Etme kulum, ettiğini bulun” denilmiştir

“Rüzgâr eken, fırtına biçer” denilmiştir…

“Mazlumun âhı çıkar aheste aheste” denilmiştir…

Ve hatta bir psikolojik hakikate bağlı, “Bir kere ihanet eden, hep eder” denilmiştir…

Atalar sözü”ydü bunlar ve gerçek tecrübelerin neticesiydi!

İP koptu, koltuk kavgası başladı!

**

Merhametsiz, sadakatsiz, vefasız, ahlaksız bir siyasi ikbal kavgasıydı onlarınki…

Siyaset fakiri, egosu tavan yapmış, bencil ve ne oldum delisi bir güruhun “Brütüs olma” sevdasıydı…

Devlet Ata’nın ve teşkilatların “adam sınıfına” soktukları, bir ihtirasın “robotlaşmış birer hançeri” oldular…

Teşkilat odalarında sinsice imza toplama seanslarından Esenboğa tarlalarına, oradan mahkeme salonlarına, fütursuzca açıklamalarla lidere saldırılara ve gölgesi boyunu aşmış ülkü cücelerinin omuzlarına basarak kurulan partiye kadar baştan sona bir “ihanet zincirinin meyvesi”ydi İP…

“İhanet edenler” bir bir temizlendiler, ne ülküleri kaldı ne davaları…

MHP ve Lider’e ihanet edenler, onlara da ihanet ediyordu şimdi…

Çünkü Ülkücülüğe değil, Renancılığa razıydılar…

Çünkü CIA’ci, hakaretçi trol danışmanlara bile razıydılar…

Çünkü “zillet”e kapılanıp –afedersiniz- “siyaset kabızı” oldular…

Çünkü “muta nikâhı”nın süresi bitmişti…

Çünkü “HDPKK’yı Kürtlerin siyasi temsilcisi” olarak benimsemişti…

Çünkü onca şehidin katillerine seçim özgürlüğü isteyecek arsızlığı çoktan aşmışlardı…

Çünkü bir zamanlar amansızca eleştirdikleri Y-CHP’den 15 vekil kiralayacak kadar siyasi etikten vazgeçmişlerdi…

Çünkü temel atıp koltuk verdikleri Topuklu ablaları, HDPKK’nın eski başkanıyla kahvaltıya oturacak kıvama çoktaaaan gelmişti!

Çünkü Topuklu ablaları onları reddedip “İP’i Kürt ve Zazalarla kurduk” derken, Yeniçeri ise “Biz neredeydik?” sorusuyla meşguldü!

**

Daha ikinci kongrede, ihanet erbabı koltuktakiler, ihaneti siyaset, demokrasi ve özgürlük sananları diskalifiye edivermişti…

Şimdilerde birer ikişer Topuklu ablalarına dert yanıp “ihanet”i anlatma derdindeler!

“Kahpe içerideyse, kapı kilit tutmaz” denilmiştir…

Sinsi ve alçakça projelerle iş tutanlar, birer sinsi pusulayla emek emicilerce saf dışı böyle bırakılıverirler!

Siyaset sahnesi acımasızdır…

Siyaset çöplüğü de “küçük adamların ihtiras anıları”yla doludur…

Bu dünya “taraf olmayanın bertaraf olacağı”nı öğrenememişlerin etiketleriyle doludur!

“Evine dön” çağrısına bin bir dereden su getirerek şuursuzca cevap vermeye yeltenenlerin sonudur, kongrede “üstü çizileceklerin ek listesi”

Hiç olmazsa “hazmedememe namusu”- nu gösteren üçü-beşi terk etmişti orayı…

O cesareti bile gösteremeyip kendilerine yeni menziller arayanlara denecek ne kaldı?

Bir kere ihanet eden, yine eder!

**

Bir kere başlamaya görsün, gerisi gelir…

Örgütte “liste krizi” patladı, sular durulacak gibi değil…

Partinin genel başkan yardımcısı, Y-CHP’li Halk TV’de yaygara koparıyor, beni WhatsApp grubundan çıkardılar diye…

İstifaya çağırdığı teşkilatın başındaki adam ise fırıldak üzerine fırıldak çevirmeye devam ediyor…

MHP’deki koltuğunu bırakıp İP’e sarılan adam ise ona “Sen benim düşmanım olacak kadar değerli değilsin” mesajı atıyor!

Merkeze yaklaştığı” iddia edilen İP’in ikinci kongresi homurtularla yapıldı ve olanı biteni, dostları solcular sahipleniyor…  “İP merkeze oturuyor” mesajı da onların!

“Koltuk onların, adamlık bizim olsun” mesajı atanlar da var…

İlginç değil mi?

Özdağ, Bahşi, Koncuk, Çıray, Sezgin, Nuhoğlu gibi isimler neyi hatırladılar acaba?

Bu işlerin “parayla değil, sırayla olduğunu” mu?

Ok yaydan çıktı ağalar, dönüşü yok!