Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Özgür Özel'in "Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. Bana bu milleti sokağa davet ettirme. Ondan sonra Mısır’daki Meydanı izlediğiniz gibi izlersiniz.” açıklamasına çok sert tepki gösterdi. Lider Bahçeli, "Mısır örneğini vermesi bir başka talihsizlik, densizlik ve gaflettir. Hakkında başlatılan soruşturma da isabetlidir. Hayırdır Özgür Bey, darbe mi düşünüyorsun? Sandık ve demokrasiyle yapamadığını silahların gölgesinde mi planlıyorsun? Bu dil bozuk ve buhranlı bir dildir. Bu kafa yapısı sakattır, sancılıdır, tutsaktır, anti demokratiktir. Böyle demokrasi anlayışı, böyle özgürlük ve milli irade bağlılığı olmaz, olamaz." ifadelerini kullandı.
"SOKAK MERAKI SENİ SUÇA İTERSE karşında Türkiye Cumhuriyetini bulursun"
Şu sözler ne yazık ki CHP’nin başındaki zata aittir:
“Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. Bana bu milleti sokağa davet ettirme. Ondan sonra Mısır’daki Meydanı izlediğiniz gibi izlersiniz.”
İsmin Özgür, Türkiye de özgür bir ülkedir. Öfke kontrolünü kaybettiğini, stresle başa çıkamadığını, ölçüyü kaçırdığını görüyorum. Sokağa çıkabilirsin, sokakta gezebilirsin, sokakta hayal kurabilirsin. Germeye, gerginlik üretmeye mahal yoktur.
Elini tutan yok, önüne geçen yok, önüne çıkacak yok, haydi buyur, sokak sokak gez de görelim boyunun ölçüsünü. Ama bu sokak merakı seni suça sevk ederse karşında Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini bulursun, bunu da ufalanmış aklından sakın ola çıkarma.

"Sandıkla yapamadığını silahlar gölgesinde mi planlıyorsun?"
Mısır örneğini vermesi bir başka talihsizlik, densizlik ve gaflettir. Hakkında başlatılan soruşturma da isabetlidir. Hayırdır Özgür Bey, darbe mi düşünüyorsun? Sandık ve demokrasiyle yapamadığını silahların gölgesinde mi planlıyorsun? Bu dil bozuk ve buhranlı bir dildir. Bu kafa yapısı sakattır, sancılıdır, tutsaktır, anti demokratiktir. Böyle demokrasi anlayışı, böyle özgürlük ve milli irade bağlılığı olmaz, olamaz.
Rüşvet ve yolsuzluk soruşturmalarında tutuklanan isimlerle ilgili esir tanımını kullanması aymazlık ve ayıplı bir üsluptur. Bir hususun altını çizmek gerekmektedir: DEM Parti’nin Türkiye partisi olmak için gösterdiği çaba memnuniyet vericidir. Gelin görün ki bu kez de CHP’nin Türkiye partisi rayından ve rotasından çıkması, meçhule doğru kontrolsüzce savrulması çok düşündürücüdür.
CHP’nin ve yanında yöresinde kuyruğa girmiş sipariş ve sipahi zihniyetli partilerin kimi yönetici ve milletvekillerinin iktidara, insan onuruna, devlete ve milli değerlere periyodik olarak saldırmaları, azgın iftiraları peş peşe sıralamaları ifade ve düşünce özgürlüğüyle nasıl tevil edilecektir?
Bilhassa karartılması doğru bir tasarruf olan malum televizyonlarda, Meclis kürsülerinde, sağda solda sabah akşam fütursuzca ve küstahça konuşanların güvenceleri nedir? Rüşvet ve yolsuzlukla mücadele ediliyorken bu keneler neden ihmal ediliyor? Müfteri ve müptezelliklerine niye göz yumuluyor? Siyasete çömez girip ahlaksızlığın ve akıl tutulmasının ileri çözeltisi olanlara ne diyeceğiz?
İntikam duygularını, kulaklarına üflenen dedikoduları, işbirlikçiliğe uzanan davranış ve mazileriyle her gün fitne yayan potansiyel Türkiye muhaliflerine katlanmak zorunda mıyız?
Bilinmelidir ki vaziyet, bir an önce faaliyete geçmeyi dayatıyor. Bu meymenetsizler siyaset mücadelesi değil düşmanlık yapıyorlar. Üstelik milletimiz bunlardan yaka silkiyor. Gündelik polemiklerin, aslı astarı olmayan iddiaların, sürekli şaibe ve şüphe içeren beyanatların, azgınlaşan parti ihtiraslarının ülkemizde ne var ney yok yutmasına tahammül edemeyiz.
Ekmek yerine süpürge tohumu yiyerek, kavrulup öğütüldükten sonra kaynatılan nohudu kahve niyetine içerek, bebeklerin üzerine örtülmesi gereken battaniyeleri kağnı gıcırtısını dinleye dinleye mermilerin üzerine örterek Milli Mücadele’yi başarmış ve Cumhuriyet’i kurmuş aziz Türk milletini onun bunun hakir görmesini, devleti kum torbasına çevirenleri hoş görmemiz, masum addetmemiz mümkün değildir.
Merhum Ziya Gökalp diyor ki:
“Bir devletin muhtaç olduğu tam ve hakiki uzlaşma, ancak tearüf zümresi olan, yani birbiriyle tanışıklık içinde bulunan millet dahilinde kabul olabilir.”
Efendimiz Hz. Peygamber de şöyle buyuruyor:
“Ruhlar tanzim edilmiş askerler gibidir. Bunlardan tearüf edenler itilaf ederler, yani uzlaşırlar. Tenakür edenlerse, yani düşmanlık yapanlarsa ihtilafa düşerler.”
Diyeceğim odur ki, bireysel ve çıkara dayalı hesaplarını siyaset alanında kin ve nefret olarak yayanları hiç tanımadık, tanımıyoruz ve tanımayacağız.