2023 yılının temmuz ayında “Türklüğe sadık kalanlar” başlıklı bir başyazı yazarak, Batı Trakya Türklerinin lideri merhum Sadık Ahmet’in hayatını ve onun Türk’ün sesini duyurmak için verdiği mücadelesini anlatan bir sinema filminin çekildiğinin müjdesini vermiştim. “Sadık Ahmet” isimli filmin çekimi tamamlandı ve geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Ben de iki gün önce “Sadık Ahmet” filmini izlemek için sinemaya gittim.

Türklük adına verilen milli mücadeleyi yansıtan her filme büyük önem veriyor ve böyle filmlerinde her türlü maddi ve manevi desteklenmesini temenni ediyorum. Bu konuda da defalarca yönlendirici ve motive edici yazı kaleme aldım. Çünkü milli tarihten kesitler sunan filmler, diziler hem devletimizin ilgili kurumları hem de toplum tarafından hak ettiği değeri görürse, bu durum film yapımcılarına, yönetmenlere, senaryo yazarlarına, sanatçılara yenilerini üretme konusunda her zaman ileri bir motivasyon sağlar.

“Sadık Ahmet” filmi Batı Trakya Türklerinin geçmişte Yunanistan baskısı altında yaşadıklarını merhum Sadık Ahmet’in haklarından mahrum bırakılan ve silinmeye çalışan Türklük mücadelesini anlatan anlamlı bir film olmuş… Filmin kadrosundaki ünlü sanatçılar da böyle anlamlı içeriğe gerçekten renk katmış ve güçlü destek olmuşlardır.

“Sadık Ahmet” filmi kah hüzünlendiriyor, duygulandırıyor, kah ağlatıyor, düşündürüyor ve gururlandırıyor.

Filmde geçen ve gerçekte yaşanan bir mahkeme sahnesinde Sadık Ahmet’in “Türk’üz” haykırışları ile Sadık Ahmet’in mahkeme önünde toplanan coşkuluyu kalabalığa hitaben "Bu akıllı adamlar içeride bizim ırkımızı inkâr etmek istiyorlar. Bizim ırkımızı inkâr ettirecek adam yok” diye haykırırken, mahkeme önünde toplanan binlerce kişinin hep bir ağızdan "Türk'üz! Türk'üz! Türk'üz!" diye yeri göğü inletmesini görünce, sanatçımız Mustafa Yıldızdoğan’ın “Ne şeref ki Türk doğmuşuz/ Türk'üm demek suç olsa da/ Kalacağız, kalacağız/ Türk doğduk Türk Kalacağız/ Kalacağız, kalacağız /Türk doğduk Türk Kalacağız” eseri dilimin ucuna geldi ve adeta kulaklarımda çınladı.

Sadık Ahmet gerçekten Batı Trakya Türklüğü için verdiği mücadelesiyle, çektiği çilesiyle ve Batı Trakya’da Türklüğün ruhunu dirilten öncülüğüyle Türk Milleti için bir sembol haline gelmiştir.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, 2012 yılında Dr. Sadık Ahmet’in kabri başında onu ve mücadelesini ne güzel tarif etmişti:

“Gururla söyleyebilirim ki;

Hiçbir güçlük bu muhterem dava insanını yolundan alıkoyamamıştır.

Hiçbir tahrik, tertip ve eziyet sevdalarından, ülkülerinden, tutkularından döndürememiştir.

Ona, rahatlık yabancı, duyarsızlık uzak olmuştur.

Vurdumduymazlık ve boş vermişlik yakınından bile geçmemiştir.

Merhum Dr. Sadık Ahmet cesaretle Batı Trakya Türklüğü’nün önüne düşmüş ve düşünceleriyle bu topraklardan kutup yıldızı gibi yükselmiştir.

O, kısacık ömrünün yarısından çoğunu mahkemelerde, cezaevlerinde geçirmiş, acılara katlanmış, zorbalıklara dayanmış ve kendi yurdundan ayrılığı ölmeden yaşamıştır.

Kendisi Türküm demekten ve Türklüğü, Müslümanlığı şerefle bayraklaştırmaktan ne pahasına olursa olsun geri durmamıştır.”

***

Sadık Ahmet’in Batı Trakya Türklüğü için yüreğini, beynini ve mücadele azmini lise yıllarından itibaren şekillendirdiği, o yıllarda gazete ve dergilerde yazdığı “Batıl İnanışlar”, “Müslümanlık ve Türklük”,“Beklenen Güneş ve “Kültür Merkezi” isimli yazılarıyla kendini belli ediyordu.

Dr.Sadık Ahmet’in lise çağında kaleme aldığı “Beklenen Güneşbaşlıklı yazısında “Türklüğüyle övünen Batı Trakyalı. Ne zaman uyanacaksın? Bu karanlıklar daha bitmeyecek mi? Yeter artık. Her şeyin sonu olduğu gibi bu karanlıklarda bitsin. Bize yol gösterecek ve her zaman önderlik edecek güneş doğsun. Evet, doğacak. Hatta doğuyor. Fakat bize kadar gelen ışınları, henüz bizi yeter derecede ısıtamıyor. Canlılığımızı tam olarak elde edemiyoruz. Çünkü çok uzaktan gelen bu ışınlar ağır ağır ilerlediklerinden, bize gelinceye kadar kuvvetlerini kaybediyorlar. Her geçen gün biraz kuvvetleşmemize rağmen, geçen yılların öküz arabaları gibi çok ağır ilerliyoruz. Hâlbuki günümüz hızla ilerleme ve uyanma günüdür” cümlelerini kuran ondaki bu milli şuur, Batı Trakya Türklüğüne önder olmanın bilincini kendisine aşılıyordu.

“Sadık Ahmet” filmi, unutulmayan Batı Trakya Türklerinin lideri merhum Sadık Ahmet’in cevherini bir kez daha herkese hatırlatmaya vesile olmuştur.

Sadık Ahmet; Azerbaycan’da Elçibey, Doğu Türkistan’da İsa Yusuf Alptekin, Kıbrıs’ta Rauf Denktaş, Kırım Türklüğünün lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve daha nice Türklüğün öncüsü gibi “Bin cihana değişmem şu öksüz Türklüğümü..." inancı ve düşüncesiyle Batı Trakya’da mücadelesini vermiştir.

Sadık Ahmet’teki "Sadece Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak suçsa, şunu tekrarlıyorum Türk'üm ve ebediyen öyle kalacağım." şeklindeki azim ve kararlılık Türklüğe sadık kalmanın ve kutsal milli davalardaki çekilen çilenin tescilidir.

Batı Trakya Türklüğünün uyanışına “Beklenen Güneş” gibi vesile olan Sadık Ahmet, o coğrafyadaki Türkler için hep kutup yıldızı olacaktır. Sadık Ahmet filmi de bu hatırlatmayı tekrar yapmıştır.

Aşırı sağcı Yunan Çözümü Partisinin Meriç milletvekili Parashos Papadakis’in Dışişleri Bakanı Yorgos Gerapetritis'e filmle ilgili soru önergesi vererek "Söz konusu filmin geri çekilmesi veya en azından Trakya'mızda herhangi bir televizyon kanalıyla gösterilmeye çalışılmaması yönünde girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?" demesi de “Sadık Ahmet” filminin önemini ve içeriğini göstermeye yetmektedir.

Şüpheli bir trafik kazasında genç yaşta kaybettiğimiz ve genç ömrünün her safhasını “Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” anlayışında geçirmiş Dr. Sadık Ahmet’i yeni nesillere tekrar hatırlatan Sadık Ahmet filmini hazırlayan herkes tarihe güzel bir eser bırakmış oldu.  Yapımı MCG Film Medya ve TRT tarafından üstlenilen, yapımcılığı Mahmut Cüneyt Göz’ün yaptığı, senaryosunu Mert Dikmen’in kaleme aldığı, yönetmen koltuğunda Hakan Yonat'ın oturduğu Sadık Ahmet filmi için başta bu isimlere ve oynayan tüm oyunculara teşekkürlerimizi sunmalıyız. Hepsi Türk’ü yaşatmak ve unutulmuş veya unutturulmaya yüz tutmuş coğrafyalarda Türklüğü hatırlatmak adına çok güzel bir film ortaya çıkarmışlardır. Sadık Ahmet ve Batı Trakya Türkleri gerçekte ve filmde nasıl haykırıyordu: TÜRK’ÜZ, TÜRK’ÜZ, TÜRK’ÜZ…

Ne mutlu Türk’üm diyene…

Ne mutlu Türklüğe Sadık kalanlara…