Piyade Yarbay Japon Rıza, Kurmay Yarbay Çolak Selahattin, Süvari Yarbay Hüsamettin (Ertürk), Emin Ali, Topkapılı Mehmet Bey. Bunların önemli kısmının zamanın “İttihatçı” olarak bilinen şahsiyetleri olduğu görülmektedir.

Karakol Cemiyeti, hücre sistemine göre örgütlenmiş, hücre üyeleri ad yerine numara ile kodlandırılmışlardır. Üyeler, 55, 88 veya 555 gibi kodlar ile tanınmaktadır. Ayrıca bazı şahıslara kod isimleri de verilmiştir. Mesela Mustafa Kemal (Atatürk) “Nuh”, Galatalı Şevket “İsa”, Kara Vasıf “Cengiz” ve Ali Fuat (Cebesoy) “Musa” olarak anılmıştır.

TEKKELERDEN DESTEK

Cemiyet, din adamları ve dini kurumlardan da büyük ölçüde yararlanmıştır. Burada, dini kurumların hilafet ve saltanata bağlılıkları dolayısıyla herhangi bir olaya karışmayacaklarını düşünen işgal güçlerinin bu gafletinden faydalanılmıştır. Merdivenköy’deki Bektaşi Tekkesi, Üsküdar Sultan Tepesi’ndeki Özbekler Tekkesi Anadolu’ya gidip gelenler için menzil vazifesi görmüştür. Tekkelere merkezin parolasıyla gelen herkes kabul görmüş ve icap eden mahallere sevk edilmişlerdir.

Karakol Cemiyeti yöneticilerinin bir yandan Anadolu’nun direktifleri doğrultusunda çalışırken, diğer yandan da İttihatçı liderlerden aldığı talimatlar doğrultusunda Mustafa Kemal Paşa’nın bilgisi dışında bazı eylemlere kalkışması, işi “Geçici Türk İhtilal Hükümeti” adıyla Bolşeviklerle antlaşma yapmaya kadar götürmeleri bazı sıkıntılara yol açmıştır. Milli Mücadele’de iki başlılık yaratan bu durum otoriteyi sarsacak bir hal almış ve teşkilatın tümüyle Mustafa Kemal Paşa’ya bağlanması ve denetim altına alınması mümkün olmamıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın, Sivas’ta Kongre sırasında görüştüğü Kara Vasıf Bey’e, “Karakol teşkilatı rumuzuyla, talimatıyla ve hatta şahıslarıyla tarafımızdan ilga ve iptal edilmiştir…” emrine rağmen cemiyet faaliyetlerine devam etmiştir.

Cemiyet ile Anadolu arasındaki bu gergin ilişkiler sürmekte iken, 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali üzerine cemiyet dağılmış, mühim simalar tutuklanarak Bekirağa Bölüğü’ne götürülmüş,, bir kısmı ise Anadolu’ya geçmiştir. İstanbul’da kalan cemiyet üyelerinden Yüzbaşı Emin Ali Bey ikinci bir Karakol Cemiyeti’ni oluşturma girişimlerinde bulunduysa da başarılı olamamıştır. Cemiyet’in Üsküdar Şube Reisi olan Kurmay Yarbay Muğlalı Mustafa Bey, 27 Ekim 1920’de “Zabitan Grubu”nu kurmuştur. Bu grup Karakol Cemiyeti’nin mührünü kullanmaya devam etmiştir.

ÜNLÜ CASUSA İDAM

Zabitan Grubu, Anadolu’ya istihbarat temini, subay, silah ve cephane sevkiyatı konularında önemli hizmetler vermiş ise de belirli bir tarihten sonra Ankara tarafından aynı tarihlerde kurulan “Felah Grubu” ile çatışmaya, rekabet etmeye başlamıştır. Bunlar tarafından Anadolu’ya gönderilen bazı subay ve şahısların İngiliz Casusu çıkması Grubun gözden düşmesine yol açmıştır. Mesela sonradan idam edilen ünlü İngiliz casusu Hintli Mustafa Sagir, Karakol mührü taşıyan bir belge ile Anadolu’ya geçmiştir. Bütün bunlardan sonra Muğlalı Mustafa Bey, grubun adını “Yavuz Grubu” olarak değiştirmiştir. Fakat Mustafa Sagir’in idamı üzerine Muğlalı Mustafa Bey’in, İstanbul’da baskıyı artıran İngilizler tarafından yakalanma tehlikesi geçirmesi üzerine Eylül 1921’de Anadolu’ya geçmesi sonrasında Yavuz Grubu’nun çalışmaları akim kalmıştır.

TBMM’nin 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanması ve Ankara Hükümeti’nin işgal altındaki İstanbul’a karşı bir güç merkezi olarak ortaya çıkmasından sonra, başta İstanbul olmak üzere ülkenin her tarafındaki gizli direniş gruplarının tek bir merkezden, Ankara’dan yönetilmesi artık bir zaruret olarak ortaya çıkmıştır. Böylelikle, Anadolu’ya subay, silah, cephane, malzeme göndermek ve istihbarat yapmak amacıyla Erkânı-ı Harbiye-yi Umumiye Riyaseti’ne bağlı olarak 20 Eylül 1920 tarihinde, “Felah Grubu”nun, “Moltke” isminden sonraki ilk oluşumu olarak İstanbul’da “Hamza Grubu” kurulmuştur. Hamza Grubu, Ankara’nın olurunu alarak kurulan ve desteklenen İstanbul’daki ilk istihbarat grubudur.

Hamza Grubu’nun kuruluşu öncesinde, grubun kurucusu olan Kurmay Yüzbaşı Çopur Neşet Bora Bey’in (Kod Adı: Ay), ünlü Prusyalı asker, Alman Genelkurmay Başkanı Helmuth Von Moltke’nin (Doğumu: 1800) ismine izafeten “Moltke” adıyla gizli bir grup kurmuş olduğu görülmektedir. Neşet Bey, 23 Eylül 1920 tarihinde İsmet Paşa’ya gönderdiği Hamza Grubu’nun kurulduğunu bildiren yazıyı “Moltke” olarak imzalamıştır. Kuruluşta Moltke ismiyle tarih sahnesine çıkan gurup, sırasıyla “Hamza”, “Mücahit”, “Muharip” ve nihayet “Felah Grubu” ismiyle faaliyetlerine devam etmiştir. Grubun “Felah” ismi Milli Mücadele’nin sonuna kadar değiştirilmeden kullanılmıştır.

GRUPLARA SIKI DENETİM

Hamza Grubu ilk teşkilatlanmasında üç şube olarak yapılanmıştır: Kurmay Yüzbaşı Seyfettin’in (Akkoç) (Kod Adı: Yıldız) sorumluluğunda bulunan istihbarat, matbuat, propaganda konularıyla ilgili Birinci Şube, aynı zamanda grubun amiri olan Kurmay Yüzbaşı Çopur Neşet Bora Bey’in (Kod Adı: Ay) sorumluluğunda bulunan ve askeri personelin sevki ile subay ve kurye temini işleriyle meşgul olan İkinci Şube, Kurmay Yüzbaşı Şakir Muzaffer Bey’in (Kod Adı: Güneş) sorumluluğunda bulunan mühimmat, sanatkâr temini ile mühimmat sevkiyatlarını ifa eden Üçüncü Şube. Grubun diğer bazı gizli grupları da içine alması üzerine şube sayısının beşe çıktığı bilinmektedir. Beşli teşkilatlanmada şubelerin başındaki sorumlular şu isimlerden oluşmuştur: 1. Şube, Kurmay Yüzbaşı Seyfettin Bey (Kod Adı: Yıldız), 2. Şube, Telgraf Yüzbaşısı Hilmi Efendi (sonra, Telgraf Yüzbaşısı Mehmet Ali Bey), 3. Şube, Kurmay Yüzbaşı Çopur Neşet Bora Bey (Kod Adı: Ay) (sonra, Kıdemli Yüzbaşı Ahmet Oğlu Hasan Fehmi Bey (Arman), 4. Şube, Kurmay Yüzbaşı Ragıp Oğlu İsmail Ekrem Bey (Baydar) (Kod Adı: Güneş), 5. Şube, Yüzbaşı Sabit Bey (Kod Adı: Işık Hadi).

Hamza Grubu’ndan Mücahit Grubu’na geçişte doğabilecek herhangi bir sıkıntı düşünülerek “Ferhat Grubu” (başında Kurmay Yüzbaşı Mustafa İzzet Bey ve Kurmay Yüzbaşı Ağnoslu Mehmet Bey var) ve “Kerimi Grubu” (başında Kurmay Yüzbaşı Kadri Bey var) ihtiyat grupları olarak oluşturulmuştur. 9 Temmuz 1921 tarihli Ankara’nın ihtiyat grubu hakkındaki emrine cevap veren Muharip Grubu, ihtiyat grubu amiri olarak Kurmay Yüzbaşı Celalettin Bey’in ismini bildirmiştir.

Muharip Grubu da teşkilat ve mensuplarını muhafaza etmiş, yalnız isim değiştirmekle yetinmiş ve “Felah” ismini almıştır. Felah Grubu da Milli Mücadele’nin sonuna kadar faaliyetine devam etmiş ve herhangi bir ihtiyat grubuna vazifesini devretmemiştir. Bu nedenle ihtiyat grubu fikri sadece bir tedbir olarak düşüncede kalmış ve uygulamaya konulamamıştır. Ferhat ve Kerimi Grupları’nın, ihtiyat grupları olarak tespit edilmelerine karşılık, Hamza Grubu, sırasıyla Mücahit, Muharip ve sonunda Felah isimlerini almıştır.

YARIN: ANADOLUYA GEÇİŞ GÜZERGAHLARI